Birleşmiş Milletler (BM) Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) raporu gündeme bomba gibi düştü. Dünya’nın adeta kırmızı alarm verdiği vurgulanan rapora Türkiye’den katkı sunan Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, iklim değişikliğinin ülkemize doğrudan etkilerini Yeni Şafak’a anlattı. Türkiye’nin Akdeniz havzasında yer aldığını kaydeden Türkeş, dedi.
PARİS ANTLAŞMASI UYGULANSIN
Hükümetlerin tüm sektörleri baz alarak konuyu ele alması gerektiğini söyleyen Türkeş, “Sera gazı salınımını azaltarak iklim değişikliğiyle mücadele, sadece hükümetlerin, kamu kurum ve kuruluşların tek başına yapabileceği bir şey değil. İş dünyası bir yandan küreselleşmeden söz ediyor, pazar ekonomisi kuralları, liberal ekonomi olsun diyor ama hiç sorumluluk almıyor. Türkiye başta olmak üzere sanayinin, enerji sektörünün üst başlık olarak iş dünyasının, hükümetin iklim değişikliği mücadelesine doğrudan kendi sektörlerinde yükümlülük alarak destek vermesi gerekiyor” diye konuştu.
KURAKLIĞA UYUMLU TARIM ŞART
Yenilenebilir enerjiye dönelim
Sulu tarım yerine kuru tarım önerisinde bulunan Prof. Türkeş, “Herkesin sulu tarım yapma şansı yok. Yağış olmayınca üretici doğanın suyunu kullanıyor. Konya Havzası’ndaki yeraltı sularının tüketilmesi ve Tuz Gölü’ndeki flamingoların ölümü sulu tarımın olumsuz sonuçları. Bizden başka canlıların yaşadığını bilerek, biyolojik çeşitliliği, habitatları, ekosistemi düşünerek önlemler almalıyız. Kendimiz için bunu nasıl yapıyorsak onlar için de yapmak durumundayız. İnsanlar yaşam tarzını ve tüketim alışkanlıklarını değiştirerek iklim değişikliğine katkı sunabilir. Koşullarımız uygunsa, eskiyen beyaz eşyalar enerji tasarrufu yapanlarla değiştirilmeli. Gücümüz yetiyorsa, küçücük birkaç güneş paneliyle, rüzgar türbüniyle enerji elde edip yenilenebilir enerji kaynaklarını hayatımıza sokabiliriz” dedi.