Dünyada türünün ilk örneği olan “Gerçek Ötesi” belgeseli 62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne gösterildi. Festival izleyicilerinin akın ettiği gösterimden sonra ünlü yönetmen, kendisine gelen soruları cevapladı. Dünyada ilk olması açısından biz de tüm merak ettiklerimizi sorduk ve Alkan Avcıoğlu’da Yeni Şafak Pazar Eki için yapay zeka ve filme dair özel açıklamalarda bulundu.
Yapay zeka ile belgeseli kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Yıllar önce kariyerimde yön değiştirip yapay zeka araçlarıyla sanat üretimine başladım. Resimden sinemaya kadar pek çok sanat formunun içinde yaşadığımız tuhaf ve hızlı çağı anlatmak için yorgun düştüğünü düşünüyorum. Yapay zeka araçlarının hikâye anlatımına, taze bir soluk getirecek. Belgesel fikri de aslında bunun doğal bir uzantısı olarak ortaya çıktı. Yıllardır gerçeklik algımızın çözülüşü temasıyla ilgileniyordum. Yaşadığımız çağ artık gerçek görüntülerle temsil edilemeyecek kadar kurmaca ve yapay. Sosyal medyadan politikaya kadar her şey manipüle edilmiş durumda. Gündelik hayatlarımız bile performansla dolu. Gerçeğin gerçekliğini yitirdiği bir dünyayı anlatmak için yapay zekanın sentetik görüntülerinin harika bir ayna olduğunu düşündüm.
Köyün delisiyim
Yapaylaştığımız için mi yapay zeka, yapay zeka olduğu için mi yapaylaştık? Kaba tabirle yumurta tavuk ilişkisinin başlangıcı sizce ne?
Yapay zekâ araçları çok yeni oysa biz yapaylaşmayı ve manevi değerlerdeki çözülmeyi çok uzun yıllardır yaşıyoruz. Filmimde bu sürecin izlerini Silikon Vadisi’nden başlayıp Endüstri Devrimi’ne kadar uzanarak arıyorum ve zihinlerimizdeki makineleşmeye dikkat çekiyorum. Dolayısıyla yapay zekâ, zaten gitmekte olduğumuz yönde ilerleyen bir sürecin yalnızca yeni ve daha hızlı bir aşaması. Bizleri yapaylaştırmaya devam etme ihtimali kadar, bu kısır döngüden kurmaya yardımcı olma ihtimali de var.
Tarihe dünyanın ilk yapay zeka ile yapılan belgesel yönetmeni unvanı ile geçtiniz. Bu sizde nasıl bir duygu oluşturdu?
Yapay zeka araçlarıyla herkesin Hollywood tarzı kurmaca filmler çekme derdinde olduğu bir ortamda, bir anlamda köyün delisi olarak bir belgesel yapmış olmaktan çok memnunum. Son yıllardaki sanat kariyerimde bazı ilkleri gerçekleştirdim. Yapay zeka yeni bir alan ve bu çok normal. İlklere o kadar takılmasam da yine de bunun ülkemizde gerçekleşmiş olması gurur veriyor.
Varşova’dan sonra Antalya Altın Portakal’da yerel izleyiciler ile buluşan filminiz nasıl karşılandı?
Yapay zeka ile oluşturulan içeriklere karşı büyük bir önyargı var. Maalesef herkes internette ucuz üretimlere maruz kalıyor. Benim beklentim bu aracın farklı ve kavramsal bir şekilde kullanılabileceğini göstermek ve belgesel formunun sınırlarını sorgulatmaktı. Şimdilik bunu başardığımı düşünüyorum. Beklentileri ters köşe yapan bir film olarak hem eleştirmenlerin hem de yurtdışındaki festivallerin dikkatini çekmek oldukça mutluluk verici. Bu ay yurtdışında Avrupa’nın en eski ve köklü belgesel film festivali olan Floransa’daki Festival Dei Popoli’de gösterilecek. Ülkemizin önde gelen sinema yazarlarından da pozitif eleştiriler aldı. Altın Portakal’daki gösterimlere de ilgi büyüktü ve son derece olumlu yorumlar aldım.
Filmin festival yolculuğu nasıl devam edecek?
Filmin eleştirel karnesi iyi olduğundan yurtdışındaki festivallerden çokça davet alıyoruz. Dijital yayın platformlarında hemen yayınlamayı düşünmüyoruz ve öncelikle pek çok ülkede sinema ve festival izleyicisi ile buluşmasını istiyoruz. Bu ay İtalya ve İspanya’da gösterimlerimiz var, 2026 yılında uzun bir dönem film festivallerinde gösterilecek.
Bağımsız işler her şeyden önemli
Size en çok kullandığınız yapay zeka araçları soruluyor. Bunları paylaşmamanıza üzülenler için ne söylemek istersiniz?
Filmde 15’in üzerinde yapay zekâ aracı kullandım ve elbette bugün popüler olan modellerin çoğu buna dahildi ancak bu şirketlerin reklamını yapmak istemediğim için isim vermiyorum. Günümüzde pek çok platform sanatçılarla sponsorluk ya da ortaklık üzerinden ilişki kuruyor. Ben bu konuda biraz eski kafalıyım, bağımsızlığı her şeyden önemli buluyorum. Üreten herkese de aynı şeyi tavsiye ederim: Tek bir modele ya da araca bağlı kalmayın, farklı sistemleri keşfedin.
40 yaş üstü için yapay zeka workshop ilanlarları gördüm. Sorum şu; yapay zeka bu nesli birbirinden ayıran en büyük faktör olabilir mi ?
Kağıt üzerinde öyle görünüyor ama benzer bir durumu internet ve sosyal medya kullanımında da yaşadık. Eski neslin sosyal medya kullanımı gençlerden çok daha fazla. Uzun vadede benzer bir şeyi yaşama ihtimalimiz yüksek. Yapay zeka araçları ve chatbotlar gençlerden ziyade eski nesillerde bağımlılık yapabilir.
Ailece yapay zeka kültürünün öncüsü olarak tanınıyorsunuz. Diğer ailelere göre yaşam şekliniz farklı mı?
Eşimle beraber yıllardır yapay zeka araçları ile üretim yapıyoruz, o da alanın uluslararası anlamda tanınmış isimlerinden birisi. Sanılanın aksine teknolojik ya da ultra modern bir hayatımız yok. Şehirden uzakta, bahçeli bir evde, düzenli yürüyüşler yaptığımız sakin bir yaşam sürüyoruz. Yalnızca çağımızın enformasyon bombardımanından kendimizi bilinçli bir şekilde korumaya çalışıyoruz. Bazen bu ciddi bir efor gerektiriyor.