Gazetemiz Yeni Şafak’ın, 15 Temmuz gecesi şehit olan Foto Muhabiri Mustafa Cambaz anısına bu yıl dördüncüsünü düzenlediği “Şehit Mustafa Cambaz Fotoğraf Yarışması”nda ödüller sahiplerini buldu. Hakikatin izini süren bir mesleğin neferi olarak can veren Cambaz’ın mirası, bu yıl da özellikle mazlum coğrafyalarda çekilen karelerle yaşatıldı. Toplam dört kategori ve bir özel ödülün yer aldığı yarışmada, 1 milyon lira ödül dağıtıldı. “2024’e Damgasını Vuran Haber Fotoğrafları” kategorisinde, Gazze’de yaşanan vahşeti ve direnişi belgeleyen fotoğraflar ön plana çıktı. Anadolu Ajansı (AA) Gazze Foto Muhabiri Ali Jadallah, İsrail’in saldırıları altındaki Gazze’de çektiği “Gazze’de Savaş” isimli çarpıcı karesiyle ikincilik ödülüne layık görüldü. Üçüncülük ise, yine Gazze’de umudu ve direnci temsil eden “Joy Resists Amputation” adlı fotoğrafıyla AA Serbest Fotoğrafçısı Mahmoud Abu Hamda’nın oldu. “Yeni Nesil Fotoğraflar (Drone Çekimi)” kategorisinde ise Anadolu Ajansı İstanbul Fotoğraf Haber Müdür Yardımcısı Ali Atmaca, yüzbinlerin Filistin için tek yürek olduğu bir anı ölümsüzleştirdiği “Filistin İçin Tek Yürek” adlı fotoğrafıyla ikincilik ödülünü aldı. Bu yılki yarışma, Mustafa Cambaz’ın hayattayken savunduğu hakikat mücadelesinin, bugün özellikle Gazze’deki katliamlara karşı çekilen fotoğraflarla devam ettiğini gösterdi. Yarışmada ödül alan kareler, mazlumların sesi, vicdanın hafızası oldu. Yeni Şafak Pazar olarak; ödül alanlarla fotoğraflarının hikâyesini, 15 Temmuz’u ve Cambaz’ın bıraktığı izleri konuştuk.
Ali Atmaca: Mahşeri kalabalık Filistin için tek yürekti
“Yeni Nesil Fotoğraflar (Drone Çekimi)” kategorisinde “Filistin İçin Tek Yürek” adlı fotoğrafıyla ikincilik ödülüne layık görülen Anadolu Ajansı (AA) İstanbul Fotoğraf Haber Müdür Yardımcısı Ali Atmaca, ödüllü karesinin arka planını şu sözlerle anlatıyor: “Türkiye Gençlik Vakfının (TÜGVA) öncülüğünde, Milli İrade Platformu tarafından 308 STK’nin katılımıyla düzenlenen ‘Şehitlerimize rahmet, Filistin’e destek, İsrail’e lanet’ etkinliği için sabah namazında Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, Eminönü Yeni Camii, Sultanahmet Camii ve Süleymaniye Camisi’nde sabah namazının kılınmasının ardından katılımcılar cami önlerindeki alanlarda toplandı. Kentteki 4 büyük camide kılınan sabah namazının ardından camilerin önlerinde toplanan katılımcılar kortej eşliğinde Galata Köprüsü’ne ulaştı. Kortejdeki vatandaşların da alana ulaşmasıyla yüz binlerce kişi Galata Köprüsü’nü, Eminönü Meydanı’nı ve köprünün Karaköy çıkışını doldurdu. Katılımcılar burada ‘Katil İsrail hesap verecek, Katil İsrail Orta Doğu’dan defol’, ‘İstanbul’dan Aksa’ya direnişe bin selam’, ‘İstanbul uyuma Filistin’e sahip çık’, ‘Kudüs bizimdir bizim kalacak’ sloganları attı. Bu sırada kalabalık tarafından dev Filistin ve Türk bayrağı açıldı. Galata Köprüsü civarında bulunan 200’e yakın balıkçı teknesi de etkinliğe destek verdi. Karaköy çıkışında oluşturulan platformda, bu tarihi buluşmayı görüntülemek için en iyi havadan çekilecek fotoğrafla anlatılabileceğini düşünerek drone kaldırdım ve o an gördüğüm mahşeri kalabalığın Filistin için tek yürek olduğu anı yaşamak duygulandırdı.” Atmaca, böylesine duygu yüklü bir günde kaydettiği bu fotoğrafın, Mustafa Cambaz’ın adının yaşatılacağı hatıralarla birlikte anılmasının kendisi için ayrı bir anlam taşıdığını vurguluyor. Atmaca, “Filistin için tek yürek olunan o tarihi günde çektiğim bu kare mesleki açıdan arşivimdeki en kıymetli belgeler arasında yerini aldı” diyor.
Ali Jadallah: Yaralıların ve şehitlerin çıkarıldığı ilk anlara tanıklık ettim
“2024’e Damgasını Vuran Haber Fotoğrafları” kategorisinde, “Gazze’de Savaş” isimli fotoğrafıyla ikincilik ödülüne layık görülen Anadolu Ajansı (AA) Gazze Foto Muhabiri Ali Jadallah, “Göç ettiğim mahallede dolaşırken, büyük bir patlama sesi duydum ve hızla olay yerine gittim. Orada yaralıların ve şehitlerin çıkarıldığı ilk anlara tanıklık ettim. Mahalle sakinlerinin enkaz altındaki bir kadını çıkararak ambulansa yetiştirdiği anı fotoğrafladım” diyerek o anları anlatıyor. “Bugün Gazze, en zor günlerini yaşıyor” ifadelerini kullanan Jadallah “Ne yiyecek var ne su, ne elektrik. Ölüm her köşede. Bu sadece bombardımandan değil; açlık, hastalık ve zorunlu göçten de kaynaklanıyor. Dünya duymalı ki, yaşananlar sıradan bir ‘çatışma’ değil; soykırım, sistematik abluka ve kitlesel açlıktır” diyor. Jadallah, “Bazen elimdeki kameranın sadece bir fotoğraf makinesi olmaktan çok daha ağır olduğunu hissediyorum. Çünkü her kare, sadece benim duyabileceğim birinin çığlığı ya da ölmekte olan birinin son anı veya tamamen yıkılmadan önce bir anı, evi olabilir. En büyük zorluk, günlük acıya tanıklık etmek ve ardından duygularını bastırarak işine devam etmek. Biz savaşı yaşıyor ve belgeliyoruz. Bu soykırım sırasında ailemi ve evimi benden alan bu felaketin bir parçasıyım” ifadelerini kullanıyor. “Mustafa Cambaz, gerçeğin peşinde hayatını feda eden bir gazeteciydi” diyen Jadallah, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bugün Gazze’de yaşananlar da aynı hakikat uğruna verilen bir bedel. Biz burada sahada, sadece son birkaç ayda 250’den fazla gazeteciyi kaybettik. Hepsi dünyaya gerçeği ulaştırmaya çalışırken hayatlarını yitirdi. İster bir darbede ister doğrudan hedef alınarak öldürülmüş olsunlar, fark etmez.”
Mahmoud Abu Hamda: Ruhun çaresizliğe karşı direnişini simgeliyor
“2024’e Damgasını Vuran Haber Fotoğrafları” kategorisinde üçüncülük ödülü, Anadolu Ajansı (AA) Serbest Fotoğrafçısı Mahmoud Abu Hamda’nın “Joy Resists Amputation” adlı fotoğrafına verildi. Hamda, fotoğrafın hikâyesini şu sözlerle dile getiriyor: “Gazze Şeridi’nin ortasındaki Nusayrat Mülteci Kampı’nda bu fotoğrafı çektiğimde, bombardımanda bacağını kaybeden küçük bir kızı ziyaret ediyordum. Kız, koltuk değneğine dayanarak kız kardeşiyle birlikte evlerinin girişinde oynuyordu. Evleri yıkılmamıştı ama çevresi tamamen harabeye dönmüştü. Işık, duvardaki bir açıklıktan içeri süzülüyor ve gölgelerle etkileyici bir atmosfer oluşturuyordu. Onun kesik bacağına bakarken ayağımda bir acı hissettim. Sanki bedenim onun acısını o an paylaştı. Bu beni derinden sarstı. Sadece manzaranın kendisi değil, kızın yaşının benim küçük kızıma çok yakın olması da etkileyiciydi. Adeta kendi çocuğumu görmüş gibiydim ama çok daha acımasız bir gerçekliğin içinde.” “Joy Resists Amputation sadece bir kare değil; oyunun ampute edilmiş bir bedene, masumiyetin bombalara, ruhun çaresizliğe karşı direnişini simgeliyor” diyen Hamda, “Bu an, gazeteci ve fotoğrafçı olarak görevimin, bu hikâyeleri yaşatmak olduğunu bir kez daha hatırlattı ne pahasına olursa olsun” ifadelerini kullanıyor.
Bu kıtlık bir tesadüf değil
Hamda, Gazze’nin bugün gerçek bir kıtlık noktasına ulaştığını vurgulayarak, tanıklık ettiği manzaraları şöyle aktarıyor:“İnsanlar yiyecek, temiz su, hatta çocuklar için süt bile bulamıyor. Açlıktan zayıf düşen çocukları ve çaresizlikten gözyaşı döken anneleri kendi gözlerimle gördüm. Bu kıtlık bir tesadüf değil, bir silah. İnsanlar, iradeleri kırılmak ve teslim alınmak için sistematik olarak aç bırakılıyor. Açlık yavaş ve sessizce öldürüyor; önce onuru yok ediyor.” Gazze’de birçok ailenin günde bir öğünle hayatta kalmaya çalıştığını belirten Hamda, yardım malzemelerinin çoğu zaman yetersiz kaldığını, bazı ailelerin günlerce sadece bir konserveyle yaşam mücadelesi verdiğini belirterek “Çünkü kimse onları zamanında kurtaramıyor” diyor. “Fotoğraflarım sadece belge değil, sesi kısılmış insanların yardım çığlığıdır” diyen Hamda, “Gazze’de bir halk açlığa mahkûm ediliyor, dünya ise sessiz. Filistinli bir gazeteci olarak omuzlarımda çift yönlü bir sorumluluk hissediyorum. Halkımın sesi olmak ve dünyaya gerçeği çarpıtmadan aktarmak. Bu sorumluluk ağır, ama bana güç veriyor. Gazze’de savaşın ortasında gazetecilik yapmak, sürekli tehlikenin içinde olmak demek. Ancak korkuya ve yıkıma rağmen, kamerama tutunuyorum çünkü bu bir direniş aracı ve duyulması gereken bir mesajdır” şeklinde konuşuyor.
Mustafa’nın ruhu adalet için çekilen her karede yaşayacak
“Şehit Mustafa Cambaz Fotoğraf Yarışması’nda bu ödülü almak benim için anlamlı ve dokunaklı bir andı” diyen Hamda, 15 Temmuz şehidi Mustafa Cambaz’ın hatırasına duyduğu saygıyı şu sözlerle dile getiriyor: “Mustafa, cesaretin simgesiydi. 15 Temmuz gecesi halkıyla birlikte sokakta, hakikatin ve özgürlüğün yanında dururken şehit edildi. Elinde kamera yoktu belki ama kalbinde doğruluk ve adalet taşıyordu. 15 Temmuz gecesi, özgür sözün bedelini hatırlatan bir gün.” Gazetecilerin sadece haber aktaran değil, aynı zamanda hakikatin tanığı ve savunucusu olduğunu vurgulayan Hamda “Bugün dünyanın farklı yerlerinde, özellikle Gazze gibi çatışma bölgelerinde, gazeteciler doğruluk uğruna hayatlarını feda ediyor. Mustafa’nın kaybı büyük bir acı, ama onun ruhu, adalet için çekilen her karede yaşamaya devam edecek” diyor.