Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, hepatit hastalıklarının genetik değil, bulaşıcı olduğunu söyledi.Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, halk arasında hepatitler hakkında bilinen yanlışları anlattı. Dr. Kutlu, 5 tane hepatit cinsi olduğunu belirterek, "En önemlileri Hepatit A, Hepatit B ve Hepatit C. Özellikle Hepatit A, çocukluk çağında genelde ateşli bir hastalık geçirdiğimiz, yetişkinlikte çok daha şiddetli hatta karaciğer yetmezliğine kadar gidebilen, sarılığa gidebilen ve genelde de temas yoluyla bulaşabilen bir virüs. Ancak bizim için en önemlisi, ülkemiz için en sıkıntılı olan Hepatit B ve C virüsleri. Hepatit B ve C genelde halkımız tarafından yanlış biliniyor. Sanki Hepatit B’ymiş de Hepatit C’ye çevirmiş gibi farklı bir inanış var. Hepatit B ve C virüsleri farklı virüslerdir. İkisi de kendine has hepatitler yaparlar ama farklıdırlar. Hepatit B özellikle kan ve cinsel yolla, Hepatit C de başlıca kan yoluyla daha nadiren de cinsel yolla bulaşabilir. Her iki hepatit cinsi de çok nadir olarak son zamanlarda moda olan dövme yaptırma, onun dışında ameliyat ortamlarında eğer sterilite uygun yapılmıyorsa yine pedikür, manikür özellikle bayanların çok uğradığı berber ve kuaförlerden de bulaşabiliyor. Böyle vakalarımız da var. Hepatit B ve C karaciğere yerleşen bir mikrop. Karaciğer eğer tedavi edilmezse, takip edilmezse karaciğer yetmezliği yapabilen bir mikrop ileri aşamalarda ve hatta karaciğer kanserine, siroza götürebilen bir mikrop" dedi."Taşıyıcı hastalar da risk altında"
Hepatit B için yanlış bir algının olduğunu söyleyen Dr. Kutlu, "Hepatit B, normalde iki şekilde olur. Genel itibariyle söylersek taşıyıcılık ve kronik aktif hepatit şeklinde. Taşıyıcıları genelde halkımız ‘bu mikrobu ben taşıyorum, bana zarar vermiyor sadece kan vermeme engel’ gibi düşünüyorlar ama biz taşıyıcılığı bu mikrobun karaciğerde uykuda olduğu şeklinde tarif edebiliriz. Ama uyanmayacağı anlamına gelmiyor. Beş gün sonra da uyanabilir beş yıl sonra da uyanabilir ve karaciğer yetmezliği yapıncaya kadar belirti vermeyeceği için hastalar bunu ‘bende bir şikayet yok, o yüzden doktora da gitmeme gerek yok’ diyorlar ve en son aşamada geliyor genelde bu taşıyıcı hastalar. Taşıyıcı hastalar da risk altında o yüzden mutlaka hepatitle ilgili bir doktorları olmak zorunda. Ve doktorları farklı bir şey söylemediği sürece en az 6 ayda bir mutlaka kontrollerini yaptırmalılar. Eğer bu mikrop aktifleşmişse, uyanmışsa o zaman da tedavi açısından değerlendirilecektir zaten doktorları tarafından" ifadeleri kullandı."Hepatit C için çok başarılı tedaviler sürdürüyoruz"
Dr. Kutlu, hastalığın tedavi aşaması ile ilgili de şu bilgileri verdi:
"Yeni tedavi seçeneklerimiz var Hepatit C ve B için. Özellikle Hepatit C son zamanlarda çok daha kolaylaştı, yüzde 90-95’e varan tedavi şansı olan yeni ilaçlarımız geldi. Önceden Hepatit C’nin tedavisi çok daha zor, uzun süren bir tedaviydi ve başarı oranı çok yüksek değildi ama Türkiye’ye yeni gelen ilaçlar artık kullanılmaya başlandı. Çok başarılı tedaviler sürdürüyoruz Hepatit C için. Hepatit B’de de yine tedavi seçeneklerimiz var, başarı oranlarımız Hepatit C kadar yüksek olmasa da en azından bu mikrobun karaciğere zarar vermesini bu ilaçlarla engelliyoruz diyebiliriz ve bir kısım hastada da tamamen vücuttan atabiliyoruz Hepatit B’yi. Tedavisi olmayan bir hastalık gibi düşünmemek gerekiyor, her hepatit hastasının B ve C olsun mutlaka bir doktoru olmak durumunda ve 6 ayda bir şikayetleri, kontrolleri olsun, olmasın gitmek durumundalar.""Öpmekle, sarılmakla bulaşabilen bir hastalık değil"
Hepatit B taşıyıcılarının aile üyelerinin de mutlaka Hepatit B açısından taranmaları henüz bulaşmadıysa da aşı yapılabileceğini kaydeden Dr. Kutlu, "Aşı yapıldığı takdirde bulaşma ihtimali yok, korunabiliyoruz. Özellikle şu an yeni bir aşı programı ile yeni nesil aşılı ama daha önceki nesillerde aşısız vakalarımız var. Onları da 3 doz aşıyla Hepatit B’ye karşı koruyabiliyoruz. Kanamayla bulaştığını söylemiştik, aynı aile içerisinde tırnak makası, törpü, diş fırçası bunların ayrı yerlerde tutulması çok önemli. Eliniz kesilir, bir yere kan damlarsa burayı çamaşır suyu ile silmeniz yeterli ama taşıyıcı olsun veya hasta olsun en büyük sıkıntısı kendilerini çok çekmeleri. Aile üyeleri arasında bulaşabileceği korkusu nedeniyle kendi çocuklarına bile sarılamayan hastalar var ama bu öpmekle, sarılmakla bulaşabilen bir hastalık değil, kan ve cinsel yolla bulaşan bir hastalık. Bu olmadığı sürece herhangi bir şekilde bulaş söz konusu değil. O yüzden kendilerini çekmelerine gerek yok hastalarımızın. Bu konuda özellikle hastalarımız arasında çok yaygın gördüğümüz bir durum. Son zamanlarda dövme modası çok yaygın illa yapılmasın demiyoruz ama yapılacaksa da en azından temiz bir yer olduğundan emin olmak durumundayız. Dövme için kullanılan iğnelerin mümkünse tek kullanımlık olmasına dikkat ediyoruz. Bayanlar da manikür ve pedikür yaptırırken en azından kendi setlerini kuaförlere vermeliler. Herkesin kullandığı setlerle yapılmaması önemli bence. Bunlara dikkat edebiliriz" dedi.