Sudaki oksijen ve hidrojen elementlerini yerli imkânlarla geliştirdikleri teknoloji ile ayrıştırıp elektrik üretmeyi başaran HydroBorPEM mühendisleri, geçtiğimiz günlerde Teknofest Ankara kapsamında ilk kez düzenlenen girişim yarışmasında 150 bin liralık en iyi girişim ödülüne layık görüldü. İsimlerini ilk kez 2022 yılında geliştirdikleri hidrojenli scooter “Hebunk” ile duyduğumuz HydroBorPEM Fuel Cell Technologies’ın genç mühendisleri Erhan Demircioğlu ve Mustafa Seçer, aldıkları bu ikinci ödül ile hidrojen teknolojileri alanında ne kadar iddialı ve kararlı olduklarını bir kez daha gösterdi. “Bizim serüvenimiz aslında Teknofest’le başladı” diyen Erhan Demircioğlu, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü’nden mezun. Demircioğlu, 2011 yılından beri hidrojen teknolojileri üzerine deneysel çalışmalarda bulunuyormuş. Üniversitede ise arkadaşı Biyomühendislik Bölümü mezunu Mustafa Seçer ile 2019’da Teknofest’e yarışmacı olarak katılmışlar. Aynı yıl henüz öğrenci iken Teknofest’in vermiş olduğu Milli Teknoloji Hamlesi ruhuyla Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark bünyesinde faaliyet gösteren HydroBorPEM Fuel Cell Technologies şirketini kurmuşlar. Bu yıl da Ulaşım ve Mobilite Teknolojilerinde en iyi girişim ödülüne layık görülerek ödüllerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden alan Demircioğlu ve Seçer, Türkiye’nin ilk yerli elektrolizörünü üretmenin gururunu yaşıyor.
Türk madenlerini kullanmak önceliğimizdi
2023 yılında Türkiye’nin devlet konjonktüründe Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde ilk defa hidrojen yol haritası yayınlandı. Türkiye’nin hidrojen teknolojilerinde ilk hedef yerli elektrolizör üretilmesi. Katma değeri oldukça yüksek bu ürünün üretim zaman planlanması açısından 2035 yılı öngörülüyor. “Biz 2019’dan beri hidrojen teknoloji üzerinde çalıştığımız için 2023 yılında bu hedefi yüzde 80 yerlilik oranı ile gerçekleştirmiş olduk” diyen Erhan Demircioğlu, bu anlamda distribütörlük yapmadan argesel anlamda bir üretimi olan Türkiye’nin yerli hidrojen teknolojileri üreten ilk ve tek firması olduklarının altını çiziyor. “Hidrojen teknolojileri hep ithal edilen bir teknolojiydi. Biz aslında burada bir tür yerli üretim, bilhassa teknoloji transferi yapmak istedik. Bununla birlikte hedefimiz sadece ürünü Türkiye menşeli üretmekten ziyade daha verimli bir şekilde üretimini de sağlamaktı” diyen Demircioğlu, odaklandıkları ilk konunun hidrojen yakıt hücreleri ve hidrojen bataryalarının ana kalbi olarak nitelendirilen membranların yerli olarak üretilmesi olduğunu söylüyor. Demircioğlu, “Kendi prosesimizi oluştururken Türkiye’nin madenlerini kullanmak önceliğimizdi. Bor madeni ve perlit kullanarak aslında yeni bir formülizasyon yaptık. Yüzü aşkın deneme sonrasında da aslında uygun formülizasyonu bularak muadillerinden altı kat verimli membranı üretmiş olduk” diyor.Hidrojen sistemlerinin çalışmasını sağlayan en temel yapı işlevini gören Türkiye’nin ilk yerli membranını ürettiklerinin altını çizen Demircioğlu, bu çalışmaların literatürde “derin teknoloji” olarak geçtiğini de sözlerine ekliyor. “Derin teknoloji anlamında tüm dünyada hidrojen teknolojileri üzerine üretim yapan beş ülke var. Bu listenin başını Amerika ve Çin çekiyor. Bizim yerli membranımızı üretmemiz Türkiye’nin de artık bu ülkelerin arasına girdiği anlamına geliyor” diyen Demircioğlu, Türkiye’nin ithal eden bir ülkeden ihraç eden bir konuma geçtiğini anlatıyor.
Geleceğin yakıtı hidrojen
Yankıları giderek artan iklim krizinin bir sonucu olarak imzalanan ve 2020 sonrası iklim değişikliği rejiminin çerçevesini oluşturan Paris Anlaşması, tüm dünyada hidrojen enerjisine geçişi hızlandırdı. Özellikle Rusya ve Ukrayna arasındaki askeri mücadele Avrupa’nın doğal gaz gibi karbon kökenli kaynaklara ulaşımını engelleyince “yeşil hidrojen” kavramı daha çok ön plana çıkmaya başladı. “Geleceğin yakıtı” olarak lanse edilen hidrojenin birçok enerji dönüşümünün yerini alabileceğini söyleyen Mustafa Seçer, geliştirdikleri teknolojinin pandemi sürecinden itibaren giderek değerlendiğini ifade ediyor. “Pandemi ile birlikle hidrojenle ilgili ürünleri temin etmek imkânsız hale geldi. Bu noktada biz aslında yerli üretim yaparak Türkiye’nin ihtiyaçlarını da karşılaşabileceğimizi gösterdik” diyen Seçer, pandemi bitse de etkilerinin tüm dünyada devam ettiğini hatırlatıyor. Örneğin lider membran üreticileri şu an bazı sarf malzemelere erişemediği için dünyada membran krizi baş gösteriyor. Bu durum da aslında dünyada alternatif membran üreticilerinin popülerliğini arttırmaya başlıyor. Seçer, “Bu alternatiflerden biri de biz olduk. Yurt dışından birçok proje sahibi ya da üretici firma, membran tedarik etmek için bizim firmamızı tercih etmeye veya kontak kurmaya başladı. Burada da aslında ihracat kapısını bir noktada ciddi anlamda açmaya başladık” diyor.
Uluslararası arena hedefimiz
Türkiye’de hali hazırda savunma sanayi şirketleri ve kamu kurumları da dahil birçok kuruma zaten hizmet verdiklerinden bahseden Erhan Demircioğlu, “Pandemiyle birlikte Türkiye’de oluşan ihtiyacı karşılamak için çalışmalara başlamıştık. Şimdi yurt dışından gelen talepler için de çalışıyoruz. Hem büyümek hem de katma değerli ürün ihracatı yaparak ülkemize döviz girdisini artırmak gayret ediyoruz” diyor. Yurt dışında ciddi talep geldiğini ve dünyanın ilk hidrojenli scooterının oldukça ilgi çektiğini anlatan Demircioğlu, “Biz sonuçta bu noktada bir öncüyüz. Bir kapıyı araladık ve bizden sonraki gelecek nesilde bu kapıyı daha da açacak” ifadesinde bulunuyor ve ekliyor: “Dünyada beş ülke bu işi yapıyor. Amerika Almanya, Çin, İtalya, Fransa. Bu ülkelerin arasına biz geliştirdiğimiz hidrojen teknolojileriyle altıncı ülke olmaya çalışıyoruz. Hedefimiz, benim tabirim ile ‘kızılelmamız’ Türkiye’yi uluslararası arenada başarıyla göstermek ve hidrojen teknolojilerinde dünyada lider ülkelerden biri yapmak.”
Tamamen yenilenebilir yeşil enerji
HydroBorPEM, hidrojen enerjisi üzerine çalışmaları sonucu 2022 yılında ürettikleri dünyanın ilk hidrojenli scooterı ile tanınıyor. Bu mobil araç projesi ile Teknofest’te de ödül alan ekip, hidrojenli scooterlar için şarj istasyonları üzerine çalışmaya devam ediyor. Sıradan elektrikli scooterlara göre çok daha hızlı şarj olabilen hidrojen bataryaları için ürettikleri istasyonlarda “boşu bırak, doluyu al” modeli ile şarj süresini daha da kısaltmayı planlıyorlar. Ayrıca istasyonların çatısında bulunan güneş paneli ve rüzgar türbini ile yenilenebilir enerjiden üretilen elektriği yine kendi geliştirdikleri elektrolizör yapısında suyu hidrojen ve oksijene ayrıştırıp yerinde ürettikleri hidrojeni kartuşa depoluyor. Bu anlamda çevreye sıfır emisyon ile tamamen doğa dostu, yeşil hidrojen üretiliyor. Elektrik bir termik santralden geliyorsa o elektriğe yeşil ya da çevreci elektrik denilemeyeceğini ifade eden Erhan Demircioğlu, “Bizim scooterlarımız karbon raporlarında şunları net bir şekilde söylüyor: ‘Ben güneş ya da rüzgardan ürettiğim yenilenebilir kaynağı, suyu hidrojene dönüştürmede kullandım. Ürettiğim yeşil hidrojeni de mobilite aracımda, scooterumda tekrar elektriğe çevirip kullandım.’ Bunu söyleyebildiği zaman gerçekten çevre dostu bir ürün ortaya çıkarmış oluyoruz. O yüzden Hebunk yurt dışında çok ilgi çekiyor” diyor. Firma 2024 yılında Almanya’ya bin adet hidrojenli scooter ihraç edecek. scooterları Hebunk’ı bir an önce seri üretime geçirmek.
Teknofest’ten mezun olduk
2023 Ankara Teknofest’in katıldıkları son Teknofest olduğunu söyleyen Mustafa Seçer, “Biz artık Teknofest’ten mezun olduk. Gelecek sene yarışmalarda yokuz ama Take Off Zirvesi bizim için çok kıymetli. Bu zirvelerin bizi yeni yatırımcılarla buluşturacağına inanıyoruz” diyor. Ekip, yeni yatırımlar ile yurtdışı operasyonlarını yürütmeyi, istihdam sayılarını arttırmayı ve yeni AR-GE projeleri için fon oluşturmayı hedefliyor. Tüm bunlarla birlikte öncelikleri ise hidrojenli scooterları Hebunk’ı bir an önce seri üretime geçirmek.