Lâ ilahe illallah Muhammed’ün Rasulullah / Allah’tan başka ilah yoktur, Hz. Muhammed O’nun elçisidir.
Lafzen kısa bir cümle olmasına rağmen, Allah’ın tekliğinin manifestosu olan kelime-i tevhid, özü itibariyle de derin bir anlama sahiptir. Kelime-i tevhid, İslam’a girişin ilk şartıdır. İman bu cümle ile başlar ve bu cümlenin anlamıyla birlikte zihnî ve kalbî bir süreç olarak devam eder.
Tevhide ulaşmanın yolu, insanın öncelikle sâhip olduğu yanlış inançlardan kurtulmasıdır. Kelime-i tevhidde “lâ” yani Allah’tan başka tüm ilahların nehyedilmesi gerçek tevhide erişmenin ilk şartı olarak zikredilmiştir. Tüm ilahlardan kasıt nedir?
TEK İLAH ALLAH’TIR
ALLAH DIŞINDAKİ HER ŞEY TAĞUTTUR
Kur’an’da Allah dışındaki bütün ilahlar “tağut” olarak nitelenir. Zümer suresi 17. ayette “Tâğut’a kulluk etmekten kaçınıp, Allah’a yönelenlere müjde vardır” denirken, Nisa suresi 76. ayette “İnananlar Allah yolunda savaşırlar, inkar edenler ise tağut yolunda harbederler” buyurulur.
Bu iki ayetten tağut için şu anlam çıkarılabilir: İnsanı doğrudan, hak yolundan ayıran, insanı yaratılışının gayesi olan kulluktan uzaklaştıran, Allah’ın emirlerine uymaktan men edip, onun yerine düzmece başka nizamlara çağıran canlı-cansız, maddi-manevi her şeydir.
İKİNCİSİ PEYGAMBERLERE İMAN
ÇOCUKLARINIZA ÖĞRETİN
Her Müslümanın üzerine hayatında en az bir defa da olsa kelime-i tevhidi veya bu anlamda olan kelime-i şehadeti söylemesi farzdır. Çünkü bu, insanın Müslüman olduğunun belirtisidir. Peygamber efendimiz, konuşmaya başlayan çocuklara kelime-i tevhidi öğretilmesini emrederek, “Çocuklarınız düzgün konuşmaya başladığı zaman onlara “lâ ilâhe ilallâh” demeyi öğretiniz” buyurmuştur.
ŞEFAATE MAZHAR OLMAK İÇİN
Tevhide davetin zorlu yolları
Allâh Rasûlü’nün İslâm’ı tebliğ uğrunda katlandığı ve sabırla karşıladığı zorluklarla ilgili Târık bin Abdullâh el-Muhâribî şu olayı anlatır: Rasûlullâh’ı Zülmecaz Panayırı’nda görmüştüm: “Ey insanlar! Lâ ilâhe illallâh deyiniz de kurtulunuz!” diye yüksek sesle hitâp ediyordu. Bir adam da elindeki taşla O’nu takip ediyor ve “Ey insanlar! Sakın O’na inanmayınız, itaat etmeyiniz. Çünkü O yalancıdır(!)” diyerek bağırıyordu. Attığı taşlarla Efendimiz’i ayak bileklerini kanatmıştı. Oradakilere: “Kimdir bu zat?” diye sordum. “Bu, Abdülmuttaliboğulları’ndan bir gençtir” dediler. “Ya O’nun ardına düşüp taş atan kimdir?” diye sordum. “O da amcası Ebû Leheb’dir” dediler.