Tarih, macera ve keşif dolu bir İstanbul gezisine hazır mısın? Bir proje ödeviyle başladığı araştırmasında İstanbul’un büyüleyici kuleleri arasında kaybolan Erdem; Kız Kulesi’nden Galata Kulesi’ne, Beyazıt Yangın Kulesi’nden Yedikule Zindanları’na kadar uzanan bu macerada hem tarihi karakterlerle unutulmaz karşılaşmalar yaşatıyor hem de şehrin bilinmeyen yüzlerini keşfediyor. Tarihçi dayısı Serkan’la birlikte İstanbul’un sokaklarını adımlarken sadece kulelerin hikâyesine değil; şehrin kültürel ve tarihi dokusuna da tanıklık ediyor. Aslıhan Pasajı’nda eski kitapların kokusunu içine çekiyor, Bulgur Palas’ta eşsiz bir manzaranın tadını çıkarıyor, Samatya’da geçmişin izlerini sürüyor.
İstanbul gezgini Önder Kaya’nın kaleme aldığı “Kuleler Şehri İstanbul”, hem eğitici hem de sürükleyici bir hikâyenin kapılarını aralıyor. Kronik Çocuk etiketiyle yayımlanan kitapta “Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?” sorusuna cevap ararken Erdem’le birlikte hem okuyacak hem de İstanbul’u yeniden keşfedeceksin!
Serkan karakteri esasen benim, kahramanımız Erdem ise oğlum
“Kuleler Şehri İstanbul”un arkasındaki ilham neydi? Bu hikâyeyle çocukların hayatına nasıl dokunmayı amaçladınız?
Maalesef çocuklarımız çok korumalı bir ortamda yetişiyorlar ama sonrasında her geçen gün daha da vahşileşen bir hayat ortamının içine atılacaklar. Ben çocukluğumda babamın iş yerinde ona yardım ettim, değişik işlerde çıraklık yaptım. Hayatı öyle tanıdım. Şimdilerde sokaktan ve sorumluluktan uzak bireyler yetiştiriyoruz. Çocuklar semtlerindeki tarihi değerleri tanımadan bilmeden büyüyor. Anne babalarıyla bu çalışmayı bir rehber gibi kullanıp şehri adımlamalarını, belli yerlerde yemek molaları vermelerini istedim. Geçenlerde bir okurum Instagram’da kitapta geçen bir mekânı çocuğuyla deneyimlediklerini söyledi. Çok mutlu oldum. Kitap amacına ulaşmış demek ki.
Kitapta sahaf Halil, tarihçi dayı Serkan ve öğretmen Saniye gibi karakterler aracılığıyla çocuklara hem bilgi hem de hayal gücü aktarımı yapıyorsunuz. Bu rehber figürleri kurgularken gerçek hayattan esinlendiğiniz kişiler oldu mu?
Tabii, hepsi gerçek karakter. Kahramanımız Erdem benim oğlum mesela. Saniye Hanım Erdem’in ilkokuldaki sınıf öğretmeni. Bir çocuğun yüreğine nasıl dokunulacağına dair ondan çok şey öğrendik. Serkan karakteri esasen benim. Ancak kitapta kardeşimin adını kullandım. Annemiz Necla Hanım ise eşim. Erdem’e Beyazıt Yangın Kulesi’nde rehberlik eden Prof. Mehmet Alkan da gerçek bir karakter. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi hocalarından. Tarih Vakfı’nın da bir dönem başkanıydı ve çocuklar için güzel çalışmalar yaptı. En çarpıcı gerçek karakter Sahaf Halil Bingöl ağabey olsa gerek. Kitabın ona sürpriz olmasını istiyordum. Ama o bana kötü bir sürpriz yaptı. Kitabın yazım aşamasındayken kalp krizinden dolayı kaybettik Halil abiyi. Tanıdığım en babacan insanlardan biriydi. Öğrencilere yardım etmeyi çok severdi. Mesleğine onun kadar aşık az insan tanıdım.
Eserde İstanbul’un kuleleri üzerinden Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine uzanan bir tarihsel süreklilik sunuluyor. Sizce çocuklara bu çok katmanlı geçmişi anlatmak neden önemli? Çocuğun yaşadığı şehirle ve geçmişle kuracağı bağ, onun kimliğini nasıl etkiler?
İstanbul bizim kültürümüz açısından eşsiz bir mücevher lakin bu mücevherin işlenmesinde farklı kültürlerin de katkısı var. Gençler bunu bilirse daha sağduyulu düşünebilir. Kendi değer dünyalarının dışında kalan toplum ve düşüncelere saygı duymayı öğrenebilir. Fanatizm her toplum için kötü sonuçlar doğuruyor. İstanbul sadece Sultanahmet’i ile Süleymaniye’si, Topkapı Sarayı ile değil, Bizans döneminden kalan Yerebatan Sarnıcı’yla, Kıztaşıyla, şehir surlarıyla da anlamlı. Dahası Galata Kulesi, Ayasofya, Galata Kulesi, Kız Kulesi gibi yapılar hem Bizans hem de Osmanlı’nın sentez ürünleri. İstanbul söz konusu olduğunda Fatih, Kanuni, Mimar Sinan ne kadar mühimse Büyük Konstantin, Justinyanus Mimar İsidoros da o denli kıymetli isimler.