İstanbul’da çiftçilik başka güzel

İstanbul’un Sarıyer ilçesine bağlı Gümüşdere köyünde yaşayan çiftçi aileler yıllardır geçimlerine tarımla sağlıyor. Şehrin göbeğinde olup kendi işlerini yapan aileler hallerin oldukça memnun. Devlet desteğiyle serasını büyüten Zennure Kılıçoğlu, köyünü şehir hayatına değişmeyeceğini söylerken hem seracılık hem de hayvancılık ile uğraşan Gülcan Semerci ise “Biz ekmeğimizi bildiğimiz işten kazanıyoruz. Herkes bu işi yapmak için şehirden köyüne dönüyor” diyor.

Yeni Şafak Fatma Çelik
Fotoğraflar: TALHA MENTEŞ

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, hayvancılık ve çiftçilik yapan aileleri desteklemek için yeni projeler geliştiyor. Küçük ve büyükbaş hayvan sayısını artırmak isteyen bakanlık, kullanılmayan tarım arazilerini canlandırmak için de uğraşıyor. Böylece köylerden büyükşehirlere yapılan göçün de önüne geçilmiş olacak.

İstanbul’un Sarıyer ilçesine bağlı Gümüşdere köyünde yaşayan çiftçi aileler ise yıllardır geçimlerine tarımla sağlıyor. Hiçbiri toprağını bir an olsun bırakmayı düşünmeden ata mesleği haline gelen bu işi yapıyor. Bir ayakları şehirde bir ayakları köylerinde olan Gümüşdere sakinleri, yüz yılı aşkın süredir aynı yerde yaşıyor, aynı yerde tarım yapıyorlar. İçlerinde devlet desteği ile işini büyütenler de var, ata mesleği olan çiftçiliğin yanı sıra büyükbaş hayvancılık yapan da. Onların emekleri sonucunda üretilen süt, yoğurt ve sebzeler İstanbul çeşitli pazarlarında alıcı buluyor.

Her ne kadar büyük bir alıcıya ulaşamasalarda onlar kendi yağlarında kavrulup kimseye minnet etmeden yaşıyorlar. İstanbul gibi büyük metropelde günümüzde bozulmamış hayatlar yaşayan aileleri ziyaret etmek için Gümüşdere’ye gittik. Devlet desteğiyle serasını büyüten Zennure Kılıçoğlu, köyünü şehir hayatına değişmeyeceğini söylerken hem seracılık hem de hayvancılık ile uğraşan Gülcan Semerci ise “Biz ekmeğimizi bildiğimiz işten kazanıyoruz. Herkes bu işi yapmak için şehirden köyüne dönüyor” diyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/03/04/01/11/resized_462bc-f6d874d7_mg_3120copy.jpg

ŞEHİRE GÖÇ YOK

Gümüşdere köyü ilçe merkezine 14 kilometre uzaklıkta yer alan ve ve geçimini tamamen çiftçilikten kazanan göçmen ailelerin yaşadığı bir yer. Gümüşdere’nin yerli halkı aslında Rum iken 1923 yılında başlayan mübadele nedeni ile Yunanistan’dan getirilen Müslümanlar Gümüşdere’ye yerleştirilmiş. Köyde şu an hiç Rum yok ve nüfusun büyük bir çoğunluğu Selanik göçmeni. Bu köye Hacıosman metro durağından kalkan 152 numaralı otobüsler ile Gümüşdere köyüne ulaşmak mümkün. Ya da Sarıyer merkezden kalkan plaj minibüsleriyle köye gidebilirsiniz. İstanbul’un sayılı plajlarından birine sahip Gümüşdere köyü, yazları ne kadar canlı ise kış ayları o kadar sessiz sakin. Bu köyde çiftçiliğin dışında bir meslek varsa o da minibüs ya da taksi ile yolcu taşımak.

BU KÖYDE MANAV YOK

Yeni yetişen nesil ise okumak için köyden çıkıyor ama bağını koparmadan köyünde yaşamaya devam ediyor.

Bu köyde manav yok. İnsanlar bahçelerinde ekip biçtikleriyle besleniyor. Tarladan toplanan sebzeler ve taze sağılmış inek sütleri köye yakın pazarlarda ya da aieler tarafından arabalar ile mahalle aralarında satılıyor. Siz de yerinde üretilen ürünlerden satın almak ya da İstanbul’un göbeğinde köy havası almak isterseniz Gümüşdere köyüne bir uğrayın. Köy kahvesinde bir kahve içebilir, seralarda ailerle sohbet edebilirsiniz.

Yemek yemek isterseniz de muhtarlığın karşısında bulunan köftecide karnınızı doyurabilirsiniz. Biz bir Pazartesi günü köye gidip Gmüşdere muhtarlığının kapısını çaldık. Muhtardan köyde neler yapıldığını dinledikten sonra köye girerken sağ tarafta kalan bahçelerin olduğu sokağa attık kendimizi. Bu sokak plaja kadar bahçelerle dolu. Kimi bahçede boşken yokken kiminde bir iki kişi çalışıyordu. Pazartesi günleri Sarıyer’de organik pazar kurulduğu için bahçesinden sebzesini toplayan pazara satmaya gidiyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/03/04/01/08/resized_0c6b3-13fd9247zennurekilicoglu3.jpg

Köyümüzden dışarı çıkmayız

Gümüşdere yıllardır çiftçilik yapıp hibe desteğiyle işini büyütenler de var. Zennure Kılıçoğlu, onlardan biri. Hatta köyde bunu başlatan isim. 38 yaşındaki Kılıçoğlu, 2016 yılında başlatılan genç çiftçileri destekleme projesi sayesinden bahçelerinde boş duran bir alanda kendi serasını oluşturmuş. Kılıçoğlu ve ailesinin toprakları köydeki diğer ailelerin yerlerine göre bir hayli büyük. Onlar elde ettikleri ürünleri pazarlarda satmak yerine Bayrampaşa haline götürüyor. Bir kadın olarak mesleğin zorlukları olduğunu söyleyen Kılıçoğlu, “Toplamayı, ot ayıklamayı bir kadın yapabilir ama gübre taşıma, sulama, toprağı sürmeyi bir kadın yapamaz. Şimdi kış mevsimi diye seranın içerisinde durabiliyoruz ama yazın burada çalışmak çok zor. Zorluklarına rağmen bu işi bırakıp Gümüşdere’den hiç çıkmayı düşünmedik. Aksine dışarı çıktığımız an geri köyümüze dönmek istiyoruz” diyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/03/04/01/02/resized_cc671-947b5c51fatihkaraca2.jpg

Herkes kendi işinin patronu

İlk girdiğimiz bahçede Fatih Karaca’da topladığı maydonazları bağlayıp kasalara yerleştiriyordu. Köyün en genç çiftçisi olan Karaca, 34 yaşında. Gümüşdere’de herkesin kendi işini yaptığını söyleyen Karaca, “Herkes ürettiği sebzeyi pazarlarda ya da mahalle aralarında seyyar olarak satıyor. Ben doğuma büyüme buralıyım. Dedemler 1925 yıllında Selanik’ten Gümüşdere’ye gelmişler. O günden bu yana da çiftçilik yapıyoruz. Gümüşdere halkı hep göçmendir ve hepsi de çiftçilik yapıyor. Ben üçüncü kuşak olarak burada çiftçilik geleneğini devam ettiriyorum. Annem ve babamla birlikte çalışıyoruz. Burayı hiçbir zaman bırakıp gitmeyi düşünmedik. Burası gibi bir yeri şehirde bulamayız” diyor.

Şehirden köye geri geldik

İstanbul’a Karabük’ten 30 yıl önce gelen 70 yaşındaki Güldüyse Yavuz, eşiyle 10 yıldan fazla süredir Gümüşdere’de büyükbaş hayvancılık yapıyor. 80’i aşkın büyükbaş hayvanı olan Yavuz ailesinin ayrıca 4 tane de seraları var. Çiftçiliğe hayvan gübresini değerlendirmek için başlamışlar. Karabük’te hayvancılık yapan bir aile olduklarını anlatan Yavuz, “Eşim geçim sıkıntısından dolayı İstanbul’da çalışıyordu. Hayvancılıktan gelen bir aile olduğumuz için şehirde yaşamaktansa Gümüşdere’ye geldik. Burası köy hayatının devam ettiği ve rahatça hayvancılık yapabileceğimiz bir yer. Hem şehirdeyiz hem de köydeyiz” diyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/03/04/01/01/resized_28f9f-f431ba17sukriyekaraca.jpg

Göründüğü gibi kolay değil

Şükriye Karaca çiftçiliğin göründüğü gibi kolay olmadığını şöyle anlatıyor: “Küçük bir yerimiz olsun ekelim biçelim diye insanlar düşünüyor ama bizim yerimiz küçük olmasına rağmen çok masraflı ve çok zor. Emek ve para harcıyorsunuz, bir bakmışsınız toprağa haşara girmiş ve tüm sebzeler hastalanıyor. Yazı kışı tatili yok. Bahçede olduğunuz sürece iş hiç bitmiyor. Biz bu işten vazgeçmiyoruz çünkü ne başka bir yere gidebilir ne de başka iş yapabiliriz. Köklerimiz burada. Benim annem babam, kardeşlerim, akrabalarım, eşimin ailesi hep çiftçi. Bu yıllardır böyle.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/03/04/01/00/resized_0cd18-09dab7b8huseyinvegulcansemerci11.jpg

Hayvancılığa emekli olduktan sonra başladım

Gümüşdere köyünde hayvancılık yapan aileler bir elin parmağını geçmiyor. Onlardan biri 55 yaşındaki Hüseyin Semerci. Ailesi çiftçilik yaparken kendisi Gümüşdere plajında çalışarak emekli olmuş. Babasını kaybettikten sonra da çiftçilik ve hayvancılık yapmaya başlamış. Bahçenin bir kısmını ahıra çevirdiklerini söyleyen Semerci, “5-6 tane büyükbaş hayvan ile başlayıp bugün neredeyse 50 tane büyükbaş hayvan sahibiyim” diyor. Semerci’nn ahırında sadece büyükbaş hayvan yok. Kuzu, koyun, keçi, tavuk, kedi, köpek sesleri bu ahırda birbirine karışıyor. Semerci’nin eşi Gülcan Semerci de halinden oldukça memnun. İşlerini çok sevdiğini söyleyen Semerci, “Kendi işimizi yapıyoruz. Herkes bu işi yapmak için şehirden köylerine dönüyor. Ekmeğimizi bildiğimiz işten kazanıyoruz” şeklinde konuşuyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/03/04/12/56/resized_03ca6-9677eef0gulduyseyavuz1.jpg

Şehirden köye geri geldik

İstanbul’a Karabük’ten 30 yıl önce gelen 70 yaşındaki Güldüyse Yavuz, eşiyle 10 yıldan fazla süredir Gümüşdere’de büyükbaş hayvancılık yapıyor. 80’i aşkın büyükbaş hayvanı olan Yavuz ailesinin ayrıca 4 tane de seraları var. Çiftçiliğe hayvan gübresini değerlendirmek için başlamışlar. Karabük’te hayvancılık yapan bir aile olduklarını anlatan Yavuz, “Eşim geçim sıkıntısından dolayı İstanbul’da çalışıyordu. Hayvancılıktan gelen bir aile olduğumuz için şehirde yaşamaktansa Gümüşdere’ye geldik. Burası köy hayatının devam ettiği ve rahatça hayvancılık yapabileceğimiz bir yer. Hem şehirdeyiz hem de köydeyiz” diyor.