Kalbimizde hissedeceğimiz resimler

AKM’de Cemal Toy’un Kalp Hizası sergisi sanatseverlerle buluştu. Toy, “Her tablonun bir hikâyesi var aslında. Buradaki amacımız, insanlar hep görünen tarafına baktıkları için görünmeyen tarafına da dikkat çekmek. Tabloyu resimden ayıran da işte hikâyesi oluyor. Biz bu sergide resimlerin görünmeyen kısmını yani atölye kısmını da göstermeye çalıştık” diyor.

Cemal Toy

Neslihan Ünsal

Usta sanatçı Cemal Toy, AKM’de yeni sergisiyle sanatseverlerle bir kez daha buluştu Küratörlüğünü Betül Tekiner’in üstlendiği “Kalp Hizası” sergisi 7 Eylül’e kadar görülebilir. Kalp Hizası sergisinde, Cemal Toy’un sanat hayatı boyunca ürettiği eserler, görsel bir ifadenin yanı sıra bir muhabbetin vesilesi olarak karşımıza çıkıyor. Eserleri Cemal Toy ile konuştuk.

Serginize verdiğiniz “Kalp Hizası” başlığı hangi duygudan, arayıştan doğdu?

Ben sadece bir sanatçı değilim. Bir de eğitimci boyutum, sosyal projelerimiz var. Bunları üçlü sac ayağına benzetebilirim. Örneğin; 6 Şubat depremiyle alakalı projelerimiz oldu. Hatay-Dörtyol’da on altı tane ahşap konteyner ev yapılmasını sağladık. Bunu sanatçılarla yaptığımız sergi sonundaki müzayedeyle başardık. Eserlerin gelirini AFAD’a bağışladık. Bu proje çok ses getirdi. Bunların hepsini yapmak için bir gönül gerekiyor. Gönül ve kalp işi bunlar. Bir yerlere dokunmanız için hassasiyet olması gerekiyor. İnsanlar karşılıklı oturduklarında kalpler aynı seviyeye gelir. Yani bir insana üstten bakmazsınız oturup konuştuğunuzda. Biz de gönülle kalple alakalı eşitliğe vurgu yaptığı bu ismi uygun gördük.

Sergi bülteninizde “Bir tablo, bir resimden daha fazlasıdır,” ifadesi geçiyor. Sizce bir tabloyu sadece görsel olmaktan çıkarıp daha fazla kılan nedir?

Bir resmin iki boyutu vardır. Yani resmin gördüğümüz bir planı vardır. Bir de arka planında eğer onu bir çocuk yapıyorsa o çocuğun iç dünyası, yaşadıkları, geçmişiyle alakalı travmaları, her şeyin görüldüğü alan vardır. Her tablonun bir hikâyesi var aslında. Buradaki amacımız, insanlar hep görünen tarafına baktıkları için görünmeyen tarafına da dikkat çekmek. Tabloyu resimden ayıran da işte hikâyesi oluyor. Biz bu sergide resimlerin görünmeyen kısmını yani atölye kısmını da göstermeye çalıştık. Sultanahmet’teki eski atölyemin kapısını saydam olmayan bir kapı değil de camdan tasarlamıştım. Gece gündüz içerisi görünüyordu. O kapıyı da “Kalp Hizası” sergimizde kullandık. Hem o atölyemize bir gönderme yapmak hem de “Kalp Hizası”na dikkat çekmek açısından.

Benim evlerim hep güneye bakar

Serginizdeki serilerden biri “Her Şehir Ona Bakar” adını taşıyor. Şehirlerin baktığı “O” nedir?

Aslında bunu hiç söylemiyordum ama size söyleyeyim. Ben yıllardır şehir çalışıyorum. Özellikle İstanbul çalıştım. Şehirlerin yapılarını incelediğimizde batıdaki şehirlerin kuzey güney, doğu batı şeklinde konumlandığını görürken bizdeki şehirlerin topografyaya coğrafyaya uygun olduğunu görürüz. Bizde sokaklar yokuşlara inişlere göre tasarlanmıştır. Ama Paris’e gittiğinizde şehirler dikeyliklerden oluşur genellikle. Bu anlamda benim çizdiğim evler de hep bir yöne doğru bakıyor sonra biraz daha araştırdım ve aslında evlerimin yönü güneye bakıyormuş. Güneyde de bizim Kabe’miz bulunuyor.

“Kalp Hizası” sergisinde sekiz ayrı seri buluşuyor. Bu seriler serginin genel anlatısına nasıl bir ahenk katıyor?

Aslında hepsinin hikâyesi soyutlamayla başlıyor. Soyutlamak yani bir şeyi soyut görebilmek, görmeyi fark edebilmek çok kıymetli. Ben hep soyut resimler yapıyorum aslında. Yani çizimlerimde görünen şey örneğin çizdiğim dervişlerdeki ritimler hep soyutlamadır. İstanbul’la ilgili resimlerim de öyledir. Yani melodik, senfonik bir müzik gibidir. Mesela “Her Şehir Ona Bakar,” serisi soyutlamadır. “İstanbul Panorama” serisi var, belki yüzlerce İstanbul yaptım. Dünyanın her yerinde resimlerim var bunu övünmek için söylemiyorum ama bize çok sıradan gibi gelen o görüntüler İstanbul’a ilk defa gelen birisi için çok çarpıcı. O resimlerde müzikalite var, oradaki mimari eserler birbirleriyle uyumludur, bir bütünlük teşkil eder ama onun resme dönüşmesi için tabii ki bir sanatçının gözünden, ruhundan birtakım pırıltıların birtakım ışıltıların oluşması gerekir ki orada bir sanat eseri meydana gelsin. Yoksa sadece gördüğünüzü çizerseniz o sanat eseri olmaz, kopya olur yani sanat eserini manipüle edebilmek değiştirebilmek lazım, onun bir ritme uyması gerekir.

İstanbul’u renklerle anlattım

Eser üretme süreçleriniz İstanbul’daki bir yapıta karşı kişisel bakışınızı değiştirdi mi? Böyle bir deneyiminiz oldu mu?

Kız Kulesi’ni göründüğü gibi değil de son resimlerimde kullandığım şekliyle anlatayım size. Onu Galata Kulesi’nin yanında ya da başka bir kulenin yanında düşündüğünüzde orada bir müzikalite de yakalıyorsunuz. O andan itibaren artık yorum yapmaya başlıyorsunuz. Sadece görünen değil de görünmeyen kısmı da gözünüzde canlanmaya başlıyor. Veya sanatçının hayal ettiği bir durum vardır, onu yakalayabilirsiniz. “İstanbul’un Renkleri” diye bir seri çalışmıştım. İstanbul’un kültürel anlamdaki çok renkliliğini anlatmaya çalışmıştım ama aynı zamanda İstanbul’un kırmızısı vardır. Kırmızı nereden geliyor? Kırmızı hem Bizans sarayından hem de Osmanlı sarayından ileri geliyor ayrıca halılarımızda kilimlerimizde çokça kullanılır. İstanbul’un bir rengi de kırmızıdır. Bazı eserlerimin adı da “Ateş ve Su” diye geçer. Gün batımında İstanbul’a baktığınızda suyla renklerin bir musikisi vardır aynı zamanda. Burada musiki bilmek gerekiyor, senfonik müziği bilmek gerekiyor.

Yani bir resimdeki ritmi, canlılığı, hayatı veren şey aslında müzikte de vardır yani.

Çocuklar doğuştan sanatçı

“Kalp Hizası” sergisinde çocuk dostu bir yaklaşım benimsiyorsunuz. Bu anlayışla neyi hedefliyorsunuz?

Biz çocukları doğuştan bir sanatçı olarak görüyoruz. Onlara bir şey öğretmekten ziyade kendimiz onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. Biz onlara sadece mentörlük yapıyoruz.

Sergide kartlar kullanarak çalışmalar yapacağız, kadraja almakla ilgili bir etkinlik olacak. Bir karenin içerisinde çocuğa kartlar verip resmin detaylarını bütününü görmeye çalışacağız. Hayalindeki şehri tamamla, resim yapmaya katıl veya istediğini çiz, hayal ettiğini çalış başlıkları altında kağıtlarımız olacak. Bunlar hazır kesilmiş kağıtlar olacak, etkinlikte kullandığımız bu kağıtları kullanarak “Her Şehir Ona Bakar,” serisinin devamı niteliğinde büyük bir eser çalışmamız olacak. Aynı zamanda yetişkinler için de büyük bir defterimiz olacak. Oraya hem yazı yazabilecekler hem de resim yapabilecekler.

Gazze’ye de destek gelir sağlayacağız

Kalp Hizasını ziyaret edecek sanatseverlere neler söylemek istersiniz?

Yaklaşık kırk yıl oldu resme başlayalı, “Kalp Hizası” sergisinde çok eski çalışmalar da var. Onları bir daha görme şansları olmayacak. Küratörlerimize, bize destek veren sponsorlarımıza ve gelip bizi izleme nezaketinde bulunacak sanatseverlere çok teşekkür ederiz. Bu sergi kapsamında da bir projemiz var. Sergide bazı eserlerin fine art baskıları olacak. Yeryüzü Doktorları Derneği ile yaptığımız işbirliği sonucunda baskılardan elde edilen gelirle Gazze’de protez ihtiyacı olan bireylere Gazze’nin yakınlarındaki ülkelerde protez imkânı sağlanacak.