Murat Ülker yazdı: Ambalaj teknolojisini görünce şaşırma

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, kişisel sitesinde 'Ambalaj teknolojisini görünce şaşırma' başlıklı bir yazı kaleme aldı. Ülker, yazısında Almanya’da düzenlenen Interpack Ambalaj Fuarı'ndaki ürünleri tanıttı.

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, "Ambalaj teknolojisini görünce şaşırma" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Ülker, yazısında şu ifadeleri kullandı;

Ambalaj teknolojisini görünce şaşırma

Interpack Almanya’da düzenlenen anbalaj sektörünün tüm sanayi branşlarında çözümler ve yenilikçi konseptler sunulan oldukça kıymetli bir fuar. 1958’den beri düzenlenen ve üç yılda bir yapılan bu fuara 40 yıldır giderim, çok da keyifli olur benim için, tabii çok da öğretici.

Hatta daha çocukken ilk defa beni Ülker fabrikasına götürdüğünde babam bana bisküvilerin nasıl elle paketlendiğini, kağıt ve iple çoklu büyük paketleri nasıl yapacağımı öğretmişti ve anbalajın çok önemli olduğunu söylemişti. Daha sonra anbalaj dizaynı anlayışıma katkısı için ilkokul yıllarında ofiste resim dersleri aldırmıştı. Babam için anbalaj mamülün; muhafazası, sunumu, iletişimi, kalitesi için çok mühimdi. Önceleri teneke kutulara elle dizilen ve beheri tartılan bisküvi tenekeleri daha sonra yerini kağıtlara veya alüminyum folyolara ve hatta bitkisel bazlı şeffaf selofan filmlere bıraktı. Baskılı selofanlar ve karton kutular bunları takip etmişti. 70li yıllarda İtalya’dan aldığımız ilk “flowpack” anbalaj makinaları ile Taç Krakerleri, gofretleri sarıyorduk. Bundan önce de Pötibör, Piknik bisküvilerini sırt sırta sıkıca paketlemeye başlamıştık Fransız makinalarıyla. Çubuk krakerlerin Batı Alman makinalarıyla şeffaf, baskılı torbalarda anbalajlanması da o yıllarda olmuştu.

Hatta daha sonra Yıldız Holding’in yatırımları kısmen rijid ve esnek anbalaj filmleri imalat ve baskısı, kağıt ve oluklu mukavva sahasında olmuştu ve bu konuda sektör lideriydik.

Interpack Fuarı düzenlendiği ilk yıl 255 katılımcı firma ve 32,500 ziyaretçiyle başlayan bu serüven 2023 yılında 2,700 firmaya çıkmış. Bu yıl kaç ziyaretçisi oldu bilmiyorum tabii ama oldukça müstesna bir kalabalık vardı.

Anbalaj konusunda aklınızda sıkıcı şeyler canlandıysa unutun, bu fuardaki yenilikler gerçekten ilgi çekici… Covidle verilen zorunlu aranın ardından gerçekten görülecek çok şey birikmiş. Gelin anbalaj sektörünün önde gelen şirketlerinin en yeni icatları nelermiş, beraber bakalım 😊.

Anbalajlar düşündüğünüzden çok daha fazla hayatımızın içindeler aslında… Son yıllarda, ekolojik sorunların gündemimizdeki yeri gitgide artıyor, bu da bilimsel ve endüstriyel araştırmaları, gerçekten ekolojik sürdürülebilir çözümleri sunan yeni malzemeler ve süreçlerin geliştirilmesine yönlendiriyor sektörleri. Günümüz trendi budur.

Tahminlere göre, tüketim sonrası plastikler pazar değerlerinin yaklaşık %95’ini kaybediyor (yıllık olarak 70 ila 105 milyar Euro arasında,Ellen MacArthur Vakfı, 2016). Anbalaj endüstrisi, bu nedenle küresel sürdürülebilirlik konusunda oldukça hassas bir sektör.

Sürdürülebilirlik konusunda çok odaklanılmayan ama oldukça kritik bir nokta da gıda israfı. Plastik anbalajlar gıda israfını %33 oranında azaltarak paketlenmiş ürünlerin raf ömrünü uzatır ve kalite ile güvenliği garanti eder. Bir gıdanın üretilmesi için gereken enerji ve kaynak miktarı, onu korumak için kullanılan plastik anbalajın üretiminden daha fazla olabilir: yani plastik anbalaj, kullanılan kaynaklardan daha fazlasını korumaya yardımcı olur.

Aslında burada malzemelerle ilgili ya da geri dönüşümle ilgili birçok teknik bilgi paylaşabilirim ama sanırım bu başka bir yazının konusu olabilir. Plastiksiz bir dünya hayal etmek zor çünkü başka malzemelerin ulaşamayacağı performans seviyeleri sunuyor. Bu nedenle teknolojik ilerlemeyi destekleyebilecek malzemeler arasında bir tamamlayıcı olarak hayatımızda hep olacak gibi duruyor.

Mesela ikibin yıl önce tabaklanmış derinin neredeyse bugün plastiklerin yerine kullanıldığını düşünebiliriz. Bugün de malzemelerin ve onların yaşam döngüsünün incelenmesi, bu malzemelerin ömürlerinin sonunda sadece atık olarak değerlendirilmeyip bir kaynak olarak görülebilmesi için çalışmalar yapabiliriz. Tüketim sonrası plastik atıkların tekrar kullanımı ile ilgili sorunlar teknik olduğu kadar, kısmen de tüketici eğitimindeki eksikliklerle bağlantılıdır. Bu eksiklikler giderildiğinde çevre üzerindeki olumlu etkileri meydana çıkacaktır.

Şimdi gelin farkında olmasak da her gün yaşamımızın içinde olan anbalaj dünyasındaki yeniliklere ve teknolojilere bakalım.

Anbalaj çeşitlerinin çokluğunu görmekle başlamak iyi fikir sanırım. Bu sektör birçok kategoriye hizmet eden çok esnek ve muazzam çapta bir sektör.

Önceden belirlediğiniz şekle göre esnek çalışabilen robotlar yapılmış. Vidyoda gördüğünüz gibi mesela 3 ayrı türden malı besleyebiliyorlar.

Anbalaj içerisinde ürünü robotlarla istediğiniz şekilde dizme özgürlüğü sağlanmış. Yapay zekaya göre sevk olan robotlar bağımsız düzlemde hareket ediyorlar.

Sürdürülebilirliğin gereği tekrar dönüşebilir materyalden üretilen paketler oldukça popüler. Vidyoda gördüğünüz Cafe Royal’in içindeki toplar aslında birer kahve kapsülü. Özellikleri tamamen doğal materyal kullanarak bu “kapsül” kahveleri üretmiş olmaları.

Kaos robotu: Döküyorsun ürünleri karmakarışık, o da düzenliyor ve seçerek diziyor. Bu robotu yapan Bavyeralı bir firma, bu işlerde oldukça iyiler. Ama bunu Tunuslu bir yazılım uzmanı yapmış. O kadar hızlı çalışıyor ki, kayda almak bile zor. Ben niyeyse Almanca ve Arapça olan deyimi kullanarak “acele işe şeytan karışır” diye latife yaptım. Ama Almanlar anlamadı, Tunuslu da “şeytanı nerden çıkardın?” diyerek telaşlandı 😊

Ne mutlu bize, bu fuarda uzun yıllardır anbalajın öncüsü haline gelmiş Polinas şirketimizle hep katılımcı olarak yer aldık. Bu sene ekiple çektiğimiz hatıra fotoğrafı üstte.

Polinas’tan önce de sanırım 40 yıla yakın oldu, bu fuara mutlaka giderim. Eskiden fuarı gezerken ayakta duramayacak hale gelene kadar goyalar, çok yorulurdum, hatta genelde çıkış saatini kaçırdığım için dışarı buyur edilirdim. Akşam da mutlaka tüm arkadaşlarla toplanıp kim nerede ne gördü, oturur birbirimize anlatırdık. O zaman tabii böyle fotoğraf ve video çekme imkanları yaygın değildi, biz de eskizler yapardık. Paramızın yetmeyeceği ürünler, robotlar, makinalar için “nasıl yapabiliriz” diye düşünürdük. Japonlar fazlaca fotoğraf çekerlerdi ama bugünün aksine bu öyle izin verilen bir şey olmadığı için genelde stantlardan uzaklaştırılmalarıyla son bulurdu. Şimdi şartlar öyle değil ama bazı makinalar hala örtülü tutuluyor, siz gidiyorsunuz, talep ediyorsunuz o zaman açıp size gösteriyorlar, nedeni patente başvurmuş olmaları.

Bu firmalardan biri mesela İtalyan Cavanna, 70li yıllarda ilk ihracatı bize oldu. Bu kabil firmalardan bazen mal, bazen mühendislik aldık, ama hiçbir zaman turnkey (çalışmaya hazır) tesis/robot alamadık. İmkanımız yoktu.

Otomasyonun sadece maliyet azaltmak için yapıldığı düşünülür ama mesela hamurhanelerin dozajlaması ve proses otomasyonu, 24 saat kaliteli ürün çıkmasına imkan verir. Bunlarla da kalitenin tutarlığı ve işin devamlılığı sağlanır ki bu her şeyden mühimdir.

1986da genel müdür olduktan sonra ilk kutulama robotumuzu Bavyera’dan almıştım. Bu proje İtalyan ve Alman ortaklığıydı. İlk Metro çikolatalarını o tesisle yapabilmiştik. 1986 yılında bu tesisi aldığımda dakikada 1200 tane Metro üretebiliyordu, tesisin sonunda da ürünleri 24’lü kutulara koymak için 12 kişi çalışıyordu. Bunu verimli bir şekilde ancak robotlarla yapmaya başladık, robotun parmakları vardı, aralarına çikolataları topluyordu ve 6’lı sıra olacak şekilde 4 sıra üst üste dizip kutuyu dolduruyor ve kapatıyordu. Bu robot hala çalışıyor, hatta eklemleri aşındı da son dönemde, değiştirdik 😊.

Robotu biz aldığımız zaman bu kadar başarılı bir çözüm olacağını beklemiyorduk, çok işimize yaradı. Şimdi kim bilir kaç tane benzer robotumuz var. Hatta robotu aldığımız firmanın sahibi bizi merak etmiş olacak ki tanışmak için özel uçağıyla Türkiye’ye gelmişti. Tanıştığımızda bana sorduğu ilk sorulardan biri rakibimizin kim olduğuydu, bugün hala lideriz çok şükür, ona “bizim rakibimiz ev hanımları” demiştim. Çünkü onların vakitleri var çocukları için en güzelini yapmayı arzularlar, işte biz de bu kıymetli rakiplerimizden ilhamla “anne eli değmiş gibi” kurabiyeler yapıyoruz.

Şimdi tabii teknoloji daha da gelişti. Mesela Godiva ABD’de Örümcek robot dedikleri, tavana asılı duran ve daha esnek çalışan birçok robotumuz var. Yıllar önce Zürih’teki EHT üniversitesinden bir Türk doktora öğrencisinin çalışmasını kaçırmıştım. O zamanlar böyle internet yok, araştırmaların online veri havuzları da yok, Google yok… Ben de inovasyonu yakalayabilmek için parlak öğrencileri arar bulur, onların çalışmalarını desteklerken fabrikaları da güncel tutmak için bilgiler edinirdim. Bu sözünü ettiğim Türk öğrenci ve çalışmasını da aynen bu şartlar altında kaçırmıştım çünkü Alman bir firma benden önce ona sponsor olmuştu. Şimdi tabii bu robotların çok daha çeşitli versiyonları mevcut, artık birçok firma yapıyor benzerlerini. Schubert’in bir robotunu mesela bir İtalyan firma taklit etmiş. Ben de onlara Almanca “Grüss Gott” (god bless you, Allah sizi korusun) dedim ama anlamazlıktan geldiler 😊.

Ben bu robota “Pacman” adını taktım. Yapay zeka ile çalışıyor bu robot, kaç tane ürün istersen o kadar topluyor; 8li, 6lı… Fark ettiyseniz esneklik sağlamaya odaklanılmış robotlarda. Yani tek bir işlev değil de çeşitli ihtiyaçlara olabildiğinde karşılık verebilecek robotların dönemi artık.

Her düzenlendiğinde fuara mutlaka gittiğim için katılımcı firmalardaki dönüşümleri de takip edebiliyorum ve gördüğüm güzel şey firmaların isim ya da şekil değiştirse de yollarına devam edebiliyor olmaları. Babalardan sonra çocuklarının işi devralması, bizim devam eden dostluklarımız… Hepsi çok kıymetli. Bu seferki fuar Covid nedeniyle yaşanan aksamanın ardından düzenlendiği için bir öncekine kıyasla çok daha fazla gelişmeyle tanışmış olduk, çok iyi işler vardı. Kendi içinde seçkin bir kalabalığı olan bir fuardır Interpack.

Bir de dönüş yolunda Düsseldorf Havalimanında tanıdık bir markayla karşılaştım Kiğılı. Bu da benim için oldukça keyifli bir andı.

Burada yazıyı bitireyim, ilgilileri için aşağıda ileride post edeceğim başlıklar ekledim. Bunlar fuardan topladığım birçok broşür, kitapçıktan topladıklarımın ilginizi çekebileceğini düşündüğüm başlıklar, hepsinden çok şey öğrendim, sizin de öğreneceğinizi düşünüyorum: .

Plastikler: Ekolojik sürdürülebilirlik ve yenilik

Plastiklerin çağdaş meydan okuması

Anbalajın sürdürülebilirliğini ölçme

Döngüsel anbalaj için mekanik ve kimyasal geri dönüşüm süreçleri

Avrupa’da plastik anbalajların atık yönetimi için strateji

Form-Fill-Seal (FFS) teknolojisi ile kullanılmak için bir malzemenin sağlaması gereken işlevsel gereksinimler (Morris, 2017).

Anbalaj konusunda farklı teknolojik yenilikleri yorumlarda paylaşmak isteyen ve yazıma katkıda bulunmak isteyen olursa da çok sevinirim. Bu alan hızla gelişiyor, yeni yazılarda birlikte olacağız inşallah.

GÜNDEM
Murat Ülker: Ülker daha değerli

EKONOMİ
Murat Ülker yazdı: İlim Yolunda Bir Ömür

HAYAT
Murat Ülker yazdı: Hüsn-i hat sanatında meşk usulü üzerine