Okan Bayülgen "Türkçemiz eriyor" deyip uyardı: Tek çare kitap okumak

Uluslararası 15. Kocaeli Kitap Fuarı özel konukların nitelikli sohbetleriyle devam ediyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği fuarda katılımcılar oyuncu Okan Bayülgen ile “Türkçemiz Evimiz” başlıklı özel söyleşide bir araya geldi. Orhan Karaağaç’ın moderatörlüğünü yaptığı söyleşide Bayülgen dilin gücüne dair önemli ifadeler kullandı.

Haber Merkezi
Bayülgen, Dildeki yozlaşmanın mutfaktaki benzer halini şu şekilde dile getirdi; “Mercimek çorbasına un koyan insanlardan hayır gelmez. Kaç restoranda bu yüzden kavga ettim. Kaçından kovuldum. Tıpkı dilimiz gibi, değerlerimizi de koruyamadık.” dedi.

Dilin evi olduğunu söyleyen Bayülgen, “Kelimelerle yaşıyorum. Resme yönelmek istiyordum, başarısızlığıyla karşılaşınca kendini kitaplara adadım. O andan itibaren dil, sığınağım oldu.” diyen Bayülgen, “Gündelik kelimeler var, aynı zamanda kavramlar var değil mi? En zoru kavramları anlamak, çünkü o konuda artık eğitim gerekiyor. Sıfatları anlamak, bazı tarihi göndermeleri anlamak, şunu anlamak, bunu anlamak... Sadece bunun şifresini çözmek muhteşem değil mi?” dedi.

Dilin şifresi

Orhan Karaağaç, “Dil, şifre gibi o zaman.” yorumunu destekleyen Bayülgen, “Ben okuldayken herkes gibi notaları okumayı öğrenmişTim ama ilerlememiş, artık anlamıyorum notaları. Korkunç bir eksik. Yani bu şifre geçmiş olsun. Kendine göre yapıştırmalar yapacak. ‘Uzun paltolu bir adam’ dediği zaman onu bir Rus uzun paltosu gibi düşünemeyeceğim. Evet, kızıl saçlı sakallı bir adam geldi, gözüme bir Rus gelmeyecek. Okurken bilmediğimiz bir kelime oluyor, anlamıyoruz o kelimeyi ama o sırada üşeniyoruz. Gidip sözlüğe mi bakacağım, telefondan mı Google yapacağım falan... Önemli değil, çok çok stratejik bir şey değilse yürü. Neden? Çünkü asıl biz kelimeleri her seferinde sözlüğe bakarak ya da Google’layarak anlamlarını öğrenmiyoruz. Aslında biz o kelimelerle karşılaştıkça, anlamını insanların o kelimeyi kullanımına göre anlamlarını öğreniyoruz.” dedi.

Tek çare kitap okumak

Türkçenin birçok kolunun yok olduğuna dikkat çeken Okan Bayülgen, “Türkçe de yok oluyor, bizim Türkçemiz de yok oluyor. Bir dili yok etmenin en kolay yolu, gençlerinin artık o dili eksik ya da dejenere bir şekilde konuşmasıdır. Ama en kötüsü şudur: Eksik konuşmak. Yani kelime haznesi... Kelime haznesi nedir? Neye benzetebiliriz hazneyi, nasıl anlatırsın? Burada kaç kelimem var abi? Buradan işte burada seçip seçip çıkaracaksın, bana söyleyeceksin bunları. E bunu nasıl yapacaksın? Buraya yeni kelime atman lazım. E boşalıyor, gittikçe boşalıyor. Burada tek çare, tek çare lütfen kitap okuyacaksınız.” diye konuştu.