Mevsim sonbahar, kış hazırlıkları devam ediyor. Bu hafta Arap mutfağından harika bir kışlık lezzeti Mardin’den aldım getirdim size. Patlıcanla yapılıyor. Tarifin ana malzemesi patlıcan olunca, bir garip patlıcan hikayesi de anlatmak gerekti ki okuyunca siz de ilginç bulacaksınız. Patlıcanın ana vatanının Uzak Doğu olduğu ve Milattan Önce 5. yüzyılda ilk defa Hindistan’da yetiştirildiği yazsa da, bundan çok daha önceye tarihlenen bir zamanda, Ege Uygarlığı Karya’da yetiştirildiği ve yendiğine dair kanıtlar da bulundu.
Avrupalılar patlıcan yiyenin melankolik olduğuna inanmış
Anadolu’nun eski zamanlardan beri bilip sevdiği patlıcan, Osmanlı sarayına İran üzerinden, Avrupa’ya da İspanyollar tarafından götürülmüş. Bir zaman patlıcan yiyenin melankolik olduğuna inanmış Avrupalılar, “deli elma” demişler adına, hatta yasaklandığı da görülmüş. Osmanlı’da ise ilk kez Fatih Sultan Mehmet zamanında saray mutfağına alınmış. Fakat bundan önce 14. yüzyılda Tabiatname adlı eserde bir sirkeli patlıcan tarifine rastlamak da mümkün. Patlıcan reçelleri, dolma turşuları, yoğurtlu, sarımsaklı, damla sakızlı nice patlıcan tariflerine ve hatta 18. yüzyılda beşamel sosla karıştırılarak icat edilmiş hünkar beğendi yemeğinin “beğendi”sine patlıcanın onlarca farklı halini saray sofrasında görmek mümkün olmuş. İstanbullu patlıcanı öyle çok seviyormuş ki, mevsiminde közlenen, kızartılan patlıcanlar yüzünden yangınlar da çıkmış. Tarihe “patlıcan yangınları” olarak geçen bu dizi yangınların “patlıcan mevsimi gelince İstanbul’da deliler ile yangınlar çoğalır” dedirtecek kadar korku saldığı da bir gerçek. Bu insanları delirten ve dahi yangınlara sebep lezzete kışlık hazırlıklarında yer verelim ve aman közlerken biz de dikkat edelim. İyi pazarlar dilerim.