Son dönemlerde 'gıda güvenliği' sadece ülkemizde değil dünya genelinde de en önemli konu başlıklarından biri haline geldi. Gittikleri yerlerden bilgi paylaşan gıda dedektifleri, markaların her yerden karşımıza çıkan reklamları, yazılan makaleler, kitaplar ve haberler... Peki tüm bunlara rağmen gıda güvenliğinin çok basit hilelerle kolayca hiçe sayılabildiğini sizlere söylesek? Şaşırdınız mı? Yeni Şafak, bu tür hilelere neden şaşırmamanız gerektiğinin izini sürdü.
Yapılan hilelerle ilgili öncelikle mevcut durumun ne olduğunu bilmekte fayda var. Bugün itibariyle bir ürün alırken markası, fiyatı, özellikleri gibi etmenler ön planda olsa da söz konusu gıda olduğunda hiç şüphesiz en önemli ayrıntı paket üzerinde yer alan 'son kullanma tarihi'.
Son kullanma tarihi ne kadar güvenilir?
Bu soruya yanıt vermeden önce market raflarındaki ürünleri hatırlayalım. Evet hepsinin çok güzel ambalajları var, evet hepsinin üzerinde ürünle ilgili bilgiler var ve evet hepsi bir son kullanma tarihine sahip.
Peki ama, bazı ürünlerin son kullanma tarihi değiştirilebiliyorsa biz bu zincire ne kadar güvenebileceğiz?
Değiştirilebilir kapaklar 'alarm' habercisi!
'Son kullanma tarihinin kapakta olması ne değiştirir?' dediğinizi duyar gibiyiz. Eğer 'müdahale edilmeyen' bir kapak olsaydı bizim için de bir şey değiştirmezdi. Ancak yoğurt üreticileri, marketlerde tarihinin geçmesine kısa bir süre kalan yoğurtların kapaklarını, daha ileri bir tarihe sahip kapaklarla değiştiriyorsa bu çok ciddi bir sorunun başlangıç halkası oluyor.
Tarihi geçen ürün sağlımızı nasıl etkiler?
Eğer kapaklar değişiyor, normalde tarihi geçmiş bir ürünü soframızda 'afiyetle' yiyorsak bu neleri değiştirir? Sağlığımızı korumak için marketteki raf ürünlerine karşı ne yapabiliriz? Süreci Türkiye'nin gıda sağlığı konusunda en yetkin isimlerinden biri olan Dr. Yavuz Dizdar ile konuştuk.
Dizdar'ın üzerinde durduğu en önemli konu herkesin kendi adına 'bilinçli alışveriş' dönemini başlatabilmesi.
"Her şeyden önce bize yetecek kadar ürün almayı öğrenmemiz lazım" diyen Dizdar,
"Bir kalıp beyaz peynir, kocaman bir kaşar, kilolarca zeytin almanın bir anlamı yok. 'Evde kaç kişiyiz, aldığım ürünleri ne kadar zamanda tüketiyoruz ve bir kez daha markete gelme sıklığım ne kadar kısa?' sorularını kendimize sorup, ona göre ilerlemekte fayda var"
ifadesini kullandı.
Dizdar'da göre ambalajlı ürün yerine şarküteri kısmından alışveriş yapmak, mümkünse önce tadına bakmak ve ne alırsak alalım kesinlikle iyi bir şekilde ambalaj yaptırmak altın değerinde.
Uzmanından 3 altın kural
Yeni Şafak'ın 'son kullanma tarihi değiştirilen ürünlerle ilgili' kapısını çaldığı bir diğer isim ise Tüketici Sorunları Derneği Başkanı Dr. Deniz Öner oldu.
Öner, vatandaşlar 3 konuya çok dikkat etmeli dedikten sonra görüşlerini şöyle paylaştı:
Deniz Öner'in 'herkesin aklında bulunsun' dediği bir nokta da raflardaki ürün sıralamasının son kullanma tarihine göre değişebildiği konusu. Buna göre market reyonlarındaki görevliler, son kullanma tarihi yaklaşan ürünleri vatandaşın en kolay ulaşabileceği yere koyuyor. Bu noktada tüketiciye düşen, rafta eline en kolay gelen ürünü almak yerine, mümkünse arka sıralardakileri tercih etmek.