Türk sineması 108 yaşında: İlk örnek 'Ayastefanos’taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı'

1914’te çekilen “Ayastefanos’taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı” filmi sinemamızın başlangıcı sayılır... 1930’a kadar 25 film çekildi. En verimli yıllar 1970’lerin başı ve 2015 sonrasıdır. 1972’de 270’ten fazla filmle rekor kırıldı. 1990’ların başında yılda 10 filmden az üretimle sinemamız durma noktasına geldi. 2005 sonrası yükselen ivme 2018’de rekorlarla tamamlandı.

Abdulhamit Güler
“Ayastefanos’taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı” ilk Türk filmi olarak kabul ediliyor.

14 Kasım 1914’te çekilen “Ayastefanos’taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı” filmi sinemamızın da başlangıcı sayıldı. Esasında o dönem Osmanlı idi ve Osmanlı’nın başka coğrafyalarında da filmler çekilmişti ancak Cumhuriyet’in kurucu iradesi 1914’ü başlangıç kabul etti.

Geçtiğimiz 14 Kasım, bir asırdan fazla zamandır hayatta olan Türk Sinemasının doğum günü idi. Sessiz sedasız geldi, geçti. Genellikle de öyle oluyor. 100. yılımız dahî hakkıyla kutlanamamıştı. Neyse, gelelim konumuza…

Türk sineması, dünyada 1895’te başlanan film üretimi ve gösterimi seyrinde en önemli merkezlerden biri olmaya adaydı. Özellikle coğrafyası ve birikimi itibarıyla yapılabilirdi ancak olmadı. Zira hemen her 10 yılda bir bölgesel ve ulusal sorunlar yaşandı. Sinemanın gelişmesine dair siyasi iradeler de çözüm üretmeyince, neredeyse kendiliğinde oluşan bir sinema söz konusu oldu.

Bazı dönemler sinemada hareketlenmeler oldu. Genellikle geçici idi. 1970’lerin başında film üretimi en yüksek seviyesine çıktı. 300 film bandına dayandı. Ancak sokak olayları, siyasi ortam, darbe, vs gelişmeler sinemamızı dibe çekti. Yeniden canlanma için 1990’lar beklendi. Arada Milli Sinema örneği birkaç film dışında (Bize Nasıl Kıydınız, Minyeli Abdullah, vs) gişede hareketlilik olmadı. Özellikle 2005’e gelindiğinde yasal düzenlemeler, fonlar, destekler ve küresel etki sebebiyle sinemamız hareketlendi. Hâlâ istenen seviyede olmasa da Türk sinemasının dünyanın sayılı endüstri merkezlerinden biri olduğunu söylemek mümkün.

HANGİ DÖNEM NE YAŞANDI?

1930’a kadar Türkiye’de 25 film çekilir. Sonrasında 1940-1950’lerle birlikte ‘Yönetmenler Dönemi’ denen dönem başlar ve üretim artar. Sonra malum darbeler ve ekonomik buhranlar sinemaya mani olur. Ancak sinemacılar her şeye rağmen üretmeye devam eder. Verilere göre 1914’ten beri Türkiye’de 7.500 civarı film çekildi. Yıllık neredeyse 70 film demek oluyor bu. 1922-1939 yılları arasında çekilen 29 filmin 22’sinin Muhsin Ertuğrul’a ait olmasının dışında genel olarak sinemamızda ciddi iniş çıkışlarla beraber hep üretim olur.

Sinemamızın en verimli yılları 1970’lerin başları ve 2015 sonrasıdır. En çok film çekilen 1972 senesinde 270’den fazla film çekildi ve rekor kırıldı. 1990’ların başında ise yılda 10 filmden az üretimle sinemamız durma noktasına gelir. Ve dibe vurmanın sonrasında 2000’ler tam bir zıplamaya yol açar. Özellikle 2005 sonrası yükselen ivme 2018’de rekorlarla tamamlanır. Sonrasında ise salgın sürecinin de etkisi ile duraklama yaşanır. Şimdilerde sinemamız yeniden toparlanmaya başlamış görünüyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2022/11/19/12/38/resized_3e354-bdd2498e0x0.jpg

NOLLYWOOD’U DUYDUNUZ MU?

Ülkemizdeki manzaranın ne anlama geldiğini yorumlayabilmek için dünyadaki duruma da bakmak lazım.

Dünyada en çok film üretilen ülke tahmin edeceğiniz üzere ABD. Hollywood’da yılda 400-500 civarı film üretiliyor. Elbette bunlar uzun metraj olup sinema ağına katılanlar. ABD’yi Bollywood takip ediyor. Hint sinema endüstrisinde de yılda 400 civarı film çekiliyor. Peki, üçüncü ülkeyi tahmin edebilir misiniz? Çok zor. Zira inanması zor ama dünyada en çok film çekilen 3. ülke Nijerya. Ve sektöre de Nollywood deniyor. Çoğu düşük bütçeli (5-10 bin dolar) olsa da ülkede sürekli bir üretim söz konusu. Özellikle Afrika’nın merkezi konumunda diyebiliriz.

SİNEMAMIZ İYİ AMA DİZİLERİMİZ REVAÇTA

Ülkemizde ise 150 civarı film çekiliyor. Dizi sektörü bunun dışında. Dizileri de sayarsak sektör kıyaslaması değişir. Ancak merkezimizde sinema filmleri var. Malumunuz Türk dizileri Hollywood’dan sonra dünyada en çok izlenen ve 700 milyon kişiye ulaşan etkiye sahip. Türk sinema filmleri için aynı şeyden bahsetmek mümkün değil. Türkiye’de üretilen filmlerin yurt dışı gösterimi son yıllarda artsa da dizilerden çok uzakta.

Çin son dönemde üretim ve gösterim açısından ciddi artış gösterdi. Paris’te yılda 110 film çekiliyor ama çoğu yabancı. Ülke sineması verilerini tek sıralamaktan ziyade genel bir tablo çizmek mühim olan. Türkiye, endüstri noktasında gittikçe yükselen ivmeye sahip.

DİJİTAL İLE DEĞİŞMEMEK MÜMKÜN MÜ?

Ve son bir vurgu da dijitale yönelik… Çünkü dijital mecralar yakında üretim verilerini baştan aşağı değiştirecek. Sinema salonunda vizyona girmese de dijital için üretilen ve aynı anda dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insana ulaşan filmler çizelgeyi değiştirecek. İşte bu noktada yerli dijital mecralar önem kazanacak. Ve elbette yabancı mecraların Türkiye’de faaliyete geçmesi ve üretime yönelmesi de…

Neticede…

108 yılı geride bırakan sinemamız bölgesel ve küresel etkilerle inişli çıkışlı grafiği dijital ile beraber değiştirebilir. Yakın gelecekte sinemanın teknoloji ile birlikte üretim ve izleme alanlarının dönüşeceğini de düşünürsek, 118 yaşında sinemamızda bahsederken başlıkları değiştireceğimizi öngörebiliriz.

HAYAT
Batı sineması Müslüman kadınları hedef alıyor