Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in başyapıtlarından “Bir Adam Yaratmak” piyesi beyaz perdeye uyarlandı. Yönetmenliğini ve senaristliğini Murat Çeri’nin yaptığı eserin önceki gün okuma provası yapıldı. Provaya oyunculardan Engin Altan Düzyatan, Deniz Barut, Altan Erkekli, İsmail Hakkı, Gülper Özdemir, Murat Serezli, Serpil Tamur, Caner Topçu ve Hakan Meriçliler katıldı. Yapımcılığını Filimetre Medya Yapım’ın üstlendiği “Bir Adam Yaratmak”ta özel yapım tasarım süreci uygulandı, mekanlar senaryoya göre tasarlandı. Yapım tasarımını Nihat Sönmez'in yaptığı film İstanbul’da çekilecek, 7 Ekim’de sete çıkılacak. Son teknoloji kameraların kullanılacağı yapımın çekimlerinin dört haftada tamamlanması planlanıyor.
YEDİ GÜNDE YAZDI
Kısakürek’in psikolojik dram türündeki piyesi, bir oyun yazarı olan Hüsrev’in bunalımlarını ve korkularını anlatıyor. Tüm bu buhranların günümüz teknolojilerinin kullanılarak anlatılacağı yapımın senaryo danışmanlığını üstadın torunlarından Şeyma Kısakürek üstlendi. Kısakürek, “Bir Adam Yaratmak”ın Çile şiirinin piyes hali olduğunu dile getirerek, “Bence Bir Adam Yaratmak, ilk Türk postmodern eseri. Kendisini birebir yansıtan bir eser. Buhranı, gelmeleri, gitmeleri…. Hüsrev’e yazdığı piyesi kendisi yaşıyor” dedi.
Kısakürek’in diğer torunu Emrah Kısakürek ise piyesin ortaya çıkışını şöyle anlattı: “Dedemle Muhsin Ertuğrul, Rus konsolosluğunun davetinde karşılaşıyorlar. Muhsin Ertuğrul dedeme ‘Neden piyes yazmıyorsun’ deyip ısrar edince, ‘Yazarsam oynar mısın’ diyor dedem. O da oynayacağını söylüyor ve ilk piyes ‘Tohum’ geliyor. Tohum beklediği ilgiyi alamıyor. Daha sonra yedi günde Bir Adam Yaratmak’ı yazıyor.”
KELİMELERİN SİHRİNİ GÖRÜNTÜYE AKTARACAK
Filmin senaryosunu, geçtiğimiz sene vefat eden üstadın oğlu Mehmet Kısakürek’le hazırlayan yönetmen Murat Çeri, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Mehmet Kısakakürek’e bu filmi çekmek istediğimi söylediğimde kabul etti. Sinemasını çekmek herkese nasip olacak bir iş değil. Bir Adam Yaratmak’ın ruh akrabalarını sinema diliyle arıyoruz. Çünkü burada varolma ızdırabı var. Bu ızdırap modern çağda unutuldu. İnsanların muhakemesini, muhasebesini Allah’la olan münasebetine daha fazla odaklanmak istiyorum. Necip Fazıl’ın kelimelerle kurduğu sihri, görüntüyle, ona yaklaşarak çıkartma derdindeyim.”
GÖRSEL OLARAK DA ETKİLEYECEK
Başkarakter Hüsrev’i oynayacak Engin Altan Düzyatan, edebi olarak güçlü bir metinle karşı karşıya olduklarını söyledi. Düzyatan, metni daha önceden bilmenin ve dönem işlerini sevmesinin avantajını kullanacağının altını çizerek şunları söyledi: “1920’lere daha önce çalıştım. Şanslıyım o konuda. Tiyatro metni çalışır gibi çalışıyorum. Hüsrev›in birkaç korkusu var ve bunları farklı zamanlarda, farklı sahnelerde, çok farklı şekillerde yaşıyor. Sinemaya uyarlandığında bizi görsel olarak da etkileyecek.”
Altan Erkekli ise insanın içindeki yalnızlığı, acıları ve çaresizliği anlatmak için senaryoya dahil olduğunu söyleyerek, “Bu tür filmlerin özel olarak seyrettirilmesi gerekiyor. Ne kadar çok seyredilirse insanları yakalamamız o kadar kolay olur. Değerini unuttuğumuz insanın, tekrar insanlığa dönmesi adına bu film çok değerli” diye konuştu.
BENZER ESERLERE KAPI AÇACAK
Deniz Barut, canlandıracağı Zeynep karakterinin içindeki çelişkilerin kendisi için önemli bir yolculuk olacağını belirterek, “Konuşan tekstler çok zordur. Oyuncuya ve performansa kalıyor” yorumunu yaptı. Mansur karakterini oynayacak İsmail Hakkı, Necip Fazıl'ın fikriyle büyüdüğünü belirterek, “Benzer eserlerin beyaz perdeye aktarılmasına bir kapı açacağını düşünüyorum” dedi. Gazeteci Turgut karakterini oynayacak Caner Topçu, “Hikaye Turgut ve Hüsrev ile başlıyor, onlarla da bitiyor. Çok heyecanlıyım. Festival filmi her oyuncunun hayaldir, ben de ilk defa bir festival filminde yer alıyorum” derken, üstadın erken yaşta veremden vefat eden kardeşi Selma’yı canlandıracak Gülper Özdemir ise büyük bir sorumluluğu yüklendiğini söyledi.