Derdi olan yazarlardan biridir Yusuf Kaplan. Ahlak ve ruh inşası derdiyle, Medeniyet Tasavvuru Okulu’nu (MTO) kurdu. Nesil Yayınları’ndan çıkan son kitabı Medeniyet Tasavvuru’nda da bu derdini ete kemiğe büründürdü adeta. Köklerimizi inkar ederek bir yere gelemeyeceğimizin tarihçesini anlattı. Nehir Söyleşi şeklinde olan kitapta, Osmanlı’nın son döneminden günümüze kadar nasıl bir şizofreniyle yaşadığımızı ortaya koyan Kaplan’la Medeniyet Tasavvuru hakkında konuştuk. İslamcılığa saldırının da planlı olduğunu söyleyen Kaplan, “İslamcılığı terk etmek İslam’ı terk etmeye götürür” ifadelerini kullandı.
-Tanpınar, “Türk edebiyatının sorunu, bir medeniyet sorunudur” diyor. Siz de medeniyet krizi sorunundan bahsediyorsunuz kitabınızda. Aradaki bağlantı nedir?
-Medeniyet krizini kültürel inkar olarak mı açıklıyorsunuz?
Kültürel inkarın edebiyatta, kültür hayatında, sanat hayatında, mimaride nasıl yansıdığını, bizi nasıl kimliksizleştirdiğini görüyoruz. Şevket Süreyya Aydemir de İnkılap ve Kadro kitabında “Her şeyi yıktık, yerine hiçbir şey ikame etmedik” diyor. Kültürel inkarın götüreceği yer kültürel intihardır. Bizim yaşadığımız medeniyet krizi de budur. Batılılar modernite diye bir şey icat ettiler. Onu da köklere dönerek icat ettiler. Köklere dönmek keşf-i kadimdir.
VAROLUŞ YOLCULUĞU
-İslamcılığa saldırı İslam’a saldırıdır diyorsunuz. İslamcılıktan istifa etmeyi nasıl yorumluyorsunuz peki?
ÇAĞI TANIMADAN DEĞİŞTİREMEZSİNİZ
-Çıkış yolu ümmileşmektir diyorsunuz, bu ne demek? Her şeyi unutup yeni baştan mı öğrenelim?
Ümmileşmeyi çağı tanıyarak, çağı tanımadığını ilan etme olarak tanımlıyorum ben. Doğrudan Müslüman zihniyle olup bitenleri değerlendirecek. Bütünü kavrayarak dünyaya, hakikate bakacak. Başkalarının kavramlarıyla kendi zihin dünyanızı kuramayacağınız gibi çağı tanımadan, o çağı değiştiremezsiniz de. Mümin dediğimiz kişi bütün zamanları ve mekanları kuşatan kişidir. Yeryüzünde emniyeti ancak mümin kişi teminat altına alabilir. Osmanlı bütün dinlerin, kültürlerin, medeniyetlerin kendileri oldukları bir medeniyet tecrübesi öğretmiştir.
TÜRKİYE BEKLENENDİR
-Onun için mi “Osmanlı anlaşılamadığı için aşılamamıştır” diyorsunuz? Anlamak için ne yapılmalı?
Şu an insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük sorun farklı dinlerin, kültürlerin, medeniyetlerin, inançların barış içinde, birbirlerini ötekileştirmeden nasıl bir arada yaşayabileceği sorunudur. Bunu başarabilen sadece Osmanlı’dır. Türkiye’nin Osmanlı’yı bilmemesi, gericilikle, Orta Çağ zihniyetiyle özdeşleştirmesi gerçekten insanı çıldırtan bir şey. Türkiye beklenendir.