Şehid, Arapça “ş-h-d” kökünden gelen türetilen bir sıfattır.
Bir yerde hazır bulunmak, bir olaya şahit olmak gibi anlamlara gelen bu fiilin şehid anlamı ise, çok iyi bilip şahitlik eden, çok iyi görüp hazır bulanan manalarına gelir. İslami terim olarak, “Allah yolunda öldürülen kimselere” şehit deniyor, ama neden? Bunun birkaç sebebi var.
- Rahmet melekleri şehidin, yıkanmasına ve ruhunun cennete gitmesine şahit oldukları için bu kişiye şehit denir.
- Cennete gireceğine dair hem Yüce Allah hem de melekler kendisi hakkında şahitlik yapacağı için, bu kişiye şehit denir.
- Kıyamet gününde Hz. Peygamberle (sav) birlikte, geçmiş ümmetler hakkında şahitlik etmesi isteneceği için bu kişiye şehit denir.
- Şehit olarak düştüğü toprak da kendisi lehine şahitlik yapacağı için bu kişiye şehit denir.
- Ölmeyip Allah’ın huzurunda bir şahit gibi diri ve yaşıyor olduğu için kendisine şehit denir.
- Ölünceye kadar Allah’ın emrine göre doğruluk üzerinde olduğuna dair şahitlik edildiği için şehit denir.
- Allah’ın, öldürülmesine karşılık kendisine hazırlamış olduğu ikramları görüp şahit olduğu için şehit denir.
KUR’AN’DA VERİLEN MÜJDELER
4 ÇEŞİT ŞEHİT VARDIR
Peki Allah yolunda öldürülen ve şehit sayılanlar kimseler kimlerdir. Bunların cevabını da Hz. Peygamberimiz veriyor: “Kim malını korurken öldürülürse şehittir. Kim dini uğruna öldürülürse şehittir. Kim canı uğruna, canını korurken öldürülürse şehittir. Kim ailesini korur iken öldürülürse şehittir.”
Bir kısım hadislerde de şehitliğin tanımıyla ilgili tasnifler yapılır. Bunlardan birinde Hz. Peygamber (sav) dört çeşit şehitten bahsetmektedir: Birincisi, sağlam imanı olan bir kişi düşmanla savaşırken öldürülünceye kadar Allah’a sadık kalırsa bu kimse kıyamet günü herkesin gıpta ile bakacağı gerçek bir şehit olur. İkincisi de yine sağlam bir imana sahip olup da düşmanla savaş esnasında, vücuduna diken batmış gibi korkudan titrerken bir okla vurulan kişidir ki bu da ikinci derecede bir şehittir. Üçüncüsü ise iyi ile kötü amelleri birbirine karıştırmış ama Allah’a sadık bir mümin, yine düşmanla savaşırken öldürülürse üçüncü derecede bir şehit olur. Dördüncü olarak da günahkâr bir mümin düşmanla karşılaşır, Allah’a sadık bir şekilde öldürülürse bu da dördüncü derecede bir şehit olur.
DERECE FARKLILIKLARI OLUR
BÜTÜN GÜNAHLARI BAĞIŞLANIR
Peki şehitlerin ahiretteki ayrıcalıkları nedir? Bir rivayetten bunu da öğreniyoruz:
1) Kanının ilk damlasıyla birlikte günahları bağışlanır.
2) Cennetteki yeri kendisine gösterilir.
3) Kabir azabından korunur.
4) En büyük korku olan cehennem azabından emin olur.
5) İman elbisesi ile süslenir ve hurilerle evlendirilir.
6) Akrabalarından 70 kişi için şefaat etmesi kabul olunur.
KENDİSİNİ ALLAH’A ADAYAN KİMSEDİR
Şehitlerin halini bildiren ayet
Hazret-i Câbir -radıyallâhu anh- şöyle anlatır: “Bir defasında ben mahzun bir hâlde iken Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile karşılaşmıştım. Bana, ‘Seni niye böyle üzgün görüyorum?’ buyurdu. ‘Babam Uhud’da şehîd oldu. Geride, bakıma muhtaç kalabalık bir âile ve bir hayli de borç bıraktı’ dedim. Bunun üzerine: ‘Allâh’ın babanı nasıl karşıladığını sana haber vereyim mi?’ buyurdu. Ben de; ‘Evet!’ deyince sözlerine şöyle devam etti: ‘Allah, hiç kimse ile yüz yüze konuşmaz, dâimâ perde arkasından konuşur. Ancak, babanı diriltti ve onunla perdesiz konuştu: ‘Ey kulum, ne dilersen Ben’den iste, vereyim!’ buyurdu. Baban: ‘Ey Rabbim, beni dirilt, Sen’in yolunda tekrar şehit olayım!’ dedi. Allah Teâlâ Hazretleri: ‘Ama Ben daha önce; ölenlerin artık dünyaya geri dönmeyeceklerine hükmettim.” buyurdu. Baban da: ‘Ey Rabbim, öyleyse (benim hâlimi) arkamda kalanlara bildir!’ dedi.
Bu talep üzerine Al-i İmran suresinin şu âyet-i kerimeleri nâzil oldu: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilâkis onlar diridirler; Allâh’ın, lûtuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile mesrur bir hâlde Rabbleri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehîd kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesini vermek isterler.” (İbn-i Mâce)