Allah’ın gölgesinde gölgelenen yedi sınıf

Buhâri ve Müslim’in Ebû Hureyre’den rivayet ettiklerine göre Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Yedi sınıf insan vardır ki, Allah Teâlâ onları kendi (arşının) gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde arşının gölgesinde gölgelendirir. Adaletli yönetici, Allah’a ibadetle büyüyen genç, kalbi camilere bağlı kimse, Allah için birbirini seven, bu uğurda bir araya gelip bu sevgi ile ayrılan iki kimse, mevki sahibi olan güzel bir kadın tarafından birlikte olmaya çağrıldığı halde, “Ben Allah’tan korkarım” cevabı ile karşılık veren kimse, sağ elinin verdiği sadakayı sol eli duymayacak şekilde gizli sadaka veren kimse, tenha yerde Allah’ı anarak gözleri yaşla dolup taşan kimse.”

İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Hadiste geçen yedi sınıfı birer birer açıklayalım:

1. ADÂLETLİ YÖNETİCİ

Adâlet, her şeyi lâyık olduğu yere koymak, doğru hüküm vermek; haksızlıktan ve taraflı davranmaktan sakınmaktır. Adâletle herkes yükümlüdür. Adâletin egemen olduğu yerde huzur vardır, güzellik vardır.

“Adâlet mülkün temelidir” sözü ne kadar anlamlıdır. Ülkeler silâhla alınır, ancak adâletle korunur. Bir ülkede adâlet olmazsa zulüm ve haksızlıklar alabildiğine çoğalır ve toplumun huzurunu kaçırır. Toplumun birlik ve kardeşliğini bozar. Adâlet kâinatın düzenidir. Ahlâkî bir fazilettir. Kıyamet günü Allah Teâlâ’nın en çok değer vereceği kimselerin adâletle iş görenler olduğu Peygamberimiz tarafından bildirilmiş ve şöyle buyurulmuştur: “Kıyamet gününde insanların Allah Teâlâ’ya en sevgili olanı ve Allah’a en yakın makam ve mecliste bulunanı âdil yöneticilerdir.”

2. ALLAH’A İBADETLE BÜYÜYEN GENÇ

Bir gencin Allah’a ibadetle büyümesi demek, erginlik çağına geldiği andan itibaren Allah’a karşı yükümlü olduğu ibadetleri aksatmadan yapan; kendisine, ailesine, içinde yaşadığı topluma ve hatta insanlığa yararlı olacak işlerle meşgul olan genç demektir. İnsanın çocukluk, gençlik ve yaşlılık olmak üzere üç dönemi vardır. Bunların en önemlisi ve insan hayatı üzerinde en etkili olanı hiç şüphe yok ki gençlik dönemidir. Gençliğin önemi, her nimet gibi elden çıktıktan sonra bilinir. İşte gençliğini iyi değerlendirenleri Allah Teâlâ kıyamet gününde mükafatlandıracaktır.

3. KALBİ CAMİLERE BAĞLI KİMSE

Camiler, Allah’a ibadet edilen yerlerdir, ruhun huzura erdiği mekânlardır. Buralarda sadece Allah’a ibadet edilir. Kalbi camilere bağlı demek, beş vakit namazını camilerde cemaatle kılan demektir. Gerçi namaz her yerde kılınır, ancak camilerde cemaatle kılınması —camilerin yalnız Allah’a ibadet edilen yerler olmaları hasebiyle— sevabı daha çoktur. Kalbi camiye bağlı kimse bu sevaba talip olan kimsedir.

4. ALLAH İÇİN SEVMEK

Sevgilerin en güzeli bir insanı Allah için sevmektir. Tanımadığımız ve fakat sevdiğimiz pek çok insan vardır. Bunları görmediğimiz gibi aramızda herhangi bir çıkar ilişkisi de söz konusu değildir. Onları sadece Allah için ve Allah rızasına uygun yaptıkları işler sebebiyle severiz. Peygamberimiz’in arkadaşları ilk Müslümanlar, İslâm’a hizmet etmiş olanlar, görmediğimiz halde sevdiğimiz kimselerdendir. Bunları niçin seviyoruz? Çünkü bunlar Peygamberimiz’e ilk inanan ve bu uğurda her türlü fedakârlığa katlanan kimselerdir. Bunları, bu özelliklerinden sebep severiz ve saygı ile anarız. Daha doğrusu Peygamberimiz’i sevdiğimiz için severiz. Nitekim Peygamberimiz “Her kim benim ashabımı, arkadaşlarımı severse bana olan sevgisinden dolayı sever” buyurmuştur. İnsan Peygamber’i de Allah sevgisi sebebiyle sever. O halde bu sevgi Allah için olan bir sevgidir.

5. ALLAH KORKUSU

İnsan nefsi arzu ettiği her şeyi -ayıp ve yasak ayırımı yapmaksızın- yapmak ister. İyiyi kötüden ayıran, ayıp ve yasak gözeten akıldır. İnsan, aklı sayesinde ayıp ve yasaklardan uzak durup iyi ve yararlı olan şeyleri yapmak ister. Aklı olan insanın kötülüklerden, ayıp ve çirkin işlerden uzak durmasını sağlayan, ya kanun veya Allah korkusudur. Bunlardan en etkili olanı hiç şüphe yok ki Allah korkusudur. Çünkü insan bir kötülük veya haksızlığı, insanlardan dolayısıyla kanundan saklı olarak yapabiliyorsa, onu yapar. Her zaman ve her yerde Allah Teâlâ’nın kendisini gözetlemekte olduğunu ve hiçbir şeyi O’nun bilgisi dışında yapmasının mümkün olmadığını bilir ve ona göre kendisine çeki düzen verir ve bu hususları ifade eden şu ayetleri hatırlar: “Şüphesiz ki ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.” “İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi sorgulayacaktır.”

6. SADAKAYI GİZLİ VERMEK

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Sadakaları açıkça verirseniz o, ne iyi olur; yok eğer onları gizler de öyle fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın birçoğunun bağışlanmasına sebep olur. Bilin ki Allah her ne yaparsanız hepsinden haberdardır.”

Ayet-i Kerime yoksullara ve kimsesizlere verilecek sadakanın açıkça da gizli olarak da verilebileceğini, ancak gizli olarak vermenin açıkça vermekten daha hayırlı olduğunu ifade etmektedir. Çünkü gizlice verilen sadaka hem gösterişten uzak olur hem de yoksulun onuru korunmuş olur. Ancak açıkça vermekten maksat, başkalarını da sadaka vermeye teşvik gibi bir amaç taşıyorsa, o zaman açıkça sadaka vermek daha faziletlidir.

7. TENHA YERDE ALLAH’I ANARAK GÖZLERİ YAŞARMAK

Allah her zaman ve her yerde anılır. Ancak tenha yerde Allah’ın anılması gösterişten uzak bir davranıştır. Tenha bir yerde Allah’ı anarak gözlerin yaşarması, hem Allah’tan korkmanın hem de O’na duyulan derin bir saygının ifadesidir. Allah Teâlâ kulunun riyadan uzak bu davranışından hoşnut olmaktadır.

İşte Peygamberimiz bu yedi sınıf insanın kıyamet günü peygamberleri dahi imrendirecek bir dereceye yükseleceklerini, Allah’ın gölgesinde gölgelenme mutluluğuna ereceklerini müjdeliyor.