Kur’an’da ve sünnette kumarı ifade etmek için kullanılan temel terim ‘meysir’dir. Haksız kazanç yollarının en meşhurlarından olan, Kur’an ve sünnette yasaklandığı bildirilen meysir, İslâmiyet öncesi Arap toplumunda da hem eğlence hem de kazanç aracı olarak yaygın bir oyundu. Meysir, veresiye alınan bir devenin parçalanarak kura sonucu on kişiden sadece yedisine bölüştürülmesi, geri kalan üç kişinin ise deveden pay alamadıkları hâlde masrafı karşılamaları şeklinde oynanan bir şans oyunudur. Câhiliye döneminde son derece yaygın bir kumar çeşidi olan meysirin adı, kolaylık anlamındaki ‘yüsr’ kökünden türemiştir. Çünkü kumar oyununda kolaylıkla çok büyük miktarda mal kazanmak veya çok büyük miktardaki serveti bir anda kaybetmek mümkündür. Tıpkı bugün olduğu gibi câhiliye döneminde de sadece eğlenmek amacıyla kumar oynayarak kazandığını fakirlere dağıtan varlıklı kimselerin yanı sıra bütün mal varlıklarını riske ederek hayatlarını kumardan kazanan kimseler de vardı.
TEDRİCEN YASAKLANDI
Görüldüğü üzere câhiliye döneminin en önemli zararlı alışkanlıklarından birisi kumardır. Câhiliye insanının kumara olan düşkünlüğünden dolayı içkinin tedrîcen yasaklanışı gibi kumarın yasak edilmesi de aşama aşama olmuştur. Mekke döneminde henüz içki ve kumar yasaklanmamıştı. Allah Resûlü (sav) Medine’ye hicret ettiğinde Medineliler şarap içiyorlar ve kumar oynayarak elde ettikleri kazançları yiyorlardı. Onlar, Allah Resûlü’ne (sav) bu iki konuyu sordular. Bunun üzerine, “Sana, içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için birtakım faydalar vardır. Ancak onların günahı faydasından daha büyüktür...” âyeti nâzil oldu. Ancak bu âyet, ashâb tarafından içki ve kumar henüz haram kılınmadı şeklinde algılandı. Bu nedenle onlar içkiye ve kumara devam ettiler. Bir gün muhacirlerden içki içmiş biri akşam namazında imam oldu ve arkadaşlarına namaz kıldırdı. Kıraatte yanılıp okuduğu yeri karıştırdı. Bunun üzerine, “Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın” âyeti nâzil oldu. Fakat insanlar şarap içmeye devam ettiler. Sarhoş olmayacak kadar şarap içiyorlar, sonra namaz kılıyorlardı. Bunun üzerine, “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı (cc) anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?” âyeti nâzil oldu. Böylelikle içki ve kumar Kur’an emriyle kesin olarak yasaklandı. Ayrıca Hz. Ömer’in (ra), “Allah’ım! İçkinin hükmünü, bizim için sadra şifa olacak şekilde açıkla!” diye dua ettiği, onun bu yakarışı sonrasında yukarıda yer alan âyetlerin nâzil olduğu ve bunun üzerine Hz. Ömer’in (ra), “Vazgeçtik, vazgeçtik!” diye Rabbine olan itaatini dile getirdiği belirtilmektedir.
EVLERİMİZE KADAR GİRDİ
İnsanlık tarihi boyunca farklı şekillerde ve isimlerde karşımıza çıkan kumar, çağımızda teknolojinin de etkisiyle daha yaygın ve erişilebilir hâle geldi. Yüce dinimiz İslam, insanları her türlü kötülükten korumak için birçok uyarıda bulunmuş, kumar ve şans oyunlarını da bu kötülükler arasında açık hükümler ile haram kılmıştır. Bu yasağın hikmeti, kumarın bireyin hem maddi hem de manevi dünyasında yol açtığı büyük tahribatlardır.
İstatistiklere göre yetişkinlerin yüzde 75’i hayatında en az bir kere kumar oynamıştır. Toplumun yaklaşık yüzde 38’i ise her ay düzenli olarak kumara para yatırmaktadır. Bu durum, kumar salonlarının ve dijital platformların sayısındaki artışla daha da vahim hâle geldi. Günümüzde kumar artık sadece fiziksel mekânlarla sınırlı kalmıyor, akıllı telefonlar ve internet sayesinde evlerimize kadar giriyor. Sanal kumarın yaygınlaşması özellikle gençlerimizi büyük bir tehlike ile karşı karşıya bırakıyor.
HELAL YOLDAN PARA KAZANMALIYIZ
Peki kumar niçin yasaklanmış ve bu yolla kazanılan para niçin haram kılınmıştır? Bunun pek çok sebepleri vardır. Bunlardan bazılarına işaret edelim:
Kumar, insanı meşrû kazanç yollarından uzaklaştırır. Kur’an-ı Kerim, temiz ve helâl rızık yememizi emreder. Bu helâl ve temiz rızkı elde etmenin, ticaret, ziraat ve sanat gibi çeşitli meşrû yolları vardır. Bu yollardan birisiyle kendimizin, çoluk çocuğumuzun geçimini sağlamalıyız. Sonra da bize verdiği bu temiz ve helal rızıktan ötürü Allah’a şükretmeli, o kazancın bir kısmını da Allah için yoksullara vermeliyiz.
BAŞKASININ KAYBETMESİNE NEDEN OLUR
Kumar, meşrû olmayan bir kazanç yoludur. Çünkü kumarda kazanırsa başkasını, kaybederse kendisini zarara uğratmak vardır. Başkasının zararına sebep olan bir kazanç, helal kazanç değildir. Başkasına zarar vermeden kazanmak varken bu yolu seçmek elbette doğru olmaz.
Yine Kur’an-ı Kerim, içkide olduğu gibi kumarda da şeytanın aramıza düşmanlık sokacağı ve bizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoyacağını ifade etmektedir. Mal canın yongasıdır. Parasını bir anda kaybeden kimse bunalıma girer, oyun arkadaşlarıyla kavgaya tutuşur ve bu kavga çoğu zaman cinayetle sonuçlanır. Kumarcı bu kavgayı ailesine de taşıyacak ve aile fertleri arasında bulunması gereken sevgi ve saygıyı yok ederek aile huzurunun bozulmasına ve hatta yuvanın yıkılmasına sebep olacaktır. Kumar yüzünden nice mutlu aile yuvaları yıkılmış ve sönmüştür.
ZAMANINI BOŞA GEÇİRİR
Ayrıca kumar oynayan kimse en değerli varlığı olan zamanını boşa geçirecek ve yükümlü olduğu ibadetlerini zamanında yapamayacaktır.
Kumar, kişinin sağlığını da olumsuz şekilde etkiler. Kumar oynayan kimse bir taraftan servetini kaybederken diğer taraftan sağlığından da olur. Çünkü kumarcının gecesi ve gündüzü belli değildir. Yemeğini muntazam yiyemez, zamanında uyuyamaz, istirahatini yapamaz, böylece sağlığı da bozulmuş olur.
Kumarcı, çoluk çocuğu ile ilgilenmeye ve onları yetiştirmeye vakit bulamaz ve onları ihmal eder. Daha pek çok zararları olan kumarı dinimiz yasaklamış ve bu yolla elde edilen kazancın da haram olduğunu bildirmiştir.
Peygamberimiz: “Arkadaşına, gel kumar oynayalım, diyen kimsenin bu sözüne keffaret olmak üzere sadaka vermesini öğütlemiştir.”
PEK ÇOK ZARARI VARDIR
Gerek ferdî ve gerekse içtimaî pek çok zararları olan, ferdin ve toplumun nezih hayatını kirleten kumarı dinimiz yasaklamış ve bu kötü alışkanlıktan uzak durmamızı öğütlemiştir. Kumarın zararlarından korunmanın en etkili yollarından biri ibadetlerimize sıkı sıkıya sarılmaktır. Özellikle namaz bizi her türlü kötülükten ve nefsimizin arzularından alıkoyar. Namaz kılan kişi, Allah’ın huzurunda olduğunu bilerek hareket eder ve haramlardan uzak durmaya çalışır. Bunun yanında, dua etmek de önemlidir. Rabbimizden bizleri her türlü kötü alışkanlıktan korumasını, kalplerimizi imanla doldurmasını dilemeliyiz.