Ramazan sofralarının vazgeçilmezi, geleneksel Osmanlı saray tatlısı güllacın üreticileri, bugünlerde artan talebe yetişebilmek için ocak başında yoğun mesai harcıyor.Ramazan ayında en çok tüketilen tatlılar arasında yer alan güllaç, su ve nişastanın karıştırılmasının ardından bu karışımın kızgın tavalara dökülüp pişirilmesiyle ince bir yaprak halini alıyor.
Güllaç üreticisi Zeynep Sipahi, yaptığı açıklamada, ailesinin yıllardır bu işi yaptığını belirtti. Çocukluğundan beri bu işin içinde olduğunu ifade eden Sipahi, "Ben 7'nci kuşağım. Eskiler, 1800'lü yılların sonu, 1900'lü yılların başından beri bu mesleği yaptığımızı anlatıyor" diye konuştu.
"Püf noktası; kepçede ve döküş tarzında"
Sipahi, güllacın bir ramazan tatlısı olduğunu vurgulayarak, "Bizim satışlarımız üç aylarda olur. Ramazan ayında en yoğun zamanı yaşarız. Geri kalan aylarda sadece imalat olur. Günlük 200 kilogram üretimimiz var. Bursa ve İstanbul piyasasına satıyoruz. İstanbul'dan da Türkiye'nin dört bir tarafına satılıyor" ifadelerini kullandı.
Süt ile daha çok kabarıyor
Evde güllaç pişirmek için tarif veren Sipahi, şunları kaydetti:
Sipahi, ramazanda ilave mesai yaptıklarını, bazı elemanlar sıcak ocak başında zorlandıkları için iftardan sonra mesaiye geldiğini sözlerine ekledi.
Eskiden güllaç yapımı daha zordu
Sipahi'nin 62 yaşındaki annesi Pembe Karaşın da annesinin, anneannesinin ve ondan önceki nesillerin de güllaç üretimi yaptığını, şu anda da çocukları ve torunlarının bu işi devam ettirdiğini anlattı.
Eskiden güllaç üretiminin daha zor olduğunu belirten Karaşın, "Daha önce köylerden kömür alıyorduk ve ocak yakıyorduk. Ocak yaktığımız zaman kömür bitene kadar pişirmek zorundaydık. Şimdi doğalgazlı ocaklarda daha kolay bir şekilde yapılıyor" dedi.