Anız yakmak tarımsal faaliyet mi suç mu?

Her anız yangınında vatandaşlar duyarlı olup onlarca ihbarı ilgili başsavcılıklara, emniyet veya jandarmaya yaparsa illa ki hem yapılan ihbar hem de yasal zorunluluk olduğu için ilgilisi araştırılacaktır. Hakkında yasal işlem yapılacaktır. Bulmak da zor değildir. Eğer ilgililer pasif kalıyor ise bu durum ilgilileri de mecburen harekete geçirecektir.

İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Asım Ekren Cumhuriyet Savcısı

Buğday veya mısır ekili tarlanızı biçtiniz. Tarlada hasat sonrası kalan köklü buğday, mısır veya ot sapları, kısaca ifade edersek ürün toplama sonrasında tarlada kalan kalıntılar anızdır. Anadolu’muzda, özellikle Güneydoğu’da, memleketim Batman ve civarında geçmişten gelen bir bakış açısı vardır: Tarlanın biçilmesinden sonra anız yakmak.

Yaz dönemi ve anızın kuru kalıntılardan oluşması nedeniyle bir kibrit ile binlerce dönüm arazinin üst kalıntısı saatler içinde yanabiliyor. Bir anda sarı olan bir tarla, insanın içini karartan siyaha bürünüveriyor. Sadece görüntü olsa hadi neyse. Tarlada kaç tane kuş yuvası içindeki yumurta veya yavrular, aklımıza gelen sürüngenler, böcekler, kemirgenler vs. hangi canlı varsa diri diri yanarak küle dönüyor.

YARARI YOK, ZARARI ÇOK

Bu yakma eylemi, bazen henüz biçilmemiş yakın tarlalara sıçrayarak tarladaki ürünü de yakmaktadır. Kontrolden çıkarak yerleşim yerlerine sıçradığı, dumandan oluşan düşük görüş mesafesi nedeniyle trafik kazalarının meydana geldiği olaylar az değildir. Uyap’tan sorgulama yaptığınızda karşınıza çok sayıda mahkeme kararı çıkmaktadır. Bu sayılardan kat be kat fazlası ya valilik – kaymakamlıklarca idari yaptırıma tabi tutulması ya da işleme tabi tutulmaması nedeniyle mahkemelere yansımamıştır. Cumhuriyet başsavcılıklarındaki ön ödeme nedeniyle verilen karara konu yangınlar da bu sayıya dahil değildir.

Bu işin uzmanlarına göre son derece yanlış olan bu yakma yönteminin tarlaya faydası olmadığı gibi toprağın alt ve üst katmanında verimi düşüren zararlar vermektedir. Yerleşim yerinde havaya karışan duman, insanın iliklerine kadar rahatsız eder. Özellikle kronik bazı hastalıkları olanlarda, yaşlı ve çocuklarda nefes almakta sıkıntı vermektedir. Gerçi bundan rahatsız olmak için hasta, yaşlı ve çocuk olmaya gerek de yoktur.

Dini yönden birçok canlının yanması, insanların temiz hava hakkının ihlal edilmesi, insanların can ve mal güvenliğinin en azından tehlike ile karşı karşıya gelmesi gibi durumlar, kul hakkının ihlali olmakla birlikte bu konu, din görevlilerimizin ilgi alanına girdiği için çok da söz söyleme hakkımız olmaz. Biz konunun hukuki boyutuna bakacağız.

CEZASI VAR MIDIR?

‘Anız yakma davranışı, insani olmamasının yanında ayrıca suç mudur? Yoksa basit bir tarımsal faaliyet midir? Hukukumuzdaki yeri nasıldır? Anız yakanı hukuki olarak bekleyen yaptırımlar ne olabilir?’ gibi sorulara bakacağız. Öncelikle bunun bir yaptırımının, hem adli hem de idari cezasının olduğunu, maddi ve manevi tazminatı gerektirebileceğini belirtelim.

Suçun cezası nedir? Ceza hukuku yönünden genel güvenliği yangın çıkarmak suretiyle tehlikeye sokmak suçunu oluşturabilir. Duruma göre 5237 sayılı TCK’nın 170 ve 171. maddeleri uyarınca 3 aydan 1 yıla veya 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilebilir. İlgili görevlilerce işlem yapılması zorunludur. Bildiği, duyduğu, gördüğü halde işlem yapmayan kolluk veya diğer kurum görevlileri yönünden 5271 sayılı CMK’nın 161. maddesi delaletiyle TCK’nın 279. maddesi uyarınca, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu oluşabilir.

KİMLER İHBAR EDEBİLİR?

Her iki suç, yani hem anız yakma hem de işlem yapılmaması suçları şikayete bağlı olmadığından ve kamu adına, doğrudan yürütülen suçlar olduğundan her vatandaş ihbar edebilir. Bu suçun sadece bulunduğumuz yerde işlenmesine de gerek yoktur. Komşu il veya ilçede işlenmesi fark etmez. Başka yerdeki anız yakmayı bulunduğumuz yer başsavcılık, emniyet ve jandarma makamlarına ihbar edebiliriz. Eğer bundan bir zararımız olmuş ise zaten şikayet hakkımız vardır. Bulunulan yerdeki ihbarlar için evrak başsavcılık tarafından suç yeri başsavcılığına gönderilir. Örneğin Diyarbakır’a bağlı komşu Bismil ilçesindeki anız yakmayı Batman’da ihbar edebiliriz. Bulunduğumuz yerdeki eylemi ise bulunduğumuz yere ihbar yapılmasında zaten tereddüt yoktur.

Şimdi de Yargıtay’a yansıyan örneklere bakalım: Tarlasındaki otları yakan kişinin eyleminin TCK’nın 171. maddesi uyarınca verilen iki aylık hapis cezası Yargıtay tarafından da isabetli görülerek onanmıştır. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 30.09.2013, Esas No: 2012/23572, Karar No: 2013/23861) Bir başka kararda anız yakma olaylarının yaygın olduğu bölgede, dosyadaki deliller itibariyle sanıkların cezalandırılması gerektiği belirtilerek bu yönden verilen beraat kararı bozulmuştur. (8.CD, 27.11.2013, E.No: 2012/24113, K.No: 2013/28191) Geçen ay verilen yeni kararda sanığın anız yakmak suretiyle taksirle yangına neden olma eyleminin sabit olduğu belirtilmiştir. (8.CD, 22.05.2023, E.No: 2021/9598, K.No: 2023/3488) Yine sanığın tarlasındaki anızları yakması sonucu, çıkan rüzgârın etkisiyle etraftaki diğer arazilere de zarar vermesi şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK’nın 171. maddesinde tanımlanan taksirle yangına neden olma suçunu oluşturduğuna karar verilmiştir. Örneğin 8.CD, E.No: 2021/3, K.No: 2022/12613. Bu şeklide benzer çok sayıda karar olduğu söylenebilir. Örneğin 8.CD, 05.06.2018, E.No: 2016/10268, K.No: 2018/6444; 8.CD, 01.06.2016, E.No: 2015/14671, K.No: 2016/7226 sayılı ilamlar bu yöndedir.

KASIT YOKSA KABAHATİN CEZASI NE OLUR?

Bir kısım yerlerde veya yorumlarda anız yakmanın yetkili merciin emirlerine itaatsizliği düzenleyen TCK’nın 526. maddesindeki suçu oluşturduğu söyleniyor. Hâlbuki bu madde 01.06.2005 tarihinde yürürlükten kaldırılan 765 sayılı eski TCK’nın hükmüdür. Dolayısıyla yürürlükten kaldırılan bir maddeden işlem yapılması imkanı yoktur. 5252 sayılı Kanun’un yollamalar başlıklı 3. maddesine göre mevzuatta, yürürlükten kaldırılan TCK’ya yapılan yollamalar, 5237 sayılı yeni TCK’da bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılır.

Eski TCK’da suçlar cürümler ve kabahatler diye ikiye ayrılıyordu. Sonraki düzenlemede bu sistem tamamen değiştirilmiştir. Yeni TCK’da kabahat oluşturan eylemler yer almamıştır. Bunun yerine 5326 sayılı Kabahatler Kanunu yürürlüğe girmiştir. Eski TCK’nın 526. maddesinde yer alan suç kabahat olarak düzenlenmişti. Dolayısıyla cürüm olmadığı için eski TCK’nın 526. maddesinin karşılığı yeni TCK’da yoktur. Karşılığı olabilecek madde, Kabahatler Kanunu’nun emre aykırı davranışı düzenleyen ve idari para cezasını gerektiren 32. maddesi olabilir. Bu durumda anız yakmanın bu madde gereğince idari para cezasına tabi olup olmayacağı tartışılabilir ancak kanaatimizce bu görüş her zaman isabetli değildir. Çünkü, Kabahatler Kanunu’nun içtimayı düzenleyen 15. maddesine göre bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır. Yeni TCK’nın 170 ve 171. maddelerinde genel güvenliğin kasten – taksirle tehlikeye sokulması suçları düzenlenmiştir.

Anız yakmak, duruma göre bu suçların unsurunu oluşturabildiğine göre idari para cezası değil adli olarak hapis cezasını gerektiren bir eylemi oluşturur. Eğer fiil kasten değil taksirle olmuş ve başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olmamış ise kabahatten idari para cezası verilir. Bu halde idari para cezasına Kabahatler Kanunu’nun 32, 23 ve 24. maddeleri uyarınca duruma göre emri veren idari makam, cumhuriyet savcısı ve mahkeme tarafından karar verilir.

Ormana yakın yerde anız yakmak ayrı bir suçtur. Anız yakılan yer eğer ormanlık alana 4 km mesafede ise 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 75 ve 110. maddelerine göre bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezasını gerektirir. Örneğin Yargıtay 19.CD, 23.02.2021, E.No: 2020/3520, K.No: 2021/1933; 19.CD. 04.09.2019, E.No: 2017/6283, K.No: 2019/6983 ilamları bu yöndedir.

DUYARLILIK VE FARKINDALIK ÖNEMLİ

Diyebilir ki anız yakmak şikâyete bağlı olmayan ve ilgili kamu görevlilerinin işlem yapmak zorunda oldukları bir suçtur. Cezanın yanında söndürme çalışması yapan kurumlar yönünden ayrıca bu nedenle yapılan söndürme faaliyeti masrafları dahil olmak üzere meydana gelen maddi zararın, anız yakandan tazminat yoluyla tahsil edilebileceğini de bilmek gerekir.

Bu konuda duyarlılık ve farkındalık önemlidir. Her anız yangınında vatandaşlar duyarlı olup onlarca ihbarı ilgili başsavcılıklara, emniyet veya jandarmaya yaparsa illa ki hem yapılan ihbar hem de yasal zorunluluk olduğu için ilgilisi araştırılacaktır. Hakkında yasal işlem yapılacaktır. Bulmak da zor değildir. Eğer ilgililer pasif kalıyor ise bu durum ilgilileri de mecburen harekete geçirecektir. Vatandaş “neme lazımcılık” yapar ve ilgililer de pek oralı olmazsa zor ki zor bir sonuç çıkabilir. İhbar-şikayet yöntemiyle her anız yakan kişi, kendini emniyet - jandarma - savcılık - mahkemede ifade verecek halde görecektir. Bu nedenle gidip gelecektir. Kuvvetle muhtemel ceza da alacaktır. Bu şekilde gittikçe eylemler azalacaktır. Bilinçlenmenin dışında bu yöntem çare olabilir gibi görünüyor.

DÜŞÜNCE GÜNLÜĞÜ
Kurban ibadeti ve muhbit kullar