Batı’nın pis işleri

Modern Batı’nın dünyanın geri kalanına yönelik kesintisiz bir şekilde bugüne kadar sürdürdüğü 600 yıllık sömürü, gasp, soykırım ve katliam girişimlerinin hepsini pis iş başlığı altında toplayabiliriz aslında. İsrail’in kurulması, koruyup kollanması Batı’nın Orta Doğu’da yapmak istediği pis işlerin bir gereğidir.

İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım

Numan Aka - Yazar

“Pis işler” tabiri hemen hemen tüm lisanlarda kötülük, haksızlık ve gayrimeşruluk içeren işler için kullanılır. Bunu en son Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in ağzından duyduk. Hristiyan Demokrat Partili Merz, kendisiyle Alman devlet televizyonu ZDF adına röportaj yapan gazetecinin İran rejiminin dünyada aslında pek çok kişi tarafından “yıkıcı faktör” olarak algılandığına işaret etmesi ve “İsraillilerin bu pis işi yapması çok da cazip değil mi?” sorusu üzerine “Size bu ‘pis işler’ kavramı için minnettarım. Bu, İsrail’in hepimiz için (Batı için) yaptığı pis bir iş” şeklinde cevap verdi.

Kullandığı bu ifadeler için öfke Merz’e yönelse de ona çanak tutan Diana Zimmerman’ın payını da azımsamamak lazım. Çoğunlukla Amerika için söylenir fakat utanmanın kabul edilemez olduğu kültürel bir atmosfer Batı toplumlarının geneline hakim gibi gözükmektedir. Onların nezdinde Batı’nın, hatalarını kabul etmesini beklemek ahlaksızcadır! Elbette Batı’da yaşayan vicdanlı insanları yadsımıyorum fakat hem Batı’da hem Batı hayranlarında genel kabul “Batı yanılıyor olamaz, bunu öne sürmek insanlığa ihanettir” şeklindedir. Çünkü onların zihniyetine göre sözde “medeniyet, refah, gelişme ve ilerleme” Batı’nın tekelindedir. Medyasından siyasetçisine, akademik elitinden halk ortalamasına kadar hakim olan “İran’ın dünya için yıkıcı olduğu ve İsrail’in tüm dünya için haklı bir -pis- iş yaptığı” anlayışı da bu bağlamda yorulmalıdır.

SÖMÜRGE ÇAĞLARINDAN BUGÜNE

Esasen İsrail’in Filistin’de 80 yıldır, hassaten Gazze’de 20 aydır sivil-milis, yetişkin-çocuk demeden sürdürdüğü katliamların arkasında da bu arsız gerekçelendirmeler var. O yüzden az sayıdaki vicdanlı insanın itirazına rağmen pis işler çarkı dönmeye devam etmektedir. Sadece Filistin’de ve bu yüzyılda da değil. Amerika’nın istilasıyla başlayan ve hala devam eden bu süreçte Amerika’dan Afrika’ya, Asya’dan Avustralya’ya kadar yüzlerce, belki binlerce “Gazze” yaşanmıştır.

Bu zaviyeden Modern Batı’nın dünyanın geri kalanına yönelik kesintisiz bir şekilde bugüne kadar sürdürdüğü 600 yıllık sömürü, gasp, soykırım ve katliam girişimlerinin hepsini pis iş başlığı altında toplayabiliriz aslında. İsrail’in kurulması, koruyup kollanması Batı’nın Orta Doğu'da yapmak istediği pis işlerin bir gereğidir. Bugün yaşananlar Batı'nın yatışmaz gayrı insani, gayriahlaki, gayrı hukuki arzularının bir devamıdır. Bir başka Alman gazeteci Hubert Wetzel’in son yazılarından birine attığı ve durumu özetleyen başlığın vurguladığı üzere; “İçinde yaşadığımız gerçekliğin adı güçlülerin hakkı”dır.

Genel geçer lafların, ahlaki vaazların artık fayda etmediği bir eşikte duruyoruz. Bazen tarihin tıka basa dolu korkunç vakalar dolabının bir köşesinde unutulmuş bir katliam hikayesinin aktarılması insanların olup biteni daha iyi anlamasına, yorumlamasına ve belki vicdanının uyanmasına vesile olur. “Babi Yar” katliamı bunlardan biri…

BABİ YAR KATLİAMI

Kiev yakınlarındaki Babi Yar, Nazilerin sıklıkla inkar ettikleri katliamlardan birine sahne olmuştu. Gestapo (SS) ve Alman ordusu (Wehrmacht) katliamlarda kesinlikle iyi iş birliği sergiliyorlardı. Katliamdan kısa bir süre önce, Gestapo’nun Berlin’e gönderdiği bir raporda şöyle deniyordu: Ordu aldığımız önlemleri (yani toplu katliamları) memnuniyetle karşılıyor ve radikal eylemlerin devamını talep ediyor.

“Pis işleri biz yapmak zorundaydık” diye ifade vermişti SS subayı August Häfner 1968’de yargılandığı mahkemede. Babi Yar katliamında çocukların öldürülmesini organize etmek ve bizzat katliama gözcülük etmekle görevlendirilmişti. O meşum tabir, bir Gestapo subayının ağzından duyulduktan 60 yıl sonra bir kez daha sözde Nazizm’e tövbe eden Almanya’nın bugünkü başbakanının ağzından herhangi bir pişmanlık duymadan rahatça dökülüverdi. Dil sürçmesi veya yanlış kelime seçimi olmadığı aşikardı.

Babi Yar’da katledilen tek topluluk 34 binin üzerindeki Yahudi’den ibaret değildi. Sonraki iki yılda çingeneler, savaş esirleri, akıl hastaları, direnişçiler ve Nazilere hizmet etmeyi reddeden Ukrayna milliyetçileri dahil 200 bin civarında insan, çocuklara kadar katledilecekti Almanlar tarafından…

ÇOCUKLARIN İNFAZI

Babi Yar’da yetişkin Yahudiler Alman ordusu tarafından katledildikten sonra sıra geride bıraktıkları çocuklara gelmiştir. Bunu Hafner’in tutanaklara geçmiş ifadesinden okuyalım:

“İnfazlar 22 Ağustos akşamı gerçekleştirilecekti. Ben bu tartışmanın ayrıntılarına karışmadım. Askerleri uzak tutmak için emrettiğim önlemler alınacaktı fakat. Daha sonra Başkomutan Luley tartışmanın sonucunu tümen komutanına bildirdi. Daha sonra Blobel bana çocukların infaz edilmesini emretti. Ona, ‘İnfaz kim tarafından gerçekleştirilmeli?’ diye sordum. ‘Waffen-SS tarafından’ diye cevap verdi. İtiraz ettim ve ‘Hepsi genç adamlar. Küçük çocukları vurmalarını sağlarsak onlara nasıl cevap vereceğiz?’ dedim. Bunun üzerine, ‘O zaman kendi adamlarını kullan.’ dedi. Ben de, ‘Bunu nasıl yapabilirler? Onların da küçük çocukları var.’ dedim. Bu çekişme on dakika kadar sürdü. İş birlikçi Ukraynalı milislerinin çocukları vurmasını önerdim. Bu öneriye her iki taraftan da itiraz gelmedi. Ben tek başıma ormana gittim. Ordu çoktan büyük bir mezar kazmıştı. Çocuklar bir traktörle getirildi. Bu teknik prosedürle hiçbir ilgim yoktu. Ukraynalılar titreyerek etrafta duruyorlardı. Çocuklar traktörden indirildi. Mezarın tepesine sıralandılar ve içine düşecek şekilde vuruldular. Ukraynalılar vücudun belirli bir yerini hedef almadılar. Ağlamalar tarif edilemezdi. Bu sahneyi hayatım boyunca asla unutamam. Şimdi bile katlanılması çok zor geliyor. Özellikle elimden tutan küçük, sarı saçlı bir kızı hatırlıyorum. O da daha sonra vuruldu.”

DÜN KURBANDI BUGÜN CELLAT OLDU

A. Häfner bu katliamdaki payı dolayısıyla sadece 8 yıl cezaya çarptırıldı. Mahkemedeki pişmanlık dolu ifadelerinden hakimler etkilenmiş olmalı (!) Toplamda da 3 yıl hapis yattı ve böylesi pis bir işte payı olmasına rağmen Alman toplumuna tekrar kazandırıldı maalesef.

Bugün bahsi geçen soykırıma maruz kalan Yahudilerin torunlarının, çocukları öldürürken elleri titreyen, gözlerinden yaş gelen iş birlikçi Ukraynalılar kadar dahi insanlık emaresi göstermemesi pisliğe ne kadar bulandıklarının ve kayıtsızlaştıklarının bir göstergesidir. İsrailliler, Batı’nın pis işlerini hamilerinden daha büyük bir iştiyakla gerçekleştirmeye amadeler. Pis işlerin kurbanlığından infazcılığına yükseldiler! Fakat bu başlı başına ayrı bir yazının konusu artık…