Güçlü ve büyük Türkiye yolunda: Kültür atılımımız

Türkiye, 2002’den bu yana, kültür politikalarını, zengin kültür altyapısını ve asırlık kültür hazinesini, koruma, yaşatma ve aktarma düsturuyla ele alıyor. Politikalarını dayatmayla değil, toplumun taleplerine uygun biçimde, kültürel anlamda da öncü ve yön veren bir ülke olma hedefiyle yürütüyor. Türkiye’de artık toplumun tüm kesimleri, kültürel anlamda kendini rahatça ifade edebilmekte, farklılıklar zenginlik olarak kabul görmektedir.

İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Özgül Özkan Yavuz / Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı

Kültür bir toplumun özgün yanıdır. Değişen, yaşayan bir süreçtir. Türkiye son 20 yılda pek çok alanda olduğu gibi kültür alanında da önemli merhaleler kat etmiş, vesayetin baskılarından kurtulmuştur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin özellikle son yıllarda büyük bir ivme kazanan kültür atılımının adeta taçlanması niteliğindeki İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin açılışında yaptığı konuşmasında, “Bu eser, eski Türkiye ve yeni Türkiye fotoğrafının en belirgin şekilde görüldüğü yerdir” demişti.

Türkiye, 2002’den bu yana, kültür politikalarını, zengin kültür altyapısını ve asırlık kültür hazinesini, koruma, yaşatma ve aktarma düsturuyla ele alıyor. Politikalarını dayatmayla değil, toplumun taleplerine uygun biçimde, kültürel anlamda da öncü ve yön veren bir ülke olma hedefiyle yürütüyor. Türkiye’de artık toplumun tüm kesimleri, kültürel anlamda kendini rahatça ifade edebilmekte, farklılıklar zenginlik olarak kabul görmektedir.

DÖRT ANA UNSUR

Kültür ve Turizm Bakanlığı kültür politikalarını şu dört ana unsur etrafında şekillendiriyor:

Toplumsal birlik ve beraberliğin ana unsuru olarak kültür. Kültürümüzün renklerini korumak için de kültüre erişim ve katılım imkanlarını artırma hedefi benimseniyor. Bunun yanında kültür endüstrilerinin desteklenmesi, kültür mirasının sürdürülebilir politikalarla korunması ve gelecek nesillere aktarılması son olarak da Türk kültürünün dünya çapında görünürlüğünün ve bilinirliğinin artırılması.

Kültür ve sanata dair özellikle son 20 yılı kapsayan veriler de, bu alandaki nitelik ve nicelik artışının en bariz göstergeleridir.

ERİŞİM VE KATILIM İMKANLARI GELİŞTİ

Medeniyetin beşiği şehirleri cazibe merkezine dönüştüren unsur, onların kültürel nitelikleridir: Şehrin mimarisi, sahip olduğu kültürel yapı birikimi, sokak hayatı, sanatsal etkinlik çeşitliliği, mutfak zenginliği ve daha nicesi. Kültür yatırımları, şehrin özgün kimliğiyle ilişkiye geçerek onun yeniden şekillenmesine ön ayak olan sanatçıları ve sanatseverleri de şehre çeker, şehrin hayat bulmasına yardımcı olur. Kültür yapıları bir şehrin ekonomisine etki eder, toplumsal ve kültürel dönüşüme katkı verir. Aynı zamanda kültür endüstrilerinin üretimine ev sahipliği yapar ve kitlelerle buluşmasına vesile olur. İstanbul AKM, Ankara CSO Ada, Rami Kütüphanesi ve İzmir Kültür Sanat Fabrikası, ikonik yanlarıyla da bu bağlamda verilebilecek son örneklerdir. Biliyoruz ki ikonik yapılar simgesel ve estetik değerlerinin yanı sıra çevreleriyle ilişkileri yoluyla da şehir kimliğinin oluşumunda pay sahibidir. Bunlar kültür sanat hayatının adeta lokomotiflidir, insanların hayatına değer katan mekanlardır.

MÜZE ZİYARETÇİ SAYISI YİRMİ YILDA DÖRT KAT ARTTI

Bu süreçte, çok sayıda yeni müze, kültür merkezi ve kütüphane açıldı. Ülke sathındaki kültür merkezi sayısı, 20 yıl öncesine göre üç katına çıkarak 125’e, bakanlığa bağlı müze sayısı 222’ye, gezilebilir örenyeri sayısı 145’e ulaştı. Kültür mirasını korumalarının yanı sıra birer bilim ve eğitim mekanı olan müzeler, çağdaş müzecilik anlayışıyla, teknolojik imkânlardan faydalanarak geliştirildi, uluslararası konferanslara ve sergilere ev sahipliği yapan yaşayan kültür kurumlarına dönüştürüldü. Müze ve örenyeri ziyaretçi sayıları son 20 yılda 4,3 kat artarak, 31 milyona ulaştı. Sanal müzelerin sayısı artıyor. Hayata geçirildiği 2008 yılından bu yana 15,6 milyon kişi, yurt çapında 350’nin üzerinde müze ve ören yerini ziyaret etme imkânı sağlayan Müzekart’la tanıştı. Verilen desteklerle, 2002 yılında 89 olan özel müze sayısı 355’e ulaştı.

YAŞAYAN KÜTÜPHANELER

Kültürün can damarı olan kütüphaneler bakanlığın öncelikli görev alanlarından biridir. Etkin ve yaşayan kütüphane yaklaşımıyla, kütüphane hizmetlerinin nitelikleri ve erişim olanakları artırıldı. AVM, gar ve ceza infaz kurumları da dahil olmak üzere yeni nesil kütüphaneler açıldı. Mayıs 2023 itibarıyla bakanlığın 1.277 kütüphanesine ilaveten, 75 gezici kütüphane aracı ile kütüphanesiz yerlere de kütüphane hizmeti götürülüyor. 2023 yılında açılan Rami Kütüphanesi, bünyesindeki kitap şifahanesi, bebek ve çocuk kütüphanesi, dijital kütüphane, yazma eserler kütüphanesi gibi bölümleri ve 51 dönümlük yeşil alanı ile İstanbul’un en büyük kütüphanesi olmuştur.

Son 20 yıllık süreçte yeni kültürel tesislerin inşasının yanı sıra tarihi binalar restore edilerek kültürel işlevlerle donatılıyor. Bunun en yeni örnekleri Rami Kışlası, Diyarbakır E Tipi Cezaevi, eski Alsancak Tekel Fabrikası, Adana Milli Mensucat Fabrikası, Galata Kulesi ve tarihi Atlas Pasajı’dır.

SANATSAL FAALİYETLER ÜLKENİN DÖRT BİR YANINA ULAŞTI

İnsanlarımız artık kültürel etkinliklere çok daha rahat ve yoğun biçimde iştirak edebiliyor. Bakanlığın senfoni orkestraları, Türk müziği koro ve toplulukları, tiyatrolar, opera ve bale her türden müzik zevkine hitap eden temsilleri, erişilebilir fiyatlarla sunuyor. Faaliyetler ülke sathına yaygınlaştırıldı ve artan turne ve festivallerle de ülkenin her köşesine ulaşılıyor. Sahne sayısı 4 kat artarak 83’e ulaşan Devlet Tiyatrolarının sahnelediği oyunların yarısından fazlasını, artık yerli oyunlar oluşturuyor.

Bakanlığın, 2021’de Atatürk Kültür Merkezinin açılışıyla başlattığı Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’ne Başkent, Çanakkale Troya, Diyarbakır Sur kültür yolu festivalleri ile Konya Mistik Müzik Festivali eklendi. Küresel salgın henüz hız kesmemişken başlatılan bu festival dizisi, sanatsal üretimine ara veren sanatçıları harekete geçirmiş, iki yıl boyunca sanatsal etkinliklerden uzak kalan halkımızın, bu konudaki büyük özlemini gidermiştir. 25 bini aşkın sanatçının, 5 binin üzerinde etkinlikte, 33 milyon sanatseverle buluştuğu festivaller, şehirlerimizin kültürel hayatına kalıcı bir biçimde canlılık getirmekte, sanatı ve sanatçıyı desteklemektedir.

SANAT KURUMLARI DESTEKLENİYOR

Son yıllarda kültür ekonomisi ve endüstrisinin, sürdürülebilir ülke kalkınmasındaki önemi büyük ölçüde kabul görmüştür. UNESCO’nun 2018 tarihli raporuna göre, kültür endüstrilerinin yıllık geliri 2.250 milyar dolardır ve bu sektörlerin küresel GSYH’nın yaklaşık yüzde 10’una ulaşması beklenmektedir. Performans sanatları, görsel sanatlar ve el sanatları, kitap ve yayıncılık, görsel-işitsel ve etkileşimli medya, tasarım ve yaratıcı hizmetler, kültürel eğitim öğretim ve son olarak kültürel yönetim kültür ekonomisinin bileşenleri olarak öne çıkmaktadır. Ülkemizde kültür endüstrilerinin toplam katma değerinin GSYH içindeki payı, son 10 yıllık dönemde yüzde 3’e yaklaştı ve düzenli olarak artmaktadır.

Konunun öneminin farkında olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı da öncelikle telif hakları mevzuatımızı dünya hukuk sistemiyle uyumlandırdı. Bakanlıkça bu alanda kapasite geliştirme çalışmaları yürütüldü.

Bakanlık, 2012 yılından bu yana kültürel ve sanatsal etkinlikler ile fikri mülkiyet sisteminin güçlendirilmesine yönelik destekler veriyor. Başlangıcından günümüze, bu alanda verilen destek miktarı tam 22 kat arttı.

Sinema ve dizi film endüstrisi sistemli biçimde desteklendi ve bu sayede sektör dünyada söz sahibi oldu. Uzun metrajlı film, kısa film, belgesel, animasyon ve senaryo yazım dallarında verilen desteklerin yanı sıra sinema alanındaki etkinliklere de maddi destek verildi. Küresel salgın öncesinde toplam seyirci sayısı 60 milyona ulaştı.

2002 yılında sadece 37 profesyonel tiyatroya maddi destek verilmişken, bu sayı 2022 yılında çocuk tiyatroları ve geleneksel oyun sergileyen tiyatrolar da dahil olmak üzere 441’e ulaştı. Genç sanatçıların desteklenmesi amacıyla Güncel Sanat Proje Yarışması, Afiş Yarışması gibi yeni yarışmalar düzenleniyor. Görsel sanatlar alanında verilen ödül miktarı 2002 yılından bu yana tam 15 kat arttı.

Bakanlık ayrıca özel sektör kültür yatırım ve girişimlerini de destekliyor.

YURT DIŞINA KAÇIRILAN ESERLERİMİZ EVİNE DÖNÜYOR

Son 20 yıldır, bakanlık tarafından daha önce hiç olmadığı kadar çok sayıda tarihi yapının restorasyonu gerçekleştirilmiştir. Geçmişi Osmanlı İmparatorluğu dönemine uzanan koruma ve restorasyon çalışmaları, artan bilgi birikimi ve tecrübeyle hız kazandı. Son 20 yıl içinde bakanlık tarafından bilimsel yöntemlerle restore edilen toplam kültür mirası sayısı 9328’e ulaşmıştır.

Öte yandan, bakanlık yürüttüğü halkbilimi çalışmalarıyla, ülkenin dört bir tarafında, gelenek, görenek, örf ve adetleri kayıt altına alıyor.

Türkiye dünyada en fazla arkeolojik çalışma yürütülen ülkelerden biridir. 713 farklı alanda yer altı ve su altı arkeolojik kazısı ve yüzey araştırması ve kurtarma çalışması sürüyor.

2014 yılında kurulan Yazma Eserler Başkanlığı, bu süre içinde 1.423 nadide el yazmasının restorasyonunu gerçekleştirdi ve 17.509 yazma eseri koleksiyonuna kattı. Erişim imkanlarının artırılması amacıyla bugüne kadar toplam 60 bine yakın eser, sayısal ortama aktarıldı.

Bakanlık girişimleriyle, yurtdışına kaçak yollarla kaçırılan eserlerin iadesinde önemli bir başarı oranı yakalandı. Bunda titizlikle yürütülen çalışmaların payı büyüktür. 20 yılda toplam 9.042 eserin iadesi sağlandı.

KÜLTÜRÜMÜZ DÜNYAYLA BULUŞUYOR

Küresel bir köye dönüşen dünyamızda, kültürün en önemli yumuşak güç olduğunun bilinciyle, bu toprakların medeniyetine uygun bir ruhla, insani değerleri önceleyen kültürel diplomasi faaliyetleri yürütülüyor.

Dünyada söz sahibi bir ülke olmanın ve dünya barışına katkıda bulunabilmenin önemli politika unsurlarından biri kültürdür. Kültür ve Turizm Bakanlığı ülke imajımızın güçlenmesi için değerlerimizi tanıtıyor, kültürel iş birlikleri geliştiriyor, insani yardım sağlıyor ve 55 ülkedeki 66 Yunus Emre kültür merkeziyle Türkçe eğitimi programları yürütüyor.

Pek çok ülkeyle karşılıklı kültür yılları düzenleniyor. Diğer yandan, UNESCO nezdinde her yıl, 2022 Süleyman Çelebi’nin Vefatının 600. Yıl Dönümü, 2023 yılında Âşık Veysel’in Vefatının 50. Yıl Dönümü gibi medeniyetimizin önemli unsurlarının öne çıkarıldığı anma yıllarının düzenlenmesi sağlanıyor.

2002 yılından bu yana, yurtdışında, bakanlık tarafından tarihimize, arkeolojik ve kültürel zenginliğimize ışık tutan 72 sergi düzenlendi.

UNESCO LİSTESİNDEKİ VARLIK SAYIMIZ ON DOKUZA ULAŞTI

Bakanlığın girişimleriyle, ülkemizin UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki varlık sayısı 19’a ulaşmıştır. Ayrıca geçici listeye 84 kültür varlığı, Dünya Belleği programında ise 7 değer kaydettirilmiştir. Öte yandan, bakanlık tarafından UNESCO Somut Olmayan Miras Listesi’ne kaydettirilen unsur sayısı 25’e çıktı. Bu listeye en fazla unsur kaydettiren 3 ülkeden biriyiz.

2010 yılında kurulan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın “Türkiye Bursları”yla 23.159 yabancı öğrenci ülkemiz üniversitelerinden mezun oldu. Bu program, dünyanın dört bir yanında, Türkiye dostu eğitimli insanın yetişmesini sağlıyor.

62 yurtdışı temsilciliği ile 170 ülkede faaliyet gösteren Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), son 10 yılda, özellikle Türk-İslam tarihine ait kültürel mirasa öncelik vererek, yurtdışındaki 104 eseri restore, 432 kültürel tesisi inşa ettirmiş ve insani yardım sağlamıştır. TİKA’nın Moğolistan’da Orhun Yazıtları’nın da sergileneceği Bilge Tonyukuk Müzesi ile tarihi Hicaz Demiryolu’nun Amman istasyonunda müze kurulması gibi çalışmaları, güçlenen Türkiye’nin başarabileceklerine iyi birer örnek teşkil etmektedir.

Türk edebiyatının dünyaya açılması yolunda bir milat sayılabilecek olan TEDA Çeviri ve Yayın Destek Programı ise bakanlığın yürüttüğü en önemli uluslararası kültür projelerinden biridir. 2005 yılında başlatılan bu programla 3.626 Türkçe eser 61 farklı dile çevrilip yurtdışında yayımlanmıştır.

Tıpkı kültürün tanımında olduğu gibi, insan hayatını ilgilendiren hemen her konu Kültür ve Turizm Bakanlığının görev alanlarına dahil edilebilir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Büyük ve Güçlü Türkiye yolunda en önemli kaldıraçlardan biri olan kültürel alanda, geniş ve toplumun her kesiminden alanında temayüz etmiş isimlerle, 28 yıllık bir aradan sonra 2017 yılında toplanan 3. Milli Kültür Şurası’nda alınan ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bizzat takipçisi olacağını belirttiği kararların ışığında, bütüncül bir çerçeveyle hazırlanan kültür stratejisine uygun biçimde çalışmaya devam ediyor.

DÜŞÜNCE GÜNLÜĞÜ
14 Mayıs kader seçimi