Dr. Mehmet Rakipoğlu / Mardin Artuklu Üniversitesi Öğretim Üyesi
İsrail, 7 Ekim’den beri Gazze’de etnik temizlik ve soykırım suçu işliyor. İşgal rejimi, işlediği savaş ve insanlık suçlarına rağmen herhangi bir cezalandırmaya muhatap olmadı. Aksine Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere ‘özgür’ dünyanın merkezi ve demokrasinin beşiği olan Batılı aktörler İsrail’in kendini savunma hakkı olduğu kisvesi altında soykırıma doğrudan destek oldular. Cezalandırılmamanın verdiği cesaret ve küresel kamuoyunun Gazze’ye odaklanmasını fırsat gören İsrail saldırılarını Batı Şeria’ya taşıdı. Bu bağlamda işgal rejimi 27 Ağustos’ta Batı Şeria’nın muhtelif noktalarına saldırılar düzenledi ve direniş gruplarıyla çatışmalar başladı. İsrail’in bu saldırılarının ve genişleme taktiklerinin arkasında, Batı Şeria’nın “Filistinsizleştirilmesi” amacı yatmaktadır. İsrail’in yerleşimci terörünü ve devlet destekli şiddetini kullanarak gerçekleştirdiği bu strateji, uluslararası kamuoyunun Gazze’ye odaklanmasından faydalanarak Batı Şeria’daki işgalini derinleştirmeyi hedeflemektedir.
GAZZE MODELİNİ UYGULAYACAK
İsrail’in Batı Şeria’da gerçekleştirdiği saldırılar ve yerleşimci terörü, Gazze’deki savaşın örtüsü altında hız kazandı. Diğer bir ifade ile Gazze savaşı, İsrail’in Batı Şeria’daki ihlallerine bir kılıf oluşturdu. Nitekim dünya kamuoyu Gazze’ye odaklanmışken İsrail, Batı Şeria’daki Filistinlilerin topraklarını yerleşimci teröristler aracılığıyla işgal ediyor ve genişletiyor. Bu strateji, yerleşimcilerin şiddet içeren faaliyetlerini İsrail ordusunun gözetiminde gerçekleştirdiği bir “kolonyal gelenek” olarak tanımlanabilir.
İsrail, Batı Şeria’daki saldırılarını hızlandırırken, Gazze modelini bu bölgeye uygulamayı amaçlamaktadır. 1967’den bu yana süren yerleşimci kolonizasyon politikalarının bir devamı olan bu süreçte, İsrail’in Batı Şeria’nın tamamında bir ilhak gerçekleştirmeyi hedeflediği iddia ediliyor. İsrail, 1967-2005 yılları arasında Gazze’ye uyguladığı askeri işgal modelini Batı Şeria’ya uygulayarak, bölgeyi kontrol altına almayı planlıyor.
DEVLET DESTEKLİ YERLEŞİMCİ TERÖRÜ
İsrail’in Batı Şeria’daki işgalini genişletme stratejisinin önemli bir aracı, yerleşimci terörüdür. Yerleşimci gruplar, Filistinlilere karşı sistematik şiddet eylemleri gerçekleştirerek, Filistin’in asıl sahibi Filistinlileri topraklarından zorla çıkarmayı ve yerleşim alanlarını genişletmeyi hedeflemektedir. Bu yerleşimciler, İsrail devleti tarafından silahlandırılmakta ve hukuki koruma altında faaliyet göstermektedir. İsrailli bakanların doğrudan yerleşimci teröristlere silah dağıttığı bir atmosferde, İsrail hukuki açıdan da adımlar atmıştır. İsrail istisnacılığı diye tabir edilen bu sistemde Siyonist rejim kendine has biçimde inşa ettiği, Filistinlilerin haklarını yok sayan, ırkçı ve ayrımcı bir karaktere sahip hukuk oluşturmuştur. Yerleşimci terörü ve şiddeti ise bu hukukun üstünde tutulmuş, Filistinli öldüren yerleşimciler herhangi bir cezaya çarptırılmamıştır.
Yerleşimciler, İsrail ordusunun gözetiminde veya doğrudan desteğiyle Filistinlilere saldırmakta ve Filistinlileri topraklarından uzaklaştırmaktadır. Özellikle El-Halil gibi bölgelerde yerleşimci terörü ve şiddeti, İsrail’in Batı Şeria’daki işgalinin bir mikro kozmosu olarak görülmektedir. Yerleşimciler, İsrail’in işgal ve soykırımı gölgesinde Filistinlilerin arazilerini işgal etmekte ve böylece ikinci bir Nekbe’yi tetiklemektedir.
FİLİSTİNSİZLEŞTİRME PROJESİ
İsrail’in Batı Şeria’daki işgalinin temel amacı, bölgenin “Filistinsizleştirilmesi” olarak tanımlanabilir. İsrail, yerleşimci terörü, işgal, soykırım ve etnik temizlik yoluyla Batı Şeria’daki Filistin nüfusunu zorla çıkarmak ve yerleşim alanlarını genişletmek istemektedir. Yerleşimcilerin terör ve şiddet dolu eylemleri ve İsrail’in bu eylemleri desteklemesi, bu amacın gerçekleştirilmesi için bir araç olarak kullanılmaktadır.
İsrail’in Filistin’i Filistinsizleştirme projesinde yerleşimcilerin nasıl kullanışlı oldukları oldukça açık bir şekilde görülmektedir. Yerleşimci terör, İsrail’in Batı Şeria’daki işgalini derinleştirmesi ve topraklarını genişletmesi için etkili bir yöntemdir. Yerleşimciler, silahlandırılmış ve koruma altına alınmış gruplar olarak, Filistinlilerin topraklarından zorla çıkarılmasında
başrolü oynamaktadırlar.
DİRENİŞ GÜÇLENİYOR
İsrail’in Batı Şeria’daki işgalinin genişlemesi ve yerleşimci terörün yoğunlaşması, bölgedeki direnişi de artırmaktadır. Filistinliler, İsrail’in “Yerleşimci kolonyalist projesine” karşı direnmekte ve topraklarını terk etmemekte kararlıdırlar. Bu direniş, özellikle Cenin ve Nur Şems gibi kamplarda, Filistinlilerin silahlı mücadeleyi sürdürdüğü ve İsrail’in genişleme politikalarına karşı koyduğu bir merkez haline gelmiştir.
İsrail’in Batı Şeria’daki işgaline karşı küresel düzeyde artan bir tepki de gözlemlenmektedir. Bazı Batılı ülkeler ve sivil toplum kuruluşları, İsrail’in yerleşimci terörüne karşı çıkmaya başlamış ve Batı Şeria’daki yerleşimcilere yaptırım uygulamayı tercih etmiştir. ABD, Fransa gibi İsrail yanlısı aktörlerin dahi bu ve benzeri kararlara imza atması, İsrail’in Batı Şeria’daki işgal stratejisinin gelecekte uluslararası alanda daha fazla eleştiri ve baskı ile karşılaşabileceğine işaret etmektedir.
Sonuç olarak İsrail’in Batı Şeria’daki işgalini genişletme stratejisi, yerleşimci terörü ve devlet destekli şiddeti kullanarak bölgenin “Filistinsizleştirilmesi” amacına hizmet etmektedir. İsrail, Gazze soykırımının gölgesinde Batı Şeria’da Filistin topraklarını ele geçirmeye ve yerleşim alanlarını genişletmeye devam ederken, Filistin direnişi de giderek güçlenmektedir. Bu süreç, İsrail’in Batı Şeria’da yeni bir ilhak modelini uygulamaya koyma niyetinin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Ancak uluslararası baskının artması ve Filistin direnişinin yoğunlaşması, bu stratejinin gelecekte karşılaşabileceği engelleri ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, İsrail’in Batı Şeria’daki işgaline yönelik küresel tepki ve Filistin direnişinin güçlenmesi, bölgedeki çatışmanın seyrini ve gelecekteki gelişmeleri şekillendirecek temel dinamikler olarak öne çıkmaktadır.