Rusya-Ukrayna müzakereleri: Hangi barış?

Arşiv.

Prof. Dr. Ainur Nogayeva / Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi

Küresel ticareti ve siyaseti etkileyen bu savaşın sonu ne zaman ve nasıl olacak sorusu üç yıldır güncelliğini koruyor. Bu zaman içinde savaşı sonlandırmak için çaba harcayan Türkiye, iki gün önce Rusya-Ukrayna görüşmelerine üçüncü kez ev sahipliği yaptı. Söz konusu görüşmelerden kalıcı ateşkese veya liderlerin görüşmesine yönelik bir karar gibi çıkmasa da, esir ve naaş takası gibi insani boyutları kapsayan ve tarafların taban tabana zıt taleplerini içeren metinler üzerinde müzakere etmeye başlamaları dahi bir nebze de olsa beklenen barışa yaklaşma bakımından önemliydi.

Bu görüşmeler, son zamanlarda Putin’e karşı artan hayal kırıklığını dile getiren ABD Başkanı Donald Trump’nın Rusya’ya 50 gün süre vermesi ve AB’nin Rusya’ya yönelik 18. yaptırım paketini kabulü sonrası gerçekleşti. Masadan kaçan taraf olmamak için müzakerelerde yer alan Rusya ise iç ve dış politikada önemli adımlar atmaya devam ediyor. Peki acaba bunları, “barış istiyorsan savaşa hazırlan” mantığıyla mı, yoksa Ukrayna’yı sahadaki mevcut duruma razı kılarak barışa zorlamak için mı yapıyor? Güvenlik ikilemi ve güçlünün haklı olduğu ortamda her ikisi de mümkün…

TRUMP–ZELENSKİ GÖRÜŞMESİ

İki lider arasında yapılan son telefon görüşmesinin ardından medyada ilginç ifadeler paylaşıldı. Örneğin, Kiev’in Rus saldırılarıyla sarsılmasından sonra Trump’ın Zelenski’ye neden Moskova ve S.Petersburg’u vurmadığını sorduğu iddia edildi. Bunu yalanlayan ABD yönetimi ise Trump’ın Zelenski’ye bunu yapmaması gerektiği konusunda uyardığını aktardı. Buradaki subliminal mesaj okunuyor. Ancak bu mesajlar ne kadar karşılık bulur bilinmez…

MOSKOVA YENİ DENGELER PEŞİNDE

Trump’ın yüzde 100 gümrük tarifeleriyle tehdit ettiği Rus lider, son düzenlenen BRICS zirvesinde “Liberal küreselleşme sona eriyor” diyerek küresel ekonomiye dair mesajlar verdi. Başta Çin olmak üzere ABD’nin yaptırımlarıyla karşı karşıya kalan birçok ülkeyi biraraya getiren BRICS zirvesinden manidar görüntüler ve mesajlar da paylaşıldı. Zirveye evsahipliği yapan Lula da Silva, BRICS’i “ABD karşıtı” olarak nitelendiren Trump’a “Dünya değişti, biz egemen uluslarız, biz bir imparator istemiyoruz” diyerek tepki gösterdi.

Dünya ekonomisinde güç merkezleri değişti diyerek ekonomiden çevreye, İsrail’in İran’a saldırısından Gazze’ye kadar birçok konunun ele alındığı BRICS Zirvesi’nde Batı’ya alternatif gündemin ve söylemlerin eylemlere geçirilmesi gerektiği de konuşuldu. Rusya açısından ise bu zirve, mütefiklerin yanında olduğunun bir göstergesiydi keza sonuç Bildirisinde Ukrayna’nın Rus altyapısına yapılan saldırıları kınandı.

Ekonomi ağırlıklı BRICS zirvesinden bir hafta sonra ise bu sefer Çin’de güvenlik gündemi ile ön plana çıkan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Dışişleri bakanları bir araya geldi. 31 Ağustos -1 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek ŞİÖ’nün liderler zirvesine hazırlık niteliğindeki bu toplantıdan da Rusya’ya destek mesajları çıktı.

Xİ’DEN PUTİN’E DESTEK

ABD liderliğindeki dünya düzenine karşı Rusya’nın yanı sıra ABD’nin gümrük tarifelerinden nasibini alan Çin’in de sesi yükselmekte. Çin lideri, Pekin ve Moskova’nın “Küresel güney ülkelerini birleştirmek ve uluslararası düzenin daha adil ve makul bir yöne evrilmesini teşvik etmek için birlikte çalışması” gerektiğini vurguladı. Xi, “Çin-Rusya stratejik iş birliğinin geliştirilmesi ve çoktaraflı platformlarda karşılıklı desteğin güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.

Söz konusu toplantı ve destek sözleri, Trump’ın Rusya’ya, Ukrayna’daki savaşı 50 gün içinde çözmezse Moskova ve ticaret ortaklarına “çok sert” tarifeler uygulayacağı uyarısından hemen sonra geldi: Rusya’nın diplomatik ve ekonomik müttefiki Çin, “ABD’nin ‘zorlaması’ sorunu çözmeyecek” dedi.

ESKİ NÜFUZ ALANLARI DARALIYOR

Orta Doğu’da cereyan eden son olaylarda İran, Suriye gibi eski müttefiklerini yalnız bırakan Rusya’nın eski Sovyet coğrafyasında nüfuzunu kaybettiğine dair yorumlar var. Azerbaycan ile ipleri gerilen Moskova’nın Güney Kafkasya’daki ileri karakolu olarak bilinen Ermenistan’la da ilişkileri gergin.

Hal böyleyken, son Aliyev-Paşinyan görüşmesi daha önce olduğu gibi Rusya’da değil, Orta Doğu’da yapılmış, Birleşik Arap Emirliğinin ev sahipliğinde iki lider ilk defa doğrudan 5 saat görüşmüştür.

HERKES SEFERBER

Üç yıldır devam eden savaşı “özel askeri harekat” olarak tanımlayan Rusya’da askeri ihtiyaçları karşılamak üzere savunma sanayiinde milyonlarca kişi istihdam ediliyor. 2024’te Sanayi ve Ticaret Bakanı Anton Alikhanov, savunma sanayiinde rekor sayıda (3,8 milyon) insan çalıştığını aktarmıştı. Ülke içinde ve hatta işgal edip anayasasına dahil ettiği Ukrayna’nın bölgelerinde de kilise, medya ve eğitim kurumları aracılığıyla devam eden savaşı “doğru” anlatmak için adeta seferberlik ilan edilmiştir.

BARIŞ MEŞALESİ TÜRKİYE

Rusya’nın bu hamleleri 50 günlük süre sonunda kendi şartlarına göre bir barış sağlanmadığı takdirde uzun soluklu bir savaşa hazırlandığının işaretleri olarak görülebilir. Trump’ın ultimatomları bunları ne derece etkiler? Yaptırımların Rusya üzerindeki etkileri dikkate alındığında ultimatomdan ziyade İstanbul mekanizması barış sürecine daha fazla katkı sağlayabilir.

PROTESTOLAR KİMİN İŞİNE YARAR?

İstanbul görüşmeleri devam ederken, Zelenski’nin yolsuzluk yasasına tepki olarak halk iki gündür başkent Kiev’in yanısıra Lviv, Dnipro ve Odesa’da sokakları doldurdu. Son müzakerelerin de gösterdiği gibi barışa ulaşmak bu şekilde zor görünüyor.

İlginç olansa Zelenski’nin gitmesi, Kremlin’in yanı sıra Avrupa ve ABD’nin de çıkarına olabilir. Trump’ın 50 gün uyarısıyla AB’den gelen son Zelenski eleştirisi beraber okunduğunda herkesin barış anlayışının aynı olmadığını görüyoruz…