Prof. Dr. Salih Yılmaz / Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
Rusya’nın başkenti Moskova, tarihinin en büyük terör saldırılarından biriyle karşı karşıya kaldı. Çok sayıda masum insanın hayatına mal olan Crocus Belediye Binası’na düzenlenen terör saldırısı, Beslan trajedisinden sonra yaşanan ikinci büyük saldırı oldu. Ancak önceki saldırılardan farklı olarak bu olay, doğrudan Moskova’nın merkezinde ve ciddi güvenlik önlemleri alınmasına rağmen gerçekleştirildi.
22 Mart 2024, cuma günü Moskova’daki Crocus City Holl-Belediye Kültür Merkezi konser salonunda 4 kişi silahlı saldırıda bulundu. Binada çatışma ve saldırı sonrası yangın çıktı. Kamuflajlı kişiler, cuma gecesi hem popüler bir müzik salonuna hem de alışveriş merkezine ev sahipliği yapan Crocus City kompleksine gelerek rastgele ateş açtılar. Rus medyası, saldırganların “otomatik silahlarla ateş açtığını” ve “el bombası veya yangın bombası atarak yangına yol açtığını” bildirdi. Belli bir süre ateş ettikten sonra yangın çıkararak kaçtılar. Yangın nedeniyle merkezin belli bir kısmının çatısı çöktü. İnsanların sığındığı tuvaletler ve merdiven aralıklarında da katliam yaşandığı ve yaklaşık şimdiye kadar 135 kişinin öldüğü bildiriliyor. Ayrıca olayda 100’den fazla kişi de yaralandı. Saldırıdan sağ kurtulan ismi açıklanmayan bir erkek tanık, silahlı kişilerin konser salonuna girip herkesi vurmaya başladığını söyledi.
DÖRT ŞÜPHELİ GÖZALTINA ALINDI
Ukrayna sınırına yakın Bryansk bölgesindeki özel servisler ve kolluk kuvvetleri, Crocus Belediye Binası konser salonunda terör saldırısı düzenleyenler arasından dört şüpheliyi gözaltına aldıklarını duyurdular. FSB, saldırıdan sonra suçluların “Rusya Federasyonu ve Ukrayna sınırını geçme niyetinde olduklarını ve Ukrayna tarafında ilgili temaslarda bulunduklarını” iddia etti. Bu arada Belarus’un Rusya büyükelçisi, Belarus özel servislerinin cuma gecesi Rusya’nın teröristlerin sınırdan kaçmasını engellemesine yardımcı olduğunu söyledi.
Rus devlet medyası gözaltına alınanların tamamının yabancı uyruklu olduğunu bildirdi. Saldırgan olduğu iddia edilenlerden biri bu ayın başında Türkiye’den Rusya’ya döndüğünü ifade ederken, diğeri saldırıyı gerçekleştirmesi için kendisine yarım milyon ruble (yaklaşık 5 bin dolar) sözü verildiğini söyledi.
Rusya, saldırgan olduğu iddia edilen üç kişinin gözaltına alındıktan sonra çekilmiş fotoğraflarını da yayınladı. Bu görüntüler, cumartesi günü erken saatlerde resmi olmayan kanallara yüklenen ve söz konusu kişilerin Bryansk’ın güneybatı bölgesinde tutuklandığını gösteren videolarla eşleşiyor. Dördüncü saldırgana ait herhangi bir görüntü veya video Rus devlet medyasında yayınlanmadı. Bu kişinin saldırı sırasında konsere gelenlerden biri tarafından vurulduğu bildiriliyor. Rusya lideri Putin, video konuşmasında toplam 11 kişinin gözaltına alındığını, FSB ve diğer teşkilatların “onlara ulaşımı kimin sağladığını, olay yerinden planlanan rotalardan kaçtığını, zula hazırladığını, silah ve mühimmat depolarını kimin hazırladığını” belirlemeye çalıştığını söyledi.
Bu saldırıyı gerçekleştirenlerin Moskova’nın kuzeyinde bir pansiyonda buluştukları ve dört failden en az ikisinin yalnızca “10-12 gün önce” görüştüğü belirtildi. Crocus Belediye Binası’na gittikleri ve kaçmak için kullandıkları araba, bir akraba bağlantısı aracılığıyla satın alınmıştı.
Bu katliam Picnic grubunun konseri öncesinde yaşandı. Gösteri için yaklaşık 6.500 biletin satıldığı bildirildi. Bu arada grubun solisti Shaman, kurbanların cenaze masraflarını ve yaralıların tedavi masraflarını karşılayacağını söyledi. Moskova bölgesi valisi Andrey Vorobyov cumartesi günü yaptığı açıklamada, terör saldırısı mağdurlarının bölge ve şehir yönetimlerinden mali tazminat alacağını söyledi. Ölenlerin yakınlarına 3 milyon ruble (32 bin 500 dolar), yaralananlar ve hastanede yatanlara ise 1 milyon ruble (10 bin 840 dolar) verilecek.
SALDIRIYI DAEŞ ÜSTLENDİ
Rusya’nın başkenti Moskova’daki terör saldırısı sonrasında terör örgütü DAEŞ’e bağlı Amaq haber ajansı cuma günü Telegram’da yayınladığı kısa bir açıklamayla saldırının sorumluluğunu üstlendi. Amaq ayrıca saldırının ayrıntılarını da aktararak, üç örgüt üyesinin alanda toplanan kalabalığa silah ve bıçaklarla saldırdığını, dördüncüsünün ise yangın çıkarıcı cihazlar attığını duyurdu. Saldırıdan önce bölgede yoğun bir gözetleme operasyonu gerçekleştirildiği belirtildi. DAEŞ’in kendisinin düzenlemediği saldırıların sorumluluğunu üstlendiği bir geçmişe sahip olduğunu da belirtmekte fayda var.
Saldırının sorumluluğunu üstlenen DAEŞ’in silahlı grubuna bağlı, Afganistan ve İran’da faaliyet gösteren DAEŞ-Horasan Eyaleti (ISKP), aslında Rusya ile savaş halinde olduğunu 2017 yılından beridir ilan ediyor. DAEŞ-K olarak da adlandırılan bu grup, terör örgütünün Afganistan ve çevre bölgelerde faaliyet gösteren kolu olan DAEŞ-Horasan olarak anılıyor. Bu grup 2014 sonlarında doğu Afganistan’da ortaya çıktı. DAEŞ-Horasan Eyaleti (ISKP)’nin 2014 yılından beri Rusya’yı tehdit ettiğini biliyoruz. Hatta bir hafta öncesine kadar Rus güvenlik güçleri Kaluga’da bir sinagoga yapılacak saldırıyı engellediklerini duyurmuşlardı. Rusya ile DAEŞ arasında mücadelede 2017 yılından itibaren bu grubun Rusya’daki saldırılarını görüyoruz.
DAEŞ-Horasan’ın mücadele alanı zaten Rusya olarak belirlenmiştir. Türkiye başta olmak üzere birçok ülke güvenlik kaynakları Kasım ayından itibaren DAEŞ-K’nin Rusya’ya saldırmaya kararlı olduğuna dair sürekli bir istihbarat akışında bulundular. Rusya, geçtiğimiz ay boyunca yalnızca Mart ayında DAEŞ bağlantılı birçok olayı önledi. Rusya genelinde yerel yetkililerin DAEŞ ile bağlantılı kişilerin dahil olduğunu söylediği en az dört olay bildirildi. Terör gruplarının propagandasını izleyen SITE İstihbarat Grubu, terör örgütünün Moskova saldırısını “yılların en şiddetlisi” olarak nitelendirdi.
ABD’DEN DİKKAT ÇEKEN UYARI
ABD Moskova Büyükelçiliği, 7 Mart 2024 tarihinde Moskova’daki ABD vatandaşları için terör saldırısı uyarısında bulunmuştu. Bu uyarıda “ABD, aşırıcı grupların konserler de dahil olmak üzere Moskova’daki büyük toplantıları hedef almayı planladıklarına dair haberleri takip etmektedir ve ABD vatandaşlarına önümüzdeki 48 saat boyunca büyük toplantılardan kaçınmaları tavsiye edilmelidir.” denilmişti. Cuma günü Crocus Belediye Binası saldırısına ilişkin raporların ardından ABD, vatandaşlarına Rusya’ya seyahat etmemeleri tavsiyesinde bulundu. ABD’li bir yetkili Cuma günü yaptığı açıklamada, Washington’un DAEŞ’in iddiasından şüphe etmek için hiçbir nedeni olmadığını söyleyerek bu saldırının failini DAEŞ olarak ilan etti.
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Adrienne Watson, ABD hükümetinin Moskova’da konserler de dahil olmak üzere büyük toplantıları hedef alan planlı bir terör saldırısı hakkında bilgi sahibi olduğunu ve Dışişleri Bakanlığı’nı kamuya yönelik tavsiye kararı vermeye iten şeyin bu olduğunu söylemişti. Adrienne Watson, ABD hükümetinin “uzun süredir devam eden ‘uyarma görevi’ politikası uyarınca bu bilgiyi Rus yetkililerle paylaştığını” söyledi. Rusya lideri Putin ise Salı günü yaptığı konuşmada, Amerika’nın uyarılarını “kışkırtıcı» olarak nitelendirerek, “Bu eylemler doğrudan şantaja ve toplumumuzu korkutma ve istikrarsızlaştırma niyetine benziyor.” demişti.
OLAĞAN ŞÜPHELİ: ABD VE BATILI ÜLKELER
Bu saldırının genel amacına baktığımızda Rusya’yı Müslümanlarla karşı karşıya getirerek “Asıl savaşınız Ukrayna’da Hristiyanlarla, İsrail’de Yahudilerle değil Müslümanlarladır.” anlayışına geri dönmesi için bir uyarı niteliğinde değerlendirilebilir. Rusya, uzun süredir bu tehdidin ve kurgunun farkında olduğu için saldırıyı her ne kadar DAEŞ üstlense de arkasındaki gücün ABD, İsrail veya Ukrayna’ya destek olan Batılı ülkeler olduğunu düşünüyor.
Teröristlerden birisinin Türkiye’den geldiğini söylediği ifadeler de var. Burada dikkat edilmesi gereken militanların Rusya’nın ilişkilerinin iyi olduğu ülkelerden seçilmiş olmasıdır. Bu militanların çoğu birbirini önceden tanımıyorlar ve çok profesyonel değiller. Crocus Belediye Binasına saldıran teröristlerin hepsinin Rusça’yı son derece kötü konuştuğu (ya da kötü konuşuyormuş gibi yaptığı) ve birinin bir tercüman aracılığıyla Tacikçe iletişim kurduğu bildiriliyor. Terör saldırısının sanki para için gerçekleştirildiği algısı veriliyor.
Teröristlerin emir aldığı kişileri tanımadıkları ve yüz yüze görüşmedikleri anlaşılıyor. Çünkü ilk sorgularında Telegram aracılığıyla kendisine “vaiz yardımcısı” diyen “adı ve soyadı belirtilmeyen” bir kişinin para teklif ettiğini belirtiyorlar. Vaizin adı açıklanmasa da teröristlerden biri onun “derslerini, vaazlarını” dinlediğini itiraf etti. Lakin bizzat tanışmadıkları görüldü. Sosyal medya üzerinden vaazlar dinlendiğine göre bunu başka bir istihbarat örgütünün de kurgulaması mümkündür.
Vaiz yardımcısı olarak bilinen kişinin terör saldırısının gerçekleştiği yerin koordinatlarını belirlemesi hiç doğrudan iletişim olmadan yapılan bir organizasyonu ortaya koyuyor. Rusya’daki organizatörlerin ise kalaşnikofları sağladığı anlaşılıyor ki bu silahları elde etmek Rusya’da artık hiç zor değil. Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rus paralı askerler kendi silahlarını kolayca ülkenin her yerinde satabiliyorlar.
MOSSAD TAKTİĞİ
Teröristlerin Moskova’nın kuzeyindeki bir pansiyonda buluşmaları ve birbirlerini pek tanımıyor olmaları ise profesyonelce bir kurguyu andırıyor. Bu kurgu genelde İsrail’in İkinci Dünya Savaşı’nda görev almış ve kaçak olarak başka ülkelerde yaşayan eski Nazileri avlamakta kullandığı gönüllü birliklerin stratejisine benziyor. Mossad’ın sıkça kullandığı bu taktik sayesinde kayıp ve yakalanma olması halinde organizasyonun liderlerine ulaşılamıyor. Bu saldırıya katılan 4 militandan en az ikisinin yalnızca “10-12 gün önce” tanışması bir örgütten çok bir devlet istihbarat organizasyonu izlenimini veriyor. Zaten militanların saldırı anında yayınlanan görüntülerinde silah kullanmalarına bakacak olursak profesyonel olmadıkları, bazılarının savaşta veya çatışmada bulunmadığı da anlaşılabilir.
Batı, bu stratejiyi Türkiye’de Rus büyükelçisinin öldürüldüğü olayda da denemişti. Türkiye’deki terör saldırılarında da bu örgütler genelde Orta Asya’dan militanlar seçiyorlar. Bu militanların seçilmesinde bağlantılarının kimlik üzerinden değil de inanç üzerinden olması hasebiyle asıl bağlantıları kesin tespit edilemiyor. Rusya’daki bu terör saldırısının uzun süredir planlanan profesyonel bir saldırı olduğu görülüyor. Belki de bu saldırıyı başkanlık seçimleri öncesinde yapmayı düşündüler. Seçilen militanların profesyonel değil yeni dönemde örgüte katılan veya alt derece kişiler olduğu görülüyor. Bu saldırıda planlama, kurgu genel olarak bazı ülkelerin dış istihbaratlarının kullandığı örgütsel bir saldırı gibi duruyor.
Teröristlerin yakalandıktan sonra canlı ifadelerine bakılacak olursa onları bu saldırıya iten ana sebebin ne olduğu belli olmuyor. Sadece para için böyle bir saldırı yapmaları ise tutarlı değil. Bu insanları tam olarak neyin birbirine bağladığı, onlara hangi güdülerin rehberlik ettiği ileriki zamanlarda belki ortaya çıkabilir.
Rusya’nın, Moskova saldırısı ile Suriye’de Rusya’ya karşı mücadele eden ve şu anda Ukrayna’da bulunan Abdulhakim Şişani ve ekibiyle bağlantı kurması muhtemeldir. Ancak Çeçenlerin bu tür saldırılar gerçekleştirmediği göz önüne alındığında Şişani ile bir bağlantı şüpheli olacaktır. Çünkü onlar genelde bu tür saldırılar yerine cephede savaşmayı tercih ediyorlar.
Rusya’nın bu saldırıyı her ne şartta olursa olsun Ukrayna ile ilişkilendirmesi mümkündür. Hatta saldırganların Ukrayna’ya kaçma girişimleri daha çok geri teslim edilmeyecekleri düşüncesi veya onları bu saldırıya itenlerin yönlendirmesiyle de olabilir. Terör saldırısının Ukrayna ile ilişkilendirilmesi Rus toplumunu duygusal ve belki de askerî açıdan Ukrayna’daki savaşa katılım ve destek açısından da etkileyebilir.