Umur Tugay Yücel - Siyaset Bilimci
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş küresel etkileri ile oldukça tartışılıyor. Savaşta iki ayı geride bıraktık. Ancak iki aydır belki de hiç konuşulmayan bir konu var: ABD 2003 yılında Irak’a saldırdığında bu savaş dünyayı derinden sarsmıştı. Fransız akademisyen Dominique Reynie, 3 Ocak – 12 Nisan 2003 tarihlerinde dünya çapında düzenlenen ABD karşıtı 3.000 protestoya 36 milyon insanın katıldığını tespit etmişti. Avrupa başkentlerinde yarım milyon insanın katıldığı pek çok protesto gösterisi düzenledi. Tabii bu dev protesto dalgası ABD’yi durdurmamıştı.
Rusya-Ukrayna savaşı ise 24 Şubat 2022 tarihinde başladı. Savaş başlamadan önce herhangi bir protesto gösterisine rastlanmadı. Savaş başladıktan sonra özellikle 24-28 Şubat 2022 tarihleri arasında Çekya 80 bin, Almanya 45 bin, Gürcistan 30 bin, İtalya 1000 ve Türkiye’de de 500 civarı insanın katılım gösterdiği protestolar düzenlendi. Tarihler 2 Mart’ı gösterdiğinde Almanya’da 100 bin kişi, 5 Mart’ta İsviçre’de 40 bin kişi savaş karşıtı gösteriler düzenledi.
KÜRESEL FİNANS SİSTEMİ GÜVEN VERMİYOR
Ardından 24 Mart’ta Ukrayna lideri Zelenskiy dünya genelinde küresel protesto çağrısında bulundu. Ancak bu çağrı yanıt bulmadı. İlginç bir şekilde Rusya-Ukrayna Savaşı’nda, ABD-Irak Savaş’ında gördüğümüz küresel bir toplumsal tepkiden bahsetmek neredeyse imkansız. Oysa Batılı devletler Rusya’ya karşı eşi benzeri görülmemiş sertlikte yaptırımlar uyguluyorlar. Ancak bununla beraber Batılı toplumların meydanlarda Ukrayna’yı destekleyen Rusya’yı kınayan dev protestolarını görmüyoruz.
BM’nin etkisiz, NATO’nun caydırıcılığını yitirmiş ve kural temelli liberal düzenin sarsıldığı ortada. Dünya düzeni Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sonucu olarak “kural temelli” olma özelliğini hızla yitiriyor. Çünkü ABD merkezli kural temelli liberal düzen paralara, mülklere el koyup, kültüre ve medeniyete savaş açıyor. Rusya Merkez Bankası’nın rezervlerinin bir kısmı Batılı ülkelerde bulunuyordu. Batılı ülkeler yasal olmayan şekilde bu rezervlere el koydu. Yapılan bu işlem aslında bugünkü uluslararası finansal sistemin kurallarını dinamitliyor. İşte bu yüzden “Batı temelli küresel finans sistem”i dünyada güven bunalımına yol açtı.
Buna ek oligarklara yapılanlar da uluslararası hukukta yeri olmayan bir durumdur. Oysa bu zamana kadar oligarklara yuva olan, onların paralarını koruyan, onları büyüten ve güç veren hep Batılı ülkeler oldu. Bunların başını da ABD, İngiltere, İsviçre gibi ülkeler çekti. Şimdi ise her gün oligarkların gemilerine, uçaklarına, evlerine birer birer el koyuyorlar. ABD liderliğindeki Batılı güçler; Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Yemen’de kendi kurallarını yine kendileri çiğnedi. Hatta 2015-2020 yılları arasında Fransa, Almanya, İtalya, Çekya, Finlandiya gibi Batılı ülkelerin Rusya’ya uygulanan ambargolara rağmen Rusya’ya silah sattığı ortaya çıktı.
KURALSIZ LİBERAL DÜZENE DOĞRU
2 Mart 2022’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) Rusya’ya yönelik kınama karar tasarısını 5’e karşı 141 oyla kabul etti. 35 ülke ise çekimser kaldı. Çekimser kalanlar arasında Çin, Hindistan, Güney Afrika, Vietnam, Pakistan ve Kazakistan gibi ülkeler vardı. Ardından 7 Nisan 2022’de BMGK tarafından Rusya’nın İnsan Hakları Konseyi üyeliğini askıya alan bir oylama yapıldı. BM’ye üye 193 devletten 172’sinin katıldığı oylamada 93 ülke lehte 24 ülke aleyhte oy kullanırken, 58 ülke de çekimser kaldı. Aleyhte oy verenler arasında Çin, Vietnam, İran gibi ülkeler varken çekimserler arasında Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Suudi Arabistan, Singapur, Pakistan, Mısır, Meksika, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Endonezya, Kuveyt gibi ülkeler vardı. Zaten Rusya’ya uygulanan yaptırımlara dünyanın yüzde 80’ine yakını dahil olmadı. BRICS ülkeleri Rusya tarafında gözükürken, G20 ülkelerinin neredeyse yarısı yaptırımlara katılmadı. Ortadoğu’nun en büyük ve en güçlü devletleri olan Türkiye, İran, İsrail, Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri yine Rusya’ya karşı herhangi bir yaptırımda bulunmadı.
Dolayısıyla bugün Rusya’ya uygulanan yaptırımlar uluslararası yaptırımlar olarak kabul edilemez ama Batılı yaptırımlar olarak nitelenebilir. Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki çoğu aktör Batılı aktörler ile birlikte çalışmıyor. Türk ve Arap dünyası Batılıların direktifleriyle hareket etmiyor. Bugün sadece ABD, Avrupa Birliği, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda ve Japonya’nın katıldığı bir yaptırımlar kulübü var.
Şu an Rus ekonomisi savaşın başında yaşadığı geçici felci atlatmış gözüküyor. Ruble savaş öncesi değerine dönmüş, borsa açılmış ve ticaret devam ediyor. Asıl mevzu ise Rusya’nın ödemelerini artık ruble ile alacağını duyurmasıydı. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonucu alternatif ödeme sistemleri, rezerv paraların dolar dışında çeşitlendirilmesi, ulusal ve yerli para kullanımı ile kripto paralara yönelim artış gösteriyor. ABD’nin dev yatırım bankalarından Goldman Sachs doların egemenliğinin tehlikede olduğunu bildirdi. Artık tek para, tek finans, tek internet, tek kültür geride kalıyor. Heterojen bir dünya düzeni resmi belirginleşiyor. Bugün Rusya – Ukrayna savaşı ile küresel sistemin, kuralların ve standartların yok olduğu görülüyor. Bu durum hem ahlaki hem de maddi bir krize yol açıyor. Dünyamız kuralsız demokratik olmayan liberal bir düzene dönüştü.