Batı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığının vücut bulduğu The Economist dergisi, seçim sürecinde birbirinden skandal ve tutarsız içeriğe imza attı. Son bir haftada 20 paylaşım yaparak Türkler kadar seçimi takip eden İngiliz The Economist, gazetecilik çizgisini aşan bir dille adeta kin kustu. Daha önce “Erdoğan gitmeli” diyen dergi, “Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin diktatörüne ve zamana karşı yarışıyor” başlıklı yazısıyla da tarafını belli etti. Asılsız iftiralara seyirci kalamayan Londra merkezli Middle East Eye (MEE) haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni David Hearst, The Economist’in tutumu üzerinden Batı medyasının, Erdoğan ve Türkiye’ye karşı düşmanlığa varan karşıtlığı hakkında bir yazı kaleme aldı.
SEÇİMLERDEN
ZAFERLE ÇIKIYOR
İngiliz derginin, Erdoğan’ı “otokratik bir lider” gibi gösterme çabasına değinen Hearst, “Bu söylenen son derece aptalca. Türkiye özgür seçimlerin yapıldığı ve her zaman çekişmeli geçtiği bir ülke” ifadelerini kullandı. The Economist’in alenen algı operasyonu yaptığına işaret eden Hearst, “Erdoğan’ın 1994’te İstanbul belediye başkanı seçilmesinden bu yana girdiği yedinci serbest seçim olacak” diyerek iftiraların asılsız olduğunu vurguladı. Seçimlerde oy verilme ve sayımı sırasında tüm siyasi parti temsilcilerinin hazır bulunduğuna dikkat çeken Hearst, Türkiye’deki seçim sisteminin güvenli yapısının da altını çizdi.
HİÇBİR AHLAKİ DEĞER TANIMIYORLAR
Hearst yazısında Batı medyasının, konu Türkiye olunca her türlü ahlaki değeri bir kenara bıraktığına da işaret etti. MEE yazarı, Türkiye’de yapılan demokratik seçimlere çamur atan Batı medya organlarının, Körfez’deki otokratik yönetimlere karşı üç maymunu oynadığını kaydetti. “The Economist’in iddia ettiği üzere eğer Erdoğan o kadar kötü bir yönetici ise ondan daha kötü olan yöneticiler hakkında bu dünyaca ünlü haber dergisi neden sessizliğini koruyor?” diye soran Hearst, darbeyle başa gelerek seçilmiş lideri deviren Mısır lideri Sisi gibi diktatörler için, “Fakat Batı’nın ‘insani değer’ odaklı dış politika savunucuları bu konuda hiçbir ses çıkarmıyor” değerlendirmesini paylaştı.
KOLAYSA NETANYAHU’YA YAP
Hearst, diğer Batılı yayın organlarının skandal paylaşımlarına da değindi. Yazıda, Erdoğan’ı arkasında çatlak bir tahtta otururken ve İslam’ın simgesi hilali parçalanırken resmeden Alman Der Spiegel’in kapağı eleştirinin odağındaydı. Der Spiegel yazısında, “100. yılında Türkiye yol ayrımında: Erdoğan bir kez daha göreve gelirse, gözlemciler ülkeyi bir diktatörlüğe çevirebileceğinden, ömür boyu hükümdar olabileceğinden, seçimleri kaldırabileceğinden korkuyor” skandal ifadelerini paylaşmıştı. Söz konusu ifadelere Hearst, “Der Spiegel, teröristler ve faşistlerle ittifak kuran İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu parçalanmış bir Yahudi tahtına oturtsaydı ve arkasında Davut Yıldızı parçalansaydı, ortaya çıkacak kargaşayı hayal edebiliyor musunuz” sözleri ile Alman dergisinin ikiyüzlü tutumuna dikkati çekti.
TÜRKİYE DEAŞ’LA SAVAŞIYOR
Fransız Le Point’in Erdoğan’ı Rusya lideri Vladimir Putin ile kıyasladığı yazısına da değinen Hearst, iddialarının asılsız olduğunu kaydetti. Le Point’in, Türkiye’yi Libya ve Suriye’deki askeri varlığından ötürü suçladığını belirten Hearst, “Bir şey mi unutuyorum ama Amerikan, Rus ve İran askerleri de Suriye’de değil mi? Türkiye, Batılı koalisyonun hâlâ savaştığı DEAŞ’ın son liderini de öldürmedi mi?” ifadeleri ile Fransız derginin mesnetsiz sözlerine cevap verdi.
MÜSLÜMAN OLDUĞU İÇİN HEDEFTE
Batı yayın organlarının muhakeme yeteneğini yitirdiğini belirten MEE genel yayın yönetmeni, “ Avrupa zihinsel olarak da dengesiz. Gerçeğe rağmen, artık her türlü şeytani güç onun omuzlarına yüklenmiş durumda. Sadece otokrat olarak etiketlendiği için değil, Müslüman olduğu için de Avrupa demokrasisini tehdit ettiği düşünülüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Sessiz seçmen belirleyecek
Middle East Eye, başka bir yazısında seçimin kaderini belirleyebilecek sessiz seçmen grubunu açıkladı. MEE, ‘Milyonlarca ev hanımı için Erdoğan hâlâ bir numara’ başlığı ile okurlarının karşısına çıktı. Haberde ‘Ev kadınları, Erdoğan ve AK Parti’nin sosyal önceliklerine ve dini değerlerine muhalefetten daha yakın olduğuna inanıyor’ denildi. Türkiye’de 64 milyon kayıtlı seçmen bulunduğunu ve bunların 11 milyonunun ev hanımı olduğunu hatırlatan MEE, “Bu sessiz, sosyal grup seçimlerde belirleyici olabilir” dedi. Öte yandan France 24 kanalı, ‘Erdoğan nesli’ ifadesi kullandığı, “Yaklaşık 5,2 milyon Türk genci ilk kez oy kullanacak ve ülkenin geleceğine karar vermede kilit rol oynayabilirler” değerlendirmesinde bulundu.