Sakarya'da Kızılcık Barajı inşaatında çalışan 17 yaşındaki inşaat işçisi Eyüp Bapun'un hayatı, radyoaktif maddeyi tespih sanarak, eve götürmesinin ardından kabusa döndü. Önce ellerinde daha sonra da bacaklarında derin yaralar oluşan Bapun'a uygulanan tedavi olumlu sonuç verdi.
Yaşadıklarını anlatan Eyüp Bapun, iş yerinde tespihe benzer bir madde bulduğunu belirterek, "Yaşadığım bir iş kazasıydı. Çalıştığımız inşaat alanında yerde bir madde bulduk. İlk gördüğümüzde tespihe benzettik. Çalışanlar ne olduğunu anlamayınca ben de arka cebime koydum daha sonra eve götürdüm." dedi.
İlk tedavisi Sakarya'da yapıldıktan sonra Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiğini anlatan Bapun, "Yaralar giderek derinleşmeye başladı. Arka cebime koyduğum madde kalçadaki etin kemiğe kadar çürümesine neden oldu. Yanık merkezinde tedavi gördüm. İki bacağımın da kesileceğini söylediler. Gülhane'de Sinan hocamız ameliyatımı yaptı. Şu an çok iyiyim hem bacaklarım kurtuldu hem de sağlığıma kavuştum. Her ay kontrol amaçlı Sinan hocama geliyorum." dedi.
Radyasyon yarası kalça bölgesini tamamen kaplamıştı
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Doç. Dr. Sinan Öksüz, yapılan operasyona ilişkin bilgi verdi.
Eyüp Bapun'un kendilerine ilk geldiğinde yüksek dozda radyasyona maruz kaldığını belirten Öksüz, radyasyon yaralanmalarında ilk etapta kemik iliği kan hücreleri ile ilgili problemlerin yavaş geliştiğini ve yaralanmaların gözlenmediğini söyledi.
Radyasyon yaralanmaların etkilerinin ortaya çıkmasının haftaları hatta ayları bulabildiğini dile getiren Öksüz, "Eyüp'te de durum böyle oldu o dönemde kanla ilgili herhangi bir problem çıkar mı endişesiyle yarası olmadığı için sadece dahili yönden takibini yaptırmıştık. Haftalar içerisinde yaraların açılacağını bilerek kendisini sürekli gözetim altında tuttuk" dedi.
Radyasyon yaralarında pansuman yöntemiyle ya da basit bazı ameliyatların işe yaramadığını vurgulayan Öksüz, şunları dile getirdi:
"Yüksek dozda radyasyon maruziyetleri tıp literatüründe savaş yaralanmalarının dışında çok nadir görülen yaralanmalardır. Yüksek dozda radyasyona maruz kalan hastamızdaki yaralanmada derin ve büyük bir yaraydı. Kalça bölgesinde o bölgenin sinirlerine ve kemiklerin üzerini tamamen kaplayacak şekilde büyük ve geniş bir yaralanmaydı."
Doç. Dr. Öksüz, hastanın çok ağrılı bir dönem geçirdiğini dile getirerek, tedavisinde ilk olarak ölü dokuları temizleyerek haftalarca takibini yaptıklarını söyledi.
Vakumlu pansuman yöntemlerini de kullandıklarını anlatan Öksüz, yara olgunlaşıp ameliyata hazır hale geldikten sonra ameliyata karar verdiklerini belirtti.
Flep cerrahisiyle bacakları kurtardık
Yüksek dozda radyasyona maruz kalan 17 yaşındaki Eyüp Bapun'a bacaklarını kurtarabilmek için "flep cerrahisi" yöntemini uyguladıklarını ifade eden Öksüz, şunları kaydetti:
"Bu ameliyatta hastanın vücudunun bacak kısmının yan tarafında bulunan kanlı dokuyu flep cerrahisi yaparak o bölgenin üzerine getirerek yarayı kapatma şansımız oldu. Bu kadar yüksek dozda radyasyonu almış hastalarda genellikle o uzvun ampute yani kesilmesi ihtiyacı doğuyor. Eyüp'ün bacakları kesilme aşamasına kadar karşımıza geldi. Eğer ki bu flep cerrahisini uygulamasaydık şu an kalkıp yürüdüğü gibi yürüme imkanı olmayacaktı. Kapatmak mümkün olamayacaktı ve bacağı kesmek gerekecekti. Bizim yaptığımız ameliyat sayesinde bacakları kesilmekten kurtardık."
Doç. Dr. Öksüz, flep cerrahisinin hangi yaraya ve ne zaman uygulanacağının iyi tespit edilmesi gerektiğine dikkati çekerek, "Flep cerrahisinde vücudun kan dolaşımını içeren bir dokusunu eksik olan bir bölgeye transfer ederiz. Açık olan yarayı kapatmak için vücudun kendi dokusunu kullanırız. Bu kanlanan doku açık olan yarayı da kanlandırdığı için o bölgenin de tekrar canlanmasına imkan verir. Eyüp'te radyasyon yaralanmasına maruz kalan yerdeki kan damarları tamamen kapanmıştı."
Hastanın ameliyat sonrasında kilo alımının da başladığını ifade eden Öksüz, düzenli takiplerini yapmaya devam ettiklerini söyledi.
Radyasyon yaralanmasının bir özelliğinin de uzun dönem içerisinde bazı tümörlerin gelişme riskinin de bulunduğunu ifade eden Öksüz, hastayı kontrol altında tutmaya devam edeceklerini vurguladı.