18 Aralık 1923’te imzalanan Türk Macar Dostluk Anlaşması’nın yüzüncü yıl dönümünde 18 Aralık 2023’te, 2024 yılı Türk, Macar Dostluk Yılı olarak ilan edildi. Yüzüncü yılda yüz etkinlik hedefiyle yapılan kültür faaliyetlerinin şu ana kadar sekseni gerçekleştirildi. Konserler, sergiler, film ve belgesel gösterimleri, yemek kültürü etkinlikleri de dahil olmak üzere Türkiye ve Macaristan’da yapılan bu faaliyetler, iki kültürün birlik ve benzerliğini, yüzyıllar boyunca örülüp, özenle oluşturulan kardeşliğini taçlandırıyor. Biz de bugün Türk Macar mutfaklarının kültürel birlik ve akrabalığının nasıl geliştiğini anlatalım, ilginç ve hoş detayları paylaşalım.
Bağ, bahçe kültürü Türklerin eliyle Macaristan’a taşındı
Ünlü Türkolog Doktor Julia Bartha’nın ifadesiyle “Macar kültürünün, Türk rengine sahip olduğu çok açıktır.” Macarlar, Türklerle tarih boyunca birkaç defa karşılaştılar. Hunlar ve Osmanlı’nın hakimiyetinde geçen yıllarda, damak tatları ve kültürel alışkanlıkları oldukça uyumlu bu iki halk arasında sadece yemekler değil, yeme içme, ekip biçme pratikleri de benzeşti. Yemek kültür tarihinde enteresan bir durum vardır. Birçok ürün aslında Türk menşeili olmamasına rağmen, Avrupa’ya Türkler eliyle gittiğinden veya bir şekilde Türklerle özdeşleştiğinden “Türk” adını almıştır. Amerika kıtasından dünyaya yayılan bal kabağının, hem Osmanlı tüccarlarınca satılması hem de sarığa benzemesi nedeniyle “Türk kabağı” olması, hindinin “Turkey” adını alması gibi mısıra “Türk buğdayı”, patlıcana “Türk domatesi” denmiştir. Macar kültüründe de böyle. Sadece Amerika kıtasının sebzeleri değil, Akdeniz baharatları da Türkler eliyle Macaristan’a ulaştığından bazılarının adı da Türkçe. Karabibere orada da “karabiber” deniyor mesela. Bunun dışında adaçayı, ardıç meyvesi, biberiye, kekik, nane, maydanoz, biber, yaban turpu ve safran Türklerin aracılığı ile Macar mutfağındaki yerini 15 ve 16. yüzyıllarda aldı. Patlıcan, fasulye, biber, domates, mısır, soğan derken kavun da Türklerin eliyle Macaristan’a taşındı. Sadece sebze ve baharatları değil, bağ bahçe kültürünü de Macaristan’a taşımış, bağcılıkta bu dönemde gelişmiştir. Yüzlerce yıl süren bu kültürel etkileşimle boza, güveç, kebap, kahve, levrek kızartması, sazan kavurması, pirinç pilavı, kabak dolması, lahana sarması, muhallebi çeşitleri, somun ekmek ve şerbetler de sebze ve baharatlar gibi Macar mutfağına Türk mutfağından geçti. Coğrafyanın ve kültürün eliyle yeniden şekillendi, rayihalar eklendi. Ne mutlu ki, böyle oldu. Bugün Filistin’den Cezayir’e, Suriye’den Bosna’ya, Macaristan’a ulaşan büyük kültür birliği ve dostluğun onlarca izini tekrar tekrar görüyor olmak, büyük ve güzel bir aile olduğumuz gerçeğini hatırlamamızı sağlıyor. İyi ve kötü günde, birbirimizin yanında duruyor ve kardeşliğimizi geleceğe taşıyor olmakta gurur verici. Eğer Türk Macar Dostluk yılına dair etkinliklere katılmak isterseniz, sergiler İstanbul’da Macar Kültür Merkezi’nde devam ediyor. Yüzyıllardır süren kültürel akrabalığın ve yüz yıllık dostluk anlaşmasının sonsuza dek sürmesi dileğiyle, bugün Macar mutfağından tarifler paylaşalım. İyi pazarlar.