Yakın zamanda Brüksel’de bir yerel domates festivali düzenlendi. Kimi siyah, kimi sarı, kimi mor, kimi kırmızı, çeşit çeşit, boy boy domatesler sergilendi. Aslında domates festivali demek, İspanya demektir. İnsanların birbirine domates fırlattığı, yerin göğün kırmızıya boyandığı La Tomatina’nın İspanya’da yapılıyor olması bir tesadüf değil.
15. yüzyıl sonlarında Güney Amerika’nın yerlileri tarafından tüketilen domatesler, İspanyol gemiciler sayesinde önce buraya geldi. Uzun yıllar zehirli olduğundan şüphe edilen domatesin Avrupa’daki ilk durağında kalışı da uzun... Osmanlı 18.yüzyılda domatesi tanıdı. Dünyadaki bitkilerin yarısından fazlasının yetiştiği bereketli hilalin dışından gelen bu bitkiye o zamanlar “frenk patlıcanı” deniyordu. Yıllar geçtikçe Türk mutfağının temel soslarından birine, salçaya dönüşüp yerini sağlamlaştıran bu lezzetli bitki, Anadolu toprağında başka başka çeşitlere evrildi. Artık her yörede, oraya has, lezzetli domatesler var. Ben şöyle bir listesini çıkarmaya çalıştım. Ve eminim çoğu da eksiktir. Ülkemizde Ayaş domatesi, Alakır etlisi domates, Isparta domatesi, Lice domatesi, Maniye, Kayseri karahıdır, Çanakkale domatesi, Pembe domates, İzmir siyahı, Finike bardak domatesi, Sırık domates, Oturak domates, Koyulhisar domatesi, Burdur domatesi, Sarı domates, Söbü domat, Armut domates, Manastır domatesi olmak üzere yirmiye yakın yerel domates çeşidi var. Sıklıkla yerel tohum üretiminin yasaklandığı, domates tohumlarının da İsrail’den alındığı yönünde haberler okuyoruz. Elbette bu bizi, hem ata tohumların kaybı hem de İsrail’le ticaret açısından rahatsız ediyor. Ayrıca İsrail’den alınan tohuma ne kadar güvenebiliriz sorusunu da akla getiriyor. Konuyu biraz araştırdım. Yerel tohum üretiminin kısıtlanmasıyla ilgili yasa 1980 darbesinden sonra çıkarılmış. Fakat elden ele tohum takasına dair uzmanların yaygın endişesi, bazı tohum türlerinin diğerlerinden daha yaygınlaşıp onları yok edebilecek olmasıyla ilgili. Yani İzmir’in domatesi İzmir’de, Kars’ın domatesi Kars’ta ekilmeli. Böylece hem türler korunabilir hem de menşe alınarak tescil edilebilir. Gelelim İsrail ve domates tohumları meselesine. TÜİK verilerine göre, ülkemiz domates tohumlarını en çok Rusya’dan alıyor. Tayland ve Hindistan da domates tohumları ithal edilen diğer ülkeler. Elbette, mevcut sorunlarımızı çözüp yerel tohumları çoğaltmak, organik mis kokulu domateslerimize tekrar kavuşmak, hatta onları dünyaya tanıtıp alan değil satan olmak istiyoruz. İnşallah buğday tohumlarında gösterilen başarı, tüm sebze meyve ve tahıllar, baklagiller için de gerçekleşir. Domatesi ülkecek çok sevip tükettiğimiz bir gerçek. Neler yapmış, nasıl yemeğe dönüştürmüşüz, şöyle bir bakalım, bugün birkaç domatesli tarif paylaşalım. Sağlıklı, mutlu pazarlar dilerim.
½ su bardağı zeytinyağı
1 orta boy domates
1 litre su
2 yemek kaşığı tarhana
1 tatlı kaşığı tuz
Domatesi rendeleyelim. Zeytinyağını bir tencereye koyup rende domatesi iyice kavuralım. Üzerine 1 litre soğuk suyu ve tarhanayı ilave edelim. Tarhana eriyene kadar karıştıralım. Tuz ilave edelim. Koyulaşan çorbayı ocaktan alıp servis edebiliriz. Afiyet olsun.
8-10 adet yeşil domates
2-3 adet kırmızı domates
250 g kuzu kuşbaşı
1 adet kuru soğan
1 fincan bulgur
2 yemek kaşığı tereyağı
Yeteri kadar tuz karabiber kırmızı pul biber
Üzeri için sarımsaklı yoğurt
Kuzu kuşbaşını haşlayıp suyunu ayıralım. Soğanı ince ince doğrayalım. Bir tencerede yağı eritip soğanı kavuralım. Üzerine eti ilave edip kavurmaya devam edelim. Kırmızı domateslerin kabuklarını soyup doğrayalım Doğradığımız domatesi ete ekleyelim. Yeşil domatesleri de dörde bölüp ilave edelim. Et suyunu ekleyelim. 10 dakika pişirdikten sonra bulgur, tuz, karabiber, kırmızı biberi ekleyelim. Bulgur pişene kadar kıdık ateşte kaynatalım. Üzerine sarımsaklı yoğurt ilave ederek servise alalım. Afiyet olsun.