Fikirlerini çilesiyle yoğuran sanatkâr ve fikir adamı Necip Fazıl Kısakürek'in vefatının 40. yılı

Şair, yazar ve fikir adamı Necip Fazıl Kısakürek'in vefatının üzerinden tam 40 yıl geçti. Türk edebiyatının üstadı, 100’e yakın esere imza attı. Dava adamı Kısakürek, şiirde olduğu kadar Türk fikir, siyaset ve sosyal hayatında emsalsiz izler bırakırken pek çok ismin hayatına yön verdi. Kitapları ve şiirleriyle hala rehber olan usta şair Necip Fazıl Kısakürek'i rahmetle anıyoruz. Türk düşünce hayatında, fikirleri ve eserleriyle derin izler bırakan Kısakürek'i yakından tanıyalım...

Necip Fazıl Kısakürek

Türk edebiyatı tarihinde Baki'den sonra ikinci "Sultanu'ş Şuara" unvanına sahip olan Kısakürek, hukukçu Abdülbaki Fazıl Bey ile Mediha Hanım'ın çocuğu olarak 26 Mayıs 1904'te Çemberlitaş'ta dünyaya geldi.

Şairin çocukluğu, "terbiyemi borçluyum" dediği, dönemin hakimlerinden büyükbabası Maraşlı Kısakürekzade Mehmet Hilmi Bey'in Çemberlitaş'taki konağında geçti.

Okumayı 5-6 yaşlarındayken dedesinden öğrenen ve günlük gazeteleri okuyarak çevresine anlatan Kısakürek, büyükannesi Zafer Hanım'ın da etkisiyle romanlar sayesinde okuma tutkusuyla tanıştı.

Your browser doesn't support HTML5 video.

HAYAT
Üstat Necip Fazıl Kısakürek gideli 35 yıl oldu

Tasavvufla ilk temas

Kısakürek, mahalle mektebinde başladığı öğrenimine, Fransız Papaz Mektebi, Amerikan Koleji ve Rehber-i İttihad okullarında devam etti. İlkokulu Heybeliada Numune Mektebi'nde tamamlayan şair, 1916'da Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Akseki, Hamdullah Suphi Tanrıöver'in de öğretmenlik yaptığı Deniz Harp Okulu'na girdi.

Usta yazarın tasavvufla ilk teması bu okuldaki edebiyat hocası İbrahim Aşki Bey'in kendisine verdiği "Semarat-ül Fuat" ve "Divan-ı Şah-ı Nakşibend" eserleriyle gerçekleşti.

İlk şiiri "Yeni Mecmua" dergisinde yayımlandı

Şiire ilgisi öğrencilik yıllarında oluşan ve "Nihal" isminde haftalık bir dergi çıkarmaya başlayan Kısakürek, şair Nazım Hikmet Ran ile aynı okulda eğitim gördü.

Kısakürek, Lord Byron, Oscar Wilde, Shakespeare'in de aralarında bulunduğu önemli Batılı yazarların eserlerini orijinal dilinde okudu.

Usta edebiyatçı, 1918'de Ahmet Haşim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Ahmed Kudsi Efendi gibi edebiyatçılarla tanıştığı Darülfünun Edebiyat Medresesi Felsefe Bölümü'nde eğitime başlarken, Ziya Gökalp'in kurduğu, Yakup Kadri ve arkadaşlarının çıkardığı "Yeni Mecmua" dergisinde ilk kez şiiri yayımlandı.

Maarif Vekaleti'nin 1924'te açtığı sınavı kazanan Kısakürek, Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla 20 yaşında Paris Sorbonne Üniversitesi'ne gitti ve bir sene sonra İstanbul'a dönerek ilk şiir kitabı "Örümcek Ağı"nı çıkardı.

ÖZGÜN
Necip Fazıl Kısakürek anılıyor! Necip Fazıl kimdir?

Kaldırımları 1928’de yayımladı

İstanbul'a döndüğü 1925'te, ilk şiir kitabı "Örümcek Ağı"nı, 1928'de ise "Kaldırımlar"ı yayımladı. Kaldırımlar şiiri, okurların hayranlığını kazandı.

Abdülhakim Arvasi ile 1934'te tanışan usta edebiyatçı, bu tarihi kendisi için bir milat kabul etti. Bu tarihten sonra da eserlerinde tasavvufi düşüncenin izleri görülmeye başlandı.

Tohum ve Bir Adam Yaratmak sahneyle buluştu

1935'te yazdığı "Tohum" ile "Bir Adam Yaratmak" eserleri, Muhsin Ertuğrul tarafından İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahneyle buluşturuldu.

İslamcılık ve Türklük vurgusunun ön planda olduğu Tohum, sanat çevrelerinden büyük ilgi gördü. Bir Adam Yaratmak ise 1937 yılında sahnelendi.

Usta edebiyatçının 1936'da Celal Bayar’ın temin ettiği ilanlar yardımıyla çıkardığı ve 16 sayı sürdürdüğü "Ağaç" Mecmuası, dönemin önde gelen entelektüellerini çatısı altında topladı.

“Çile" okuyucuyla buluştu

Kısakürek, 1938'de yeni bir milli marş yazılması için Ulus gazetesinin açtığı yarışmada kendisine yapılan teklifi kabul etti, yarışmadan vazgeçilmesi şartını öne sürdü.

İsteği kabul gören Kısakürek, "Büyük Doğu Marşı" şiirini yazdı. Şiire verdiği "Büyük Doğu" adı, daha sonra çıkaracağı derginin de adı oldu.

1934'te yaşadığı buhranlı dönemini anlattığı "Çile" şiiri ise 1939 yılında okuyucuyla buluştu.

Dergide takma isimlerle yazıları yayımlandı

Şair, 1941’de Fatma Neslihan Baban ile evlendi. Mehmed, Ömer, Ayşe, Osman ve Zeynep isimli çocukları dünyaya geldi.

Büyük Doğu dergisinin ilk sayısı ise 17 Eylül 1943’te yayımlandı. Dergi, İslami değerleri öne çıkarmasıyla dikkat çekti.

Başlangıçta dönemin ünlü isimlerinin yazılarına yer verilen dergide, Necip Fazıl'ın takma isimlerle de yazıları yayımlandı. O takma isimler ise şöyleydi:

“Adıdeğmez, İstanbul Çocuğu, BÜYÜK DOĞU, Fa, Tenkitçi, N.F.K., Ne-Mu, Ahmet Abdülbaki, Abdinin Kölesi, Bankacı, Be-De, Dilci, İstanbullu, Muhbir.”

Bir ay 3 gün tutuklu kaldı

Bakanlar Kurulu kararıyla 1944'te kapatılan dergi, 1945'te yeniden yayımlanmaya başlarken, 1 yıl sonra yine kapatıldı. Dergi, 1947'de yeniden okuyucuyla buluştu fakat kısa süre sonra mahkeme kararıyla kapatıldı ve Necip Fazıl Kısakürek tutuklandı.

Derginin sahibi görünen eşi Neslihan Hanım ile "Padişahlık propagandası yapmak-Türklüğe ve Türk milletine hakaret" etmekten yargılanan şair, bir ay 3 gün tutuklu kaldı.

Büyük Doğu Cemiyeti'ni kurdu

Kısakürek, 1949'da başkanı olduğu Büyük Doğu Cemiyeti'ni kurdu. Eşi ile 1950'de hapse giren şair, aynı yıl yapılan genel seçimlerden sonra, seçimi kazanan Demokrat Parti'nin çıkardığı Af Kanunu ile serbest bırakıldı.

Daha sonra, Büyük Doğu'yu yeniden çıkarmaya başladı. Dergide Adnan Menderes'e açık mektuplar yayımlayarak, partiyi İslam ekseninde geliştirmesini önerdi. Derginin çıkarılmadığı zamanlarda, Yeni İstanbul, Son Posta, Babıalide Sabah, Bugün, Milli Gazete, Her Gün ve Tercüman gazetelerinde günlük fıkra ve yazıları yayımlandı.

Oğlu Mehmed'e, 1973'te Büyük Doğu Yayınevi'ni kurduran Kısakürek, "Esselam" isimli manzum eserinden başlayarak daha önce çeşitli yayınevleri tarafından basılmış eserlerinin düzenli yayınına başladı.

“Sultanu'ş Şuara" unvanını aldı

Milli Türk Talebe Birliği tarafından 1975'te mücadelesinin 40. yılı dolayısıyla jübile düzenlenen Kısakürek, 1976'dan 1980'e kadar 13 sayı "Rapor", 1978'de de "Son Devre Büyük Doğu" dergisini çıkardı.

Türk Edebiyatı Vakfı tarafından, 1980'de Sultanu'ş Şuara (Şairler Sultanı) unvanını alarak şair Baki'den sonra, Sultanu'ş Şuara unvanına sahip ikinci şair olarak tarihe geçti.

1981'de Milli Kültür Vakfı Armağanı'nı alan Kısakürek'e, 1982 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Üstün Hizmet Ödülü takdim edildi.

25 Mayıs’ta vefat etti

Necip Fazıl Kısakürek, "üstat" olarak anıldı. Künye, Sabır Taşı, Namık Kemal, Çerçeve, Para, Vatan Şairi Namık Kemal, İdeolocya Örgüsü, Son Devrin Din Mazlumları, Halkadan Pırıltılar, Çöle İnen Nur, Maskenizi Yırtıyorum, Ulu Hakan II. Abdülhamid Han, Kanlı Sarık, Sonsuzluk Kervanı, At'a Senfoni, Sahte Kahramanlar, Her Cephesiyle Komünizm, Babıali, Ahşap Konak ve Reis Bey'in de aralarında bulunduğu çok sayıda esere imza attı.

Usta edebiyatçının "Bir Adam Yaratmak" eseri, 1977'de Yücel Çakmaklı tarafından televizyona, "Reis Bey" adlı eseri ise Mesut Uçakan tarafından sinemaya uyarlandı. Oyun, 2002'de de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahneye konuldu. Kısakürek'in Reis Bey oyunu, 2012'de Devlet Tiyatroları, 2017'de ise Şehir Tiyatroları tarafından sahnelendi.

Erenköy'deki evinde 25 Mayıs 1983'te vefat eden Kısakürek'in cenazesi, Eyüp Sultan Mezarlığı'nda toprağa verildi.

HAYAT
Sakarya Türküsü'nün treni AKM'ye geliyor

GÜNDEM
Türk edebiyatının üstadı Necip Fazıl Kısakürek'in vefatının 40. yıldönümünde Ayasofya çağrısı tekrar gündem oldu

HAYAT
Necip Fazıl eserleriyle AKM’de anılıyor

Fahr-i Kâinat Efendimiz ve Necip Fazıl hassasiyeti

GÜNDEM
Cumhurbaşkanı Erdoğan Üstat Necip Fazıl Kısakürek'in mücadelesini anlatan sergiyi gezdi

GÜNDEM
Necip Fazıl Kısakürek'in vefat yıl dönümünde Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'nde hatim duası yapıldı