Sami Yusuf: Her zaman Filistin’in yanında oldum

10 yıl aradan sonra İstanbul’da konser verecek olan ünlü sanatçı Sami Yusuf, Yeni Şafak’a konuştu. “Gençlerin Mevlana’yı tanımasının sebebi olmak istiyorum” diyen Yusuf, tasavvufla kurduğu bağın çocukluğundan bugüne uzanan hikâyesini anlattı. Konserin gelirinin bir kısmını Filistin’e bağışlayacağını duyuran Yusuf, “Her zaman Filistin’in yanında oldum. Oraya da gittim. Hayatım boyunca bu meseleyle ilgilendim.” dedi.

Sevda Dursun
Ünlü sanatçı Sami Yusuf, İstanbul konseri öncesi Sevda Dursun'a konuştu. (Foto: Sedat Özkömeç)

Sami Yusuf deyince akla Doğu ile Batı müziğinin buluşmasıyla ortaya çıkan büyülü atmosferin mimarı geliyor. Kimisi onun sadece tasavvuf müziği yaptığını zannetse de o geleneksel olan bütün seslere sahip çıkıyor. Dünyadaki geleneksel sazları ve sözleri birbiriyle harmanlamaya çalışan Yusuf, bu şekilde medeniyetler arası bir söylem üretmeyi de kendine vazife edinmiş. Kültürler aracılığıyla birbirimizi tanıyıp saygı duyabileceğimize öyle gönülden inanıyor ki, dünya kültürlerinin yolları kesişsin diye çeşitli bölgelerde verdiği konserlerinde ortak besteler yapıyor. Geleneksel müziklerin özünde ruhani olanla ilgilendiğine inanan Yusuf’la hem cumartesi günü gerçekleştireceği İstanbul konserini hem de müzik yolculuğunu konuştuk.

Konserdeki şarkılarımın yarısı mevcut eserlerden olacak, diğer yarısı da daha önce kimsenin duymadığı Ecstasy albümümden olacak. Sadece geleneksel enstrümanların olduğu çok büyük bir orkestramız var. 18 kişilik koromuz, 24 telli çalgımız, klasik kemençemiz, bağlamalarımız, en sevdiğim enstrümanlardan biri olan Türk tamburumuz var. Türk vokalistlerimiz ise gerçekten harika.

MÜZİĞİMLE MEDENİYET SÖYLEMİ GETİRİYORUM

Geleneksel enstrümanların özünde yatan birliği çok önemsiyorum. Onları birbirine bağlayan o hakikat ipliğiyle ilgileniyorum. Bir aile gibi bağ var aralarında. Bu, “Bizanslılar Türkleri etkiledi, Türkler şunu etkiledi, Persler bunu etkiledi” şeklindeki alışılmış, akademik bir yaklaşım değil. Müziğimin odak noktasını oluşturuyor. Müzik ve sanat aracılığıyla kendi yolumda bir medeniyet söylemi getirmeye çalışıyorum. Çünkü geleneksel müzik ve kültürlerin ömrü tükeniyor. Geleneksel kültürler gölgede kaldığında, kim olduğunuzu bilmiyorsunuz. Mesela İngilizcenin kökeni Shakespeare’e dayanıyorsa, Türkçenin kökeni de Yunus Emre, Nesimi gibi şairlere dayanıyor. Gençlerin Mevlânâ’yı tanımasının sebebi olmak istiyorum. Tüm bu yapay zekâ ve modern gelişmelere rağmen, kültürü ve sanatı canlı tutmada bir rol oynuyorum, çünkü onu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Ama aynı zamanda kültürler aracılığıyla birbirimizle tanışabilir ve birbirimize saygı duyabiliriz.

YOLLAR SEVGİYLE KESİŞİYOR

When Paths Meet’ten bahsettiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu projenin benim kalbimde yeri çok özel, çünkü tam da konuştuklarımızla ilgili, yani yolların kesişmesiyle. Mesela Paris’e gittiğimde, klasik bir org ve klavsen istedim, çok az insan bunları kullanıyor artık. Batı klasik müziği tınısına Pir Sultan Abdal veya Ebu’l Hasan eş-Şuştari şiirlerini kattık. Yani bu yollar, karşılıklı saygı ve sevgiyle bir araya geliyor, ama temelinde sanat var. Sanat, birbirimizi tanımanın yolu çünkü konuşmak zorunda değilsiniz. İstanbul’daki konser When Paths Meet’in bir parçası olmayacak. Bu ayrı bir konser. Fakat burada da bir When Paths Meet yapmayı çok isterim.

GELENEKSEL MÜZİK RUHANİDİR

Küçükken, babam bana tasavvufu ilahi merkeze ulaşmanın yolları olarak öğretti. Bu sözler ruhani anlayışımı, maneviyat ve evrensellik duygumu şekillendirdi. Ben her zaman Doğu müziğini sevdim. Yaşım ilerledikçe anladım ki klasik müzik hep ilahi olana yöneliyor. Aslında Batı klasik müziği de dahil, bütün geleneksel müzikler özünde daima ruhani olanla ilgileniyor.

Çocukluğumdan beri manevî ve geleneksel müziği seviyordum. “Hasbi Rabbi” ilahisi gibi farklı bir tarzla tanındığımda bir süre müziğe ara verdim. Çok popülerdi, ama ne felsefî ne entelektüel ne de müzikal olarak beni besliyordu. Bu yüzden tasavvuf hakkında, İslam geleneği hakkında eğitimler aldım, geleneklerin özüne daha çok girdim. Geri döndüğümde değişmiştim. Allah’a şükür, dinleyicilerim de benimle birlikte değişti. Özellikle Türkiye’deki dinleyicilerim, benimle birlikte büyüdü ve bu yolda beni takip ediyorlar. Hayatımın geri kalanını dünya müzik geleneklerine adamak istiyorum.

HER ZAMAN FİLİSTİN’İN YANINDA OLDUM

DERİN SOHBETLER İÇİN YENİ PLATFORM