Fatma Matur
Kıvrımlı kızıl kayaların arasından ilerliyorum. Sürekli duraklıyorum. Kayalara dokunmak için, önce nal tıkırtısı sonra kendisi gelen atlara yol vermek için, kayaların üzerine düşen güneş ışıklarının oyunlarını izlemek için. Bu gerçek, şu an bulunduğun yer “gerçek” demek için. Petra’dayım. Dünya’nın yeni yedi harikasından biri olan bu antik şehir, gezdiğim, gördüğüm tüm antik şehirlerden farklı. Dünyanın içinde başka bir dünyaya geçit bulmuş gibi hissediyorum. Tam da şu günlerde, bebeklerin katledildiği, tüm dünyanın bir soykırımı seyrettiği şu günlerde başka bir dünyaya kaçma isteğiyle aklıma gelen ilk yer de Petra oldu. Bu yazıyı okuduğunuz on beş dakika boyunca, birlikte başka bir dünyaya kaçmışız gibi hissetmenizi dilerim, zira bu tarafta olmak insan olan için bazen çok zor. Baştan başlıyorum. MÖ 400 ile 106 yılları arasında Nebatiler tarafından kurulmuş, 1812 yılında İsviçreli bir kaşif tarafından keşfedilmiş kente doğru yürümeye başlayınca önce Obelisk Tomb’u görüyorum. Burası Nebatiler tarafından MÖ 1. yüzyılda yapılmış iki katlı bir mezar. Ön yüzünde beş dikilitaş bulunan bu mezarın içinde gömülü beş kişiyi temsil ettiği düşünülüyor. Obelisk Tomb’un ardından “Siq” adı verilen az önce bahsettiğim yola giriyoruz. Burası antik kentin giriş yolu. Yer yer beş metreye kadar daralan kırmızının her tonuna sahip dev kayaların, yüksekliği seksen metreye kadar çıkan kayaların arasından yürüdüğünüz büyülü bir yol. Büyüyü bozmaya kalabalık da, insan ve nal sesleri de yetmiyor, en azından benim için. Siq yaklaşık 1.2 km uzunluğunda. Geçit boyunca Nebatiler tarafından kayaların üzerine oyulmuş heykeller, su kanallarını görüyorum. Yaklaşık yarım saatlik yürüyüş, bu büyülü geçidin içerisinde bir dakika gibi geçiyor ve Hazine Binası’na ulaşıyorum.
Gerçek güzelliği kayda alınamayan Al-Khazneh
Al-Khazneh yani Hazine Binası İngilizce’de “photos don’t do it justice” dedikleri, sahiden de fotoğrafların, ne kadar güzel olsa da, binanın gerçek güzelliğinin hakkını veremediği bir yer. Kızıl kentin başladığı, Siq’in kıvrımlı yollarını hayretle yürürken birden karşınıza çıkıp büyüklüğüyle, güzelliğiyle insanın ağzını açık bırakan bir yapı. 25 metre genişliğinde, 40 metre yüksekliğindeki bu kaya mezarın ismi Bedevilerin burada bir hazine saklandığına yönelik inancından kaynaklanıyor. Hazine binasının ön yüzü geleneksel Nebati mimarisinden farklı olarak, çiçekler, hayvanlar ve Tanrı figürleriyle süslü. Petra’nın bu en görkemli yapısının önünde bir saate yakın zaman geçiriyorum. Daha sonra Hazine Binası’nı yüksekten ve karşıdan gören kayalara çıkıp -ki buraya High Place of Sacrifice deniyor ve sosyal medyada gördüğümüz muhteşem Hazine binası pozları buradan çekiliyor- buradan da yapıyı seyrediyorum. High Place of Sacrifice’a tırmanmak yirmi dakika kadar sürüyor. Aşağıya indikten sonra Hazine Binası’nın sağından şehrin içeriye doğru genişleyen bölümlerine ilerliyorum. Burada da muhteşem yapılar var ve her birine ulaşmak için epeyce yürümek gerekiyor.
En görkemli amfitiyatro
Nebati Krallığı’nın en görkemli dönemlerinde inşa edilmiş Roman Amfitiyatro, yapıldığı zamanlarda 8 bin 5 yüz kişiyi ağırlama kapasitesine sahipmiş. Bu sayı Amman’daki dev amfitiyatronun kapasitesinden daha fazla.
Firavun’un kızının ismini taşıyan Qasr al-Bint Tapınağı
*Petra’nın bu ana tapınağına Bedeviler tarafından Firavun’un kızının kalesi ismi verilmiş. Neredeyse 2500 yıllık bu tapınaktan geriye pek bir şey kalmamış olsa da duvarlarında hâlâ Nebati dönemine ait resimler görülebiliyor. Petra şehri içerisinde yürürken bu yapılar dışında görebileceğiniz yerler arasında Büyük Tapınak, Kanatlı Aslanlar Tapınağı, Nymphaeum Çeşmesi ve Mavi Şapel gibi yapılar bulunuyor. Ve elbette Manastır.
Aklınızda olsun
*Petra Gece Programı (Petra By Night): Petra gece programı her pazartesi, çarşamba ve perşembe gecesi 20.30 ile 22.30 arasında Hazine Binası’nın önünde yapılan bir gece etkinliği. Binanın önü yere konulan binlerce mumla aydınlatılıyor ve etrafınızdaki yüzlerce insanla yere oturup Bedevi ezgileri dinliyorsunuz. Bu deneyim benim için durmaksızın patlayan flaşlar, Bedevi ezgilerinin müzik zevkime hitap etmemesi gibi nedenlerle çok akılda kalıcı olmadı. Yine de bunu katılmadan bilemezdim ve gece karanlığında Siq Yolu’nu yürümüş olma deneyimi için bile iyi ki katılmışım diyebiliyorum. Siz de katılmak isterseniz Petra ziyaretinizi bugünlere denk getirmeniz iyi olur.
*Petra’yı hakkıyla gezmek için bence iki gün gerekli. Bu kadar zamanınız yoksa bile ziyaretçi merkezinin açıldığı sabah 6’da orada olup, henüz tur otobüsleri dolmadan yürüyüşünüze başlamanızı ve bir tam gün ayırmanızı öneririm.
*Petra’yı ziyaret etmek için en iyi zamanlar nisan, mayıs ve eylül, ekim ayları. Bu zamanlarda bile gündüzleri oldukça sıcak oluyor ve Sütunlu yoldan itibaren gölge bulmak çok mümkün değil ve uzun yürüyüşlere ve yer yer tırmanışlara hazırlıklı olmak gerekiyor. Bu nedenle iyi bir yürüyüş ayakkabısı, güneş gözlüğü, şapka, güneş kremini unutmayın.
*Petra içerisinde su alabileceğiniz, yemek yiyebileceğiniz yerler var. Fakat fiyatlar ve damak tadınıza hitap etmeme ihtimaline karşılık, küçük bir sırt çantasına su, sandviç, çerez almanızı öneririm.
*Petra’da güneş çekilince hava serinliyor, akşamüstü ve dönüş yolu için, hele de Petra Gece Programı’na katılacaksanız yanınızda mutlaka ince bir hırka olsun.
*Petra çok kalabalık ve yürürken etrafınızda sizin gibi turistlerin dışında mutlaka yardım etmek isteyen, atlara binmenizi öneren bedeviler oluyor. Ata veya atlı arabalara binerseniz biniş ücretinin dışında inerken yüksek ihtimalle ve ısrarla bahşiş isteyecekleri aklınızda olsun.
*Petra için tek günlük giriş ücreti 50 Ürdün dinarı, Gece Programı ücreti ise 20 dinar, yani bugünkü kurla 2 bin TL ve ayrıca 8 yüz TL ödemek gerekiyor. Bu ücretlere değiyor ama yerli turistten bir dinar, yabancılardan yani bizlerden 50 dinar aldıklarını düşününce oldukça pahalı. İki günlük giriş ise 55 dinar.
*Benim önerim Ürdün’e gelmeden Jordan Pass adı verilen bileti online olarak almanız. 70 dinarlık bileti aldığınızda Ürdün içerisinde Petra dahil 40’tan fazla yere bilet parası ödemeden girebilirsiniz. Petra Gece Programı Jordan Pass’a dahil değil.
Hareketli bir pazar yeri
Antik Tiyatro’nun ardından şehrin kalbi sayılan yaklaşık 6 yüz metre uzunluğundaki Sütunlu Yol geliyor. Burası ismini bir zamanlar yolun her iki yanında sıralanan sütun dizilerinden almış. Bu yol ayrıca Nebatiler zamanında Petra’nın ticari ve kültürel merkezi olarak kullanılan, hareketli bir pazar yerinin de bulunduğu bir yermiş. Yol Kemerli Kapıya (The Arched Gate) kadar uzanıyor.
Korint sütunları ile bezeli devasa anıt mezar
Şehrin genişlediği bu bölgede “Street of Facades” adı verilen geniş yoldan yürürken önüme çıkan yapılardan biri Kral Mezarları. Burası da Hazine’dekine benzer şekilde ön cepheleri etkileyici Korint sütunları ile bezeli beş devasa anıt mezar yapıdan oluşuyor. Bunların en etkileyici olanı Urn Tomb, kilise olarak da kullanılmış.