Türk basınında Ayasofya ve Fetih

İletişim Başkanlığı Yayınları’ndan çıkan 3 ciltlik “Kutlu Çağrının İzinde: Türk Basınında İstanbul’un Fethi, Fatih Sultan Mehmed, Ayasofya Camii” eseri, 100 yıllık bir okuma sunuyor. Eser için arşivini açan yazarımız Dursun Gürlek, özellikle fethin 500. yılında Cumhuriyet ve Hürriyet de dahil günlük gazetelerin birinci sayfadan fetih haberleri yayınladığını söyledi.

Sevda Dursun
Dursun Gürlek

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından İstanbul’un fethinin 571. yıl dönümü dolayısıyla Kutlu Çağrının İzinde: Türk Basınında İstanbul’un Fethi, Fatih Sultan Mehmed, Ayasofya Camii isimli üç ciltlik eser hazırlandı. Takdim yazılarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaleme aldığı eser, 1922’den bugüne gazete ve dergi gibi süreli yayınlarda, dönemin önemli kalemlerine ait makalelerin taranmasıyla hazırlandı. Gazetemiz yazarlarından kültür tarihçisi Dursun Gürlek’in 40 yıla yakın birikiminden faydalanılarak hazırlanan eserler, kronolojik bir anlatıyla sunuluyor. Lise yıllarından itibaren takip ettiği gazete ve dergilerde ilgisini çeken yazıları sakladığını ifade eden Gürlek, bu önemli kitapların ortaya çıkışını Yeni Şafak’a anlattı.

500. YIL ŞANINA UYGUN KUTLANMADI

Özellikle 1953 yılına ait gazeteleri sahaflardan topladığını, fethin 500. yılının devlet tarafından şanına uygun kutlanmadığı halde kültür dünyasında epeyce yankı uyandırdığını ifade eden Gürlek, “Haftalık ve aylık dergiler fetih özel sayıları çıkardı, Cumhuriyet ve Hürriyet de dahil olmak üzere günlük gazeteler birinci sayfadan Fatih’in resmiyle beraber fetih haberleri yayınladı. O yıllara ait 40-50 gazete toplamışımdır. Bunları itina ile sakladım. Gel zaman git zaman Tayyip Bey Ayasofya’yı açtıktan sonra gazetedeki köşemde arşivimden bahsederek, ‘Keşke birileri kitap yapsa’ dedim. İletişim Başkanı Fahrettin Altun bunu okumuş ve kitap yapmak istediler. Ben de elimdeki bütün malzemeyi verdim. Bir kitap olacaktı, malzeme bolluğundan üç kitap fikri ortaya çıktı” dedi.

BATILI YAZARLAR FATİH’İN DEHASINI YAZDI

İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’in dehasıyla ilgili konuşan Gürlek, şu değerlendirmeyi yaptı: “En önemli husus da bir çağı kapayıp bir çağı açmasıdır ki, gelmiş geçmiş İslam hükümdarları içinde bir numaralı isimdir. Fatih, bütün İslami ilimleri bildiği gibi, fizik, kimya, matematik, astronomi ve 7 yabancı lisan biliyordu. Eskilerin deyimiyle ‘zülcenaheyn’ yani iki kanatlıydı. Yoksa İstanbul’u alamazdı. Ama şu söz de ona ait: ‘Şehirleri fethetmek o kadar önemli değil, asıl önemli olan gönülleri fethetmektir’. Fatih, halkının gönlünü fethedememiş olsaydı, İstanbul’u da fethedemezdi. Batılı yazarlardan birçok insan, hatta Fatih’e ve İslam’a düşman olan birçok insan, Fatih’in ne büyük bir siyasi deha, şair ve alim olduğunu teslim etmişlerdir.”

AYASOFYA MABED OLARAK KURULDU

Ayasofya kitabıyla ilgili de bilgi veren Gürlek, “Batılı bazı bilginler satır aralarında ‘Ayasofya mabet olarak kuruldu, kiliseyken de mabetti camiyken de. Müze olması gerçeklere uymuyor’ diyordu. Müzeyken Ayasofya’yı gezdiğimizde hatırlarsanız hiçbir eşya yoktu. Hatta müze olunca Hattat Mustafa İzzet Efendi’nin dört halifenin ve Hz. Hasan ve Hüseyin’in isimlerinin yazıldığı levhalar indirildi, dışarı çıkaracaklardı fakat kapılardan geçmediği için çıkaramadılar. Yine de indirip, aşağıda bir yere koydular, yıllarca toz toprak içinde bekletildi. 1949 yılında yeniden takıldı. Bunların ayrıntılı yazıları kitapta mevcut” ifadelerini kullandı.

GERÇEKLERİ KAYNAĞINDAN ÖĞRENSİNLER

Bugünkü gençliğin ve gelecek nesillerin İstanbul’un fethini, Fatih’i ve Ayasofya’yı ayrıntılarıyla öğrenmelerini istediğini vurgulayan Gürlek, “Gerçekleri kaynağından öğrensinler. Çünkü bu konuda spekülasyonlar, yanlış değerlendirmeler var. Ayasofya cami olarak açılmasıyla yanlış yapıldı diyenler var, bunların doğru olmadığını ispat etmek, öğrenmek için bu eserlerin faydalı olacağına inanıyorum” dedi.

FIKRALAR EFSANELER

Kitapta Ayasofya ile ilgili fıkra ve efsanelere de yer verdiklerini dile getiren Dursun Gürlek, bunlardan örnekler verdi: “Ayasofya camiye çevrilince Hızır As'ın içeri girdiği ve soldaki sütuna parmağını sokarak kilisenin kıblesini Kabe’ye çevirdiği efsane olarak anlatılır. Ayasofya’nın mütevellisi çok zengindi. Bir gün Yavuz Sultan Selim İstanbul’da gezerken, Şehzadebaşı taraflarında büyükçe bir mescide rastlıyor. Ayasofya mütevellisinden Revani Bey’in yaptırdığını öğrendiğinde, ‘Hay Allah razı olsun, şu Ayasofya ne kadar büyük ne kadar zengin bir mabed ki bu kadar cami doğurmuş’ diyor.”

HAYAT
Bayram tatilinde 1 milyon 111 bin 957 kişi müze ve ören yerlerini ziyaret etti

HAYAT
Mısır piramitlerindeki gizem Sivas'ta da ortaya çıktı: Tesadüfün olmadığını düşünüyorum

HAYAT
Sanatçılar Filistin'in sesi oldu