Yaklaşık 7 ay önce 1 Ekim 2023 tarihinde, Suriye'den Kayseri'ye 'paramotorla geçtikleri' iddia edilen teröristler, Kayseri Develi'de, evli ve 6 aylık bebeği olan veteriner hekimi Mikail Bozlağan'ı şehit edip aracını gasbetmişti.
Develi'den Ankara'ya gelen teröristler; TBMM'nin yeni yasama yılı açılışına saatler kala, İçişleri Bakanlığının Emniyet Genel Müdürlüğü giriş kapısı önünde bombalı saldırı düzenlenmişti. Saldırı girişiminde 2 teröristten biri üzerindeki patlayıcıyı infilak ettirirken, diğeri de polis ekipleri tarafından öldürüldü. Olayda 2 polis yaralanmıştı.
Geçtiğimiz günlerde söz konusu eylemde teröristlerin kullandığı öne sürülen 'paramotor', Kayseri'nin Tomarza ilçesinin Köseler Mahallesi'nde çalılık alanda gömülü halde bulundu.
Uzman isimler Murat Yeşiltaş ve Yılmaz Özkaya, söz konusu olaya dair Yeni Şafak'ın sorularını cevapladı.
Paramotor, deposundaki yakıt yettiği kadar havada kalabilir. Normalde paramotorların depoları, 3-4 saat havada kalacak kadar yakıt alır. Ancak özel uçuşlar için depo büyütülerek havada kalma süresi uzatılabilir. Gücüne göre, bir paramotor saatte 3-4 litre yakıt harcar.
Paramotorun ne kadar yol alacağının, taşınan yük veya yakıt deposunun kapasitesi ile akalası yoktur. Havada kalma süresi ayrı, mesafe kat etme ayrıdır. (Buraya daha sonra detaylı değineceğim) Kara taşıtlarının olduğu gibi, paramotorların da güçleri vardır. İtme gücüne ve paramotora bağlanan kanada göre, uçurulabilen ağırlık değişir. Motor ve kanat 2 kişiyi uçuracak güç ve büyüklükte değilse zaten yerden havalanamaz. O güce sahipse, tek kişilik motor ne kadar yol alırsa, 2 kişilik motor da o kadar yol alır.
Pek mümkün değil. Daha doğrusu, anlatıldığı şekilde mümkün değil. Biz, bırakın yüzlerce kilometre kat edip sınır geçmeyi; Saros Körfezi’nin kıyısında 3-5 kilometrelik uçuş yapmaya kalktığımızda yüz tane ekip üşüşüyor başımıza ve yapmadıkları kontrol kalmıyor.
40-50 metrekarelik rengarenk bezin bağlı olduğu ve çok uzaklardan duyulabilecek şekilde şiddetli ses çıkaran bir araçtan bahsediyoruz. Bu uçuşların yapılabilmesi için, çok ciddi ve uzun süren hazırlıklar gerekiyor.
Böyle bir tahmin yürütmek için, geçilen arazinin yüksekliğini bilmek gerekir. Arazi yapısına göre, yerden 3-5 metre yüksekte de 1-2 bin metre yüksekte de uçulabilir. Burada, yükseklikten çok mesafenin önemi var. Düz mantıkla bakarsak, geçilen bölgedeki en yüksek noktanın, en az 100-150 metre daha üzerinde uçulması gerekir. Yükseklik bilgisi veren bir haritadan bölgenin durumu incelenerek daha net bilgi elde edilebilir. Açıklamalarda anlatılan 300-400 kilometrelik mesafe ilginç ötesi.
Serbest ortamda, en iyi hava ve arazi şartları denk getirilerek, tüm imkanların kullanılması ile kırılan Türkiye rekorunun bile ‘200 kilometreye ulaşmadığı’ dikkate alındığında, ne dediğim çok daha iyi anlaşılacaktır.
Görüntülerde bir paramotor yok. Paramotorun bağlı olduğu trike parçası olduğu varsayılan bazı kısımlar var. Görevlilerin ellerindeki torbaların içinde de motor olması mümkün değil. Olsa, torbayı öyle tek elle tutamazlar. Parçaların paramotor parçası olduğunu varsayarak bir tahmin yürütürsek; sorunuzun cevabı “Elverişli değil” olur.
Sanal ortamda basit bir tarama yaparak, paramotor görselleri incelendiğinde görülecektir ki; hiçbir paramotorda fotoğraflardaki gibi böyle bir yakıt deposu yoktur.
Kişiye göre değişir. Biri 1 yılda öğrenir, bir başkası ömür boyu bu seviyeye gelemez.
Burada önemli olan; uçuşun karasalda yapıldığının iddia edilmesidir. Bu tür uçuşları yapabilmek her paramotorcunun işi değildir. Bu spor genelde deniz kıyısında yapılır. Karasalda uçmak çok farklı bir olaydır. Eğitim süresi değil de karasal uçuş tecrübesine bakmak gerekir.
Hava durumu ve yakıt özelinde değerlendirecek olursanız. Bu arkadaşlarımızın çalışmasına saygı duyuyorum. Yazdıkları doğru ama genel, yüzeysel ve kitabi bilgileri içeriyor. Hele “karasal” dediğimizde bu bilgiler konuyu izah etmeye yeterli değil. İşin ayrıntıları çok başka.
Dilim döndüğünce anlatayım:
Paramotorların kendilerine ait hızları yoktur. Hızı, bağlanan kanat belirler. Yani motor iter, kanat uçar. “Motor hızlı iterse kanat hızlı uçmaz mı?” şeklinde bir soru akla gelebilir. El cevap: “Uçmaz.” Kanatların hızı, yapılışında belirlenir. Yani şekli ve sınıfı hızı belirler. Motorla hız katmak mümkün değildir. Motor ittikçe yükselme sağlanır. Yükseleceğiniz zaman gazı artırırsınız.
Peki kanadın hızı ne kadardır?
Kanat olarak eğer yamaç paraşütü bağlı ise saatte 25-50 kilometre arasında değişir. Yok eğer sert profilli kanat (delta kanat) bağlı ise 70-80 kilometreye çıkabilir. Ancak bu güne kadar bu konuda yapılan açıklamalarda yamaç paraşütüne işaret edildi. Hatırlanırsa, “Teröristler paramotorla Suriye’den geldi” modası başladığında yapılan ilk haberde, yamaç paraşütü fotoğrafları vardı.
Peki bu hızlar havada bir mana taşıyor mu? El cevap: “Hayır!”
Havada, karaya göre kat ettiğiniz mesafe, rüzgarın hızına bağlıdır.
Örnekleyerek gidelim…
Kanadınızın hızı 40 kilometre, karşıdan esen rüzgar da 15 kilometre ise hızınız gerçekte 25 kilometredir. Eğer rüzgar karşıdan değil de arkadan esiyorsa hızınız 40+15=55 kilometre olur.
Şöyle dediğinizi duyar gibi oluyorum: “Tamam işte! Teröristler, rüzgarın arkadan itmesinden yararlanarak, saatte ortalama 60 kilometre hızla 300 kilometreyi 5 saatte almıştır. Yakıt deposu da 20 litrelikse çok rahat bu uçuşu gerçekleştirmişlerdir.”
Maalesef öyle değil…
Paramotor, cetvelle çizilmiş gibi bir çizgi üzerinde seyredemez. Yani sosyal medyadaki görsellerde yer aldığı gibi bir uçuş hattı mümkün değil. Hava ne kadar elverişli olursa olsun; paramotor sağa-sola sapmak-yükselip alçalmak zorundadır. (Kaldı ki; burada gizli kalması gereken bir uçuştan bahsediyoruz. Güzergah çok daha oynak olacaktır.) Bu durum da uçuş mesafesini çok uzatır. 350 kilometrelik bir mesafeye ulaşmak için 500 kilometre kat etmek gerekebilir.
“Arka rüzgar alma…” konusu ancak kısa mesafede geçerlidir. Rüzgar haritaları incelendiğinde görülecektir ki; öyle 300-400 kilometre ve 7-8 saat boyunca aynı yönde ve aynı şiddette esen bir rüzgar yoktur. Teröristlerin uçtuğu varsayılan tarihte de başka bir zaman da öyle bir dünya yok.
Kalkıştan sonra bir süre arka rüzgar alırsınız ama sonra rüzgar hız veya yön olarak mutlaka değişir. Zaten sosyal medyadaki o paylaşımın bir yerinde, “hava koşullarının uygunluğuna” dikkat çekilmiş ve “…şaşırtıcı…” ifadesine yer verilmiş.
Bu bilgilerden hareketle şuraya da varıyoruz: Paramotorun havada olması başka şey, mesafe alması başka şeydir. Teknik olarak 5 saatte 300 kilometre gidebileceğiniz gibi, 1 kilometre bile gidemeyebilirsiniz. Hatta karşı rüzgar çok fazla ise geri geri gidersiniz.
Ya teröristler gece uçtuysa?
Teknik olarak paramotor gündüz görüşünde uçan bir araçtır. Varsayalım teröristler gece uçtu ve 350 kilometreyi yeri görmeden kat etti. Kalkışı gece yapsa bile inişte gün ışığına muhtaçtır.
Gün aydınlanırken nereye varacağı ve iniş şartlarının ne olacağının bilinmesi mümkün değildir. Gece uçuşunda termal aktiviteler az olabilir ama rotor-türbülans denilen problemle nerede ve nasıl karşılaşılacağını bilmek mümkün değildir. Çünkü arkamızda – altımızda – karşımızdaki arazinin durumunu göremeyiz.
Paramotor, stabil ve düzenli uçan bir hava aracı değildir. Sürekli sallanır ve istikametinde sapmalar olur. Paramotorla 400 kilometrelik bir uçuşu istediğiniz gibi planlayamazsınız. Ya yön değişir ya zaman değişir ya da mutlaka hesapta olmayan bir gelişme yaşanır.
Bugüne kadar konuyla ilgili haberlerde hep, kırık malzemeler yer aldı. Bu araçlar eğer inişte bu kadar kırıma uğradıysa teröristler nasıl bu kadar sağlıklı kalıp eylemini gerçekleştiriyor?
“Teröristler, indikten sonra motorları parçalayıp saklıyor.” denilebilir.
O zaman da “Havada görülmediklerinden emin olarak, indikleri yerde nasıl bu kadar rahat ve planlı davranabiliyorlar?” diye sormak gerekir. Zira saklama işinin de çok özenle yapıldığı görülüyor. Kaldı ki; iniş için mutlaka düz alana ihtiyaçları var. Ama kırık parçalar hep ağaçlık alanda bulunuyor. Demek ki; açık alana indiklerinde de görülmediklerinden eminler! Önce iniyor, sonra motoru parçalıyor, sonra ağaçlık alana taşıyor, sonra güzelce kamufle ediyor, sonra silah ve mühimmatını alıp işine devam ediyor!
Böyle bir uçuş gerçekleştirildiyse eğer, uçuş süresince ve inişte yer ekibi desteği alınmıştır.
Teröristler eğer paramotorla geldiyseler, sosyal medyadaki değerlendirmelere belli ölçüde katılırım. Ama “Kayseri paraşütçülüğün çok olduğu yer…” değerlendirmesi boşta kalıyor. Kayseri’ye nerelerden geçip geldiler? Her yerde mi paraşütçülük çoktu? Kaldı ki; Kayseri’de çok olan paramotor değil, yamaç paraşütüdür ve sadece Alidağı’ndan yapılır.
“Teröristler neden Kayseri’ye indi?” diye değil de (ne şekilde olursa olsun) “Neden Kayseri’ye geldi ve oradan harekete geçti?” diye sormak daha doğru olacak. Üstü kapalı konuşursak, bölgede teröristlere yardımcı olacak alt yapıya dikkat çekmek gerekir. Bu bilgi devletin elinde var.
(Bu arada şu hususa da dikkat çekmek isterim: Açıklamalarda paramotor ifadesi kullanıldığı için ben de öyle devam ettim. Aslında bahsedilen araç, “paratrike”tır. Yani tekerlekli paramotordur. Paramotor sırta alınarak yapılan uçuşlara göre, paratrike ile yapılan uçuşlarda çok daha geniş kalkış ve iniş alanlarına ihtiyaç vardır.)
2022'deki Mersin saldırısında PKK'lı teröristlerin tespit edilememesinin nedeni, paramotorun amatör bir araç olarak kabul edilmesi ve radar sistemlerince dikkate alınmamasıdır. Radar sistemleri genellikle profesyonel tehditlere odaklanmıştır ve hedef tespiti için belirli kriterler uygular. Bu kriterler arasında hedefin boyutu, irtifası ve hızı gibi faktörler bulunur. Kuşlar, paraşütler ve benzeri nesnelerin hedef olarak kabul edilmemesi için radarlar belirli filtreler kullanır. Paramotorlar, çoğu radar sisteminin bu filtrelerinden dolayı tespit edilemez.
Güvenlik güçleri, alçak irtifada uçan tehditleri tespit etmek için çalışmalara başlamış olsa da, 2023 saldırısında bu çalışmaların tamamlanıp tamamlanmadığı belirsizdir. 2023 saldırısı sonrasında METEKSAN RETINAR FAR-AD sistemi çözüm olarak önerilmiştir, ancak bu sistemin tespit menzili sınırlıdır.
Mersin saldırısında teröristlerin yaklaşık 250-300 kilometrelik bir uçuş gerçekleştirdiği düşünüldüğünde, teröristlerin büyük ihtimalle Suriye'nin Ein el-Arap (Kobani) ve Münbic kentlerinden hareket ettiği tahmin edilebilir. Bu bölgelerden teröristlerin Mayıs saldırısı için hareket etmiş olmaları da mümkündür.
Teröristler muhtemelen paramotorla gidebildikleri kadar ileri gitmeyi tercih etmiş olabilirler. Paramotor sınırda dikkat çekici bir araç olmasına rağmen, sınırdan uzaklaştıktan sonra teröristler için daha güvenli bir araç haline gelir. Ülke içinde havada kimlik kontrol noktaları bulunmamaktadır. Bu nedenle, teröristler paramotorla mümkün olduğunca ileri gitmek istemiş olabilirler ve geri kalan yolculuğu arabayla tamamlamış olabilirler.
Bu tür eylemlere karşı önlemler alınmıştır, ancak bazı durumlarda yetersiz kalabilirler. 2020'de bu tür tehditler tartışılmış ve 2022 saldırısından sonra önlemler arttırılmış olsa da, 1 Ekim saldırısı alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu göstermiştir. Olası önlemler arasında, sınır bölgelerine METEKSAN ve ASELSAN gibi şirketler tarafından üretilen radar sistemlerinin yerleştirilmesi bulunabilir. Ancak bu sistemlerin tespit mesafesi sınırlı olabilir ve paramotorlar gibi hava şartlarına bağlı araçları tespit etmekte zorlanabilirler. Dolayısıyla, alınabilecek önlemler kısıtlıdır.