|

Mustafa Kutlu’nun imza gününden notlar

Mustafa Kutlu, son hikâye kitabını imzalamak için geçtiğimiz ay Üsküdar’daydı. Sosyal medya hesabı olmayan, cep telefonu da kullanmayan Kutlu’nun imza gününde, farklı kuşaktan okurlar uzun bir kuyruk oluşturdu. Kutlu, yeni tanıştığı okurlarıyla tıpkı eski günlerdeki gibi memleketlerini sorarak muhabbete girdi.

Ayşe Olgun
04:00 - 15/06/2024 Cumartesi
Güncelleme: 23:37 - 14/06/2024 Cuma
Yeni Şafak
Mustafa Kutlu.
Mustafa Kutlu.

Gazetecilik mesleğinin en güzel yanı ilgiyle okuduğum pek çok yazarla yüz yüze tanışmak, sohbet etmek ve kitaplarını imzalatabilmek imkanına sahip olmam. Geçtiğimiz ay Başkanın Adamları adlı hikâye kitabıyla okurunu yeniden selamlayan ve benim ilk gençlik yıllarımdan bu yana ilgiyle takip ettiğim Mustafa Kutlu’nun imza günü vardı. Ben de yeni hikâye kitabını hem imzalatmak hem de Kutlu’nun okur kitlesiyle tanışmak için Üsküdar’daydım. Yaklaşık iki saat süren imza günü yorgunluklarına rağmen renkli sahneleriyle anılarda yer aldı.

KAHRAMANLARI ARAMIZDA

Geçmişte yazarla okurun buluştuğu yegane adres imza etkinlikleriydi. Bu yüzden de yazarların imza günleri okurlar için son derece önemliydi. Bu etkinliklerde eserden ziyade okur ve yazar birbirine odaklanır; buluşmalar kimi zaman hayal kırıklığına kimi zaman da sevince dönüşürdü.

Günümüzde ise artık yazar ile okurun buluştuğu pek çok mecra var. Söyleşiler, paneller, etkinlikler bir yana yazarın ve okurun biraraya geldiği dijital platformlara da rağbet oldukça fazla. Yazarların bizzat kendisinin ya da bağlı bulundukları yayınevi aracılığıyla yönetilen sosyal medya hesapları okur tarafından büyük ilgi görüyor. Böylece yazar da okur da dijital mecrada daha yakın olabiliyor.

İlk kitabı 70’lerin başında basılan ve bugüne kadar sayısız hikâye kitabına imza atan Mustafa Kutlu aynı zamanda fikir yazılarını da günlük olarak 30 yıldır Yeni Şafak gazetesinde kaleme alıyor. Üretken bir yazar olarak Kutlu her kuşaktan haklı bir okur kitlesine sahip.

Son hikâye kitabındaki kahramanları da dahil her kahramanıyla mahallemizde, sokağımızda ya da hanemizde bizimle olan Kutlu, günlük hayatında ise okuruna mesafeli bir yazar. Çünkü Kutlu'yu ne dijital patformlarda ne kitap fuarlarında ne de kültür sanat etkinliklerinde görebilirsiniz. Üstüne üstlük günlük hayatında sosyal medya hesabı yok, cep telefonu hatta kişisel bir mail adresi bulunmuyor. Peki okur yazar ilişkisini günümüzün en popüler mekanlarından uzak tutan bir yazarın özellikle genç okurlara ulaşması mümkün mü? Biraz da bunu merak ederek Kutlu’nun son iki yılda iki defa gerçekleşen imza günlerine katılıp izlenimlerimi not aldım.

İMZA KUYRUĞU

Kutlu, teknolojik iletişim araçlarını kullanmak gibi okuruyla tanışmak, sohbet etmek derdine de düşmemiş. Tam aksine kendini anlatmak yerine okuruna bugünün hikâyesi üzerinden ulaşmayı tercih etmiş. Mesela senarist oyuncu Gülse Birsel'in bir dönem hepimizin ilgiyle izlediği Avrupa Yakası adlı televizyon dizisine nazire olsun diye Anadolu Yakası adlı bir hikâye kitabı yazmıştı. Yine Tanpınar'ın Huzur romanındaki karakterler bugünün İstanbul'unda olsaydı nasıl bir hikâye ortaya çıkardı diye düşünüp Sevincini Bulmak kitabını kaleme almıştı. Nitekim son kitabında da Anadolu'da yüzlerce yıldır devam eden şenliklerin nasıl festivallerle buluştuğunu eğlenceli bir dille anlatıyor. Kitabı bitirdiğimde biri bunların acaba filmini ya da dizisini çeker mi diye düşünmeden edemedim.

Kutlu, kitaplarında günümüz insanının hikâyesini yazsa da onun iletişim araçlarına mesafeli. Bunun ezberleri bozduğu anlar da olmuyor değil. Tıpkı iki yıl önce Dergâh Yayınları Cağaloğlu’ndan Üsküdar’a taşındığında yaptığı imza günü gibi. "Bu benim ilk imza günüm" diyerek yazarlık hayatında bir ezber bozduğunu kendi de kabul eden Kutlu, sebebini de “Normalde imza günü yapmam ama 1727 Kitap Kafe’ye destek olmak için geldim” diye açıklamıştı. Dergâh Yayınları'nın sosyal medya hesabından günü ve saati duyurulan bu ilk imza günü yoğun ilgi görmüş hatta Kutlu, sağlık sorunları yüzünden saatler sonra imzaya ara vermek zorunda kalmıştı.

İşte o efsanevi imza gününden sonra Kutlu geçtiğimiz ay bir kez daha okurları için Üsküdar’daydı. Ancak bu sefer imza günü hafta içi ve mesai saatine denk gelmişti. Fakat imza kuyruğu yine sokak boyu uzanıyordu. Kutlu, sık sık yayınevi yetkililerine “Beş dakika ara versek” diye ricada bulunuyor ve bu kısa molaların ardından yeniden içeri giren okurlarını büyük bir içtenlikte karşılamaya devam ediyordu. Kutlu’nun imza gününe gelen okurları ağırlıklı olarak gençlerden oluşuyordu. Anne ya da babasıyla gelen gençlerin yanında kucağında çocuğuyla gelen okurlar da vardı. Hatta sınıfça dersten çıkıp koşarak imzaya yetişen öğrenci grupları ya da öğrencilerini alıp imzaya gelen öğretmenler dikkat çekiyordu. En küçük okuru ise annesinin kucağında gelen altı aylık bir kız çocuğuydu. Yine okurları arasında genç yazar ve şairler dikkat çekiyordu. Bu çeşitlilik okurların imzalattığı kitaplarda da göze çarpıyordu. Poşet dolusu kitapla sıraya girenlere ise şu uyarı yapılıyordu: "Sadece tek kitap imzalatın lütfen! "

İMZALI KİTAPLAR

Kutlu’nun son kitabının yanında eski kitaplarını imzalatmak için kuyruğa giren veya iki defa kuyruğa girip iki kitap imzalatmaya çalışanlar dikkatimi çekti. Tek bir kitabın imzalanacağı kuralı kimi okuru hayal kırıklığına uğratırken kimi bu hakkını sevdiği insan için kullanmak istediğini söylüyordu. İstanbul’un uzak semtlerinden gelenler olduğu gibi Ankara, Bursa gibi farklı şehirlerden gelen okurlar da vardı. Kutlu imzada okurların –uzaktan gelenler istisna- fotoğraf çekimlerini ise nazikçe geri çeviriyordu. Okuruyla arasında geçen kısa muhabbetlerin çerçevesi ise bazen uzatılan kitabın içeriği bazen okurun ismi ama en çok memleketi üzerine oluyordu. Mesela Tirende Bir Keman adlı kitabını imzalaması için uzatan genç kıza, “Müzik dinlemeyi sever misin? Bak bu kitabın içinde aynı zamanda çok güzel müzikler var onların barkodlarını cep telefonuna okutup dinleyebilirsin” diye tavsiyede bulunuyordu. Ya da çocukluk ve ilk gençlik anılardan yola çıkarak yazdığı Selam Olsun kitabını başka bir okurunun elinden aldığında içinden Anadolu’nun irfan mektebinde yetişmiş bir güzel insanın fotoğrafını bulup onunla ilgili bir anısını anlatıyordu.

Yaklaşık iki saat süren imza etkinliğinde şunu gördüm ki Kutlu'nun elli yılı aşkın sürede gittikçe gençleşen sağlam bir okur kitlesi var. İletişim teknolojisini en başarılı şekilde kullanan bu genç kuşağa ulaşmak için Kutlu, onlar gibi dijital mecrayı kullanmak yerine onları anlayan yazılar yazmayı tercih ediyor. Tıpkı son hikâye kitabında olduğu gibi.

İmza gününden çıktığımda ise zihnimde şu soru vardı: Sahi Mustafa Kutlu gibi yeni tanıştığı insana sosyal medya hesaplarını değil de memlekettini soran ve sonra da o memleketteki önemli isimleri hatırlatan kaç kişi kaldı?



#Mustafa Kutlu
#Aktüel
#Edebiyat
#Sanat
#Hikaye
19 gün önce