|

Türk sinemasının sokaklarında dolaşmak ister misiniz?

Hece Dergisi Türk Sineması Özel Sayısı “Sinematik” köşesinin haziran ayı konuğu oluyor. Özel sayıya katkı veren 104 ismin denemeleriyle, makaleleriyle Türk sinemasının sokaklarında dolanıyoruz. Farklı evlere konuk oluyoruz. Evlerin meselelerini, geçmişini okuyoruz.

04:00 - 15/06/2024 Cumartesi
Güncelleme: 23:33 - 14/06/2024 Cuma
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
Rabia Bulut

“Sinematik” köşesindeki ilk yazıdan itibaren karşılaşmaların önemli bir yer oldu. Bahsettiğimiz kitaplara dair yazılar o noktadan hareketle ortaya çıktı. Yaz ayının ilk Sinematik yazısında bahsedeceğimiz Hece Dergisi Türk Sineması Özel Sayısı’nda da farklı farklı karşılaşmalar yer alıyor. Güncel sinema kitaplarınızı takip ettiğimiz bilinir. Arşivlik bu sayıyı da gündemimize almamız kaçınılmazdı. Aynı zamanda şunu da belirtmek gerekiyor. Sayıda ben de “Sinemamızda Başörtüsünün Görülmeyen Yeri Üzerine Bir Deneme” başlıklı yazımla yer alıyorum. Bu nokta üzerinden yazıp yazmamak üzerine düşündüm. Ama sevgili Ayşe Olgun yazmamda bir sakınca olmayacağını söyledi. Ben de yazıyı yazmak üzere yola koyuldum.

YÖNETMENLER KONUŞUYOR

Türk Sineması Özel Sayısı’nın editörlüğünü akademisyen, yazar Kurtuluş Kayalı ile editör, yazar Hatice Bildirici üstleniyor. Bu iki isim köşemizin müdavimleri için yabancı değil. Çünkü iki isminde yeni çıkan kitaplarını mercek altına aldık. İki ciltten oluşan özel sayıda altı bölüm ve “Yönetmen Söyleşileri” başlığı yer alıyor. İlk ciltte “Tarihi ve Kavramsal Çerçeve”, “Eleştiri ve Sinema Dergileri” bölümleri ile Yüksel Aksu, Ezel Akay, Mahmut Fazıl Coşkun ve Uğur İçbak ile yapılan söyleşilerin yer aldığı “Yönetmen Söyleşileri” başlığı yer alıyor. İkinci ciltte ise “Yönetmenler ve Filmler”, “Uyarlama”, “Türk Sinemasında Öne Çıkan Mevzular” ve “Yeşilçamın Yüzleri” bölümleri yer alıyor. Sunuşta sayının amacı “Türk sineması ile profesyonel ya da amatör biçimde ilgili olan her sinemasever için kaynak teşkil etmesini istediğimiz bu çalışmanın sinema araştırmacıları ve eleştirmenlerine Türk sineması üzerine yapılacak tartışmalarda bir bakış verilmesini diliyoruz.” şeklinde belirtiliyor.

TÜRK SİNEMASININ DİNAMİKLERİNE DAİR

Birinci cildin açılışı Kurtuluş Kayalı’nın “Türk Sinemasının Dinamikleri” yazısıyla yapılıyor. İkinci cilt ise Hacer Koç Yıldız’ın “Türk Sinemasının Koca Çınarı Lütfi Ömer Akad” yazısıyla başlıyor. İkinci bir kitabı okurken sıralı bir şekilde okumakta mümkün veya merak ettiğiniz konuya dair başlığı görüp karışık olarak da okunabilir. Tanıdığınız isimlerin ne yazdığını merak ederek de okuyabilirsiniz. Ben en son dediğim şekilde okumaya başladım. Bildiğim, tanıdığım isimlerin ne yazdığını merak ettim. Yakın zamanda belgeselinin gösterimi vesilesiyle tanıştığım Sezer Ağgez’in “Dijital Platformlarda Değişen ve Dönüşen Belgesel Sinemaya Dair Bir Değerlendirme” başlıklı yazısını merakla okudum. Belgesel türünün yükselişini görüyoruz hem sinemamızda hem de dünyada. Bu noktayı dijital platformlar üzerinden inceleyen bir yazıya denk gelindiğinde de okumak kaçınılmaz oluyor. Sinema yazınının önemini, çeşitlenmesi gerektiğini hep dile getiriyoruz. Sinema kitaplarının daha fazla basılmasını, dergilerinin yoluna devam etmesini istiyoruz. Ama maalesef sinema dergileri artık varlığını koruyamıyor. Ya dijital üzerinden devam ediyor ya da tamamen kapanıyor. Asım Öz “Birleşen ve Ayrı Yollar: Sinema Beğenilerinin Aksettirildiği İki Mecra Üzerine Bazı Düşünceler” başlıklı yazısında Altyazı ve Hayal Perdesi sinema dergileri üzerine derin bir incelemeye giriyor. İki derginin Türk sinemasına bakışları, değerlendirmeleri, meseleleri üzerine farklılaşan yönleri ele alınıyor. Bir zaman diliminden bahsedildiği içinde o zamanki sinema ortamının bir resmi de görünüyor. İkinci ciltte yer alan Çağdaş Ceyhun’un “Hüzünlü Buruk Ankara Sinemaları” başlıklı yazısı da başlığıyla heyecanlandırıyor. Yerel sinema tarihimizin taşıyıcılarından biri de sinema salonlarıdır. Maalesef o salonların çoğu varlığını koruyamamış ve koruyamıyor. Ceyhun’da Ankara sinemalarının üzerine gidiyor. Nostaljinin ve bugünün izlerini sürüyor. Cangül Akdaş’ın “Türk Sinemasında Ölüm” başlıklı yazısı başlığından merak uyandırıyor. Tuba Yavuz “Kadınlar Bu Filmlerin Neresinde?” diye soruyor. Sinemamızda kadının yerini birkaç film üzerinden sorgulanıyor. Dahada bu tarz yazıların, incelemelerin çeşitlenmesini diliyoruz.

Hece Dergisi Türk Sineması Özel Sayısı ile; sinemamıza dair kavramsal, tarihsel, yönetmenler, filmler bazında bir yolculuğa çıktık. Bu yolculukta 104 ismin yazısıyla farklı evlere konuk olduk. O evlerin meselelerini okuduk. Meseleler gün yüzüne farklı perspektiflerden ortaya konulduğunu gördük. Yeni soruların kapılarının aralandığını fark ettik. Özel sayının ikincisi gelir mi bilinmez. Ama gelmesini isteriz. Dijital platformlarla ilgili neler oluyor, nasıl bir ortam var konuşulmalı. Kısa film üretimi ülkemizde bir yükselişte bununla ilgili ne düşünülüyor, neden bu kadar ilgi var yazılıp çizilmeli. Belgesel ile ilgili de yapılan çalışmalar konuşulmalı. Saydığımız başlıkların yanı sıra üretim sürecinde neler oluyor kısmı, yapay zekanın nasıl bir karşılığı var sorularıda tartışılmalı. Sinemamızı deştikçe çıkacak konu çok. Bu değerli ve özel sayı için başta Kurtuluş Kayalı, Hatice Bildirici ve tüm Hece ekibine, katkı veren her isme teşekkürlerimizi sunarak yazımızı bitirelim.



#Türk Sineması
#Aktüel
#Hayat
19 gün önce