|
Özgür Bey’in manasız krizi…

Bir gün, gazeteci Yılmaz Özdil’le ilgili ortaya konan bazı davranış kalıplarına karşı çıkacağım, çok sağlam bir CHP’li olduğunu her fırsatta ilan eden bir köşe yazarına getirilen eleştirilerin dozunun abartılı ve yersiz olduğunu ifade edeceğim, aklımın ucundan geçmezdi…

Ancak bir ölçüde yoğunlaşmaya çalıştığımız
ilişki ve iletişim yönetimi
uygulama ile kuramlarıyla, özellikle de
İletişim Aklı
olarak nitelediğimiz davranış kalıpları refleksiyle konulara yaklaşınca, öne çıkan unsur, fikirlerin içeriğine katılıp katılmamanızdan çok, olayı
Algılama Yönetiminin
kurallarına uygunluk açısından değerlendirmek durumunda kalabiliyorsunuz…
Tartışma, bayramın son günü
CHP
Genel Başkanı
Özgür Özel
’in
Ekol TV’
de
Armağan Çağlayan
’ın konuğu olarak katıldığı programda, Özdil’i doğrudan hedef alan ifadeleriyle tetiklendi.
Özel’e göre onlarca yıl CHP’ye seçim kaybettiren unsurun, şu sıra ‘
yumuşama
’ (normalleşme) sürecini de hazmedemeyen, yıllarca kaybedilen her seçimden sonra hatayı CHP yönetimde değil
AK Parti’
yi iktidara getiren, “
bidon kafalı
” olarak niteledikleri seçmende arayan zihniyetten kaynaklandığıydı.

Aynı zihniyet, Özel’e göre, çatışmadan besleniyordu. Benzetme de ilginçti: Bunlar savaş sırasında taraflara mermi satarak menfaat sağlayan tüccarlar gibiydi… Kendisini sürekli eleştiren köşe yazarı da o zihniyetin bir numaralı temsilcisiydi…

Bunun üzerine eski köşe yazarı şimdilerdeki
YouTube
yayıncısı gazeteci, hem
X
’ten karşı saldırıya geçti; hem de dünkü internet yayınında galiz tespitlerle Özel’e veryansın etti… Anons ettiğine bakılırsa ‘
Anti Özel
’ kampanyasını âdeta tefrika hâline getirip pazartesi günkü internet yayınında da sürdürecekmiş…
Burada yapılacak bir ‘
iletişim analizinde
’ şu başlıklar öne çıkabilir:

1- İki testi birbirine çarparsa belki biri kırılabilir; ancak diğerinde de ciddi çatlaklar oluşur…

2- Hedef kitlenizi (burada muhatabınızı) seçerken çok dikkatli olmalısınız. Bir ana muhalefet partisi Genel Başkanının
muhatabı
bir gazeteci olabilir mi? Muhatap aldığınız anda onun hedef kitleler üzerinde en az sizin kadar
etkili
olduğunu da ilan etmiş olmuyor musunuz?
3- Partinin tamamını ilgilendirdiği anlaşılan bir
zihniyeti
eleştirirken, metafor olsun diye bir
tek kişiyle özdeşleştirmek
, maça en az 1-0 yenik başladığınızın ifadesidir…
4-
İş-İlişki-İletişim
süreçlerinde çok sık rastlanan bir olaydır:
Kendi krizini yaratmak
… Hem de durduk yerde. Hem de hiçbir gereği ve gerekçesi yokken…
5- İş ve ilişki süreçleri
sonuç
odaklıdır… Bu çatışma
kime yaradı
? Ve yaramaya devam ediyor? Genel Başkan’a mı; gazeteciye mi? Gelişmiş ülkelerde bunu anında ölçüp Genel Başkan’ın önüne koyarlar… Ölçümlemeye göre, gerekiyorsa Başkana manevra kabiliyeti sağlanır… Sizce Özel bunu yaptıracak mıdır? Yaptırmayacaktır büyük olasılıkla… Öyle ya, sonuçlar sızarsa… Oysa öteki taraf için ölçümleme işi kendiliğinden hallolur: Abone sayısı artıyor mu, azalıyor mu? Gelen yorumların içeriğindeki, sayısındaki değişimin yönü ne? Bu kadar basit…
6- İyi bir iletişim süreci, ancak
seçilmiş davranışla
, tüm parti kadrolarının aynı anda aynı
kilit mesajı
dile getirmeleriyle oluşur. Sizce böyle bir strateji izleyecek midir CHP?

7- 354 bin abonesi bulunan dünkü yayını 3 saatte 60 bin kişi tarafından izlenmiş olan gazetecinin iletişim boyutunda ekmeğine bundan daha iyi yağ sürülemezdi. Onun tarzı, üslubu, yaklaşımındaki agresif ton yıllardır bilinmiyor muydu? O zaman “Bu tahrikin nedeni neydi?” diye sormazlar mı insana?

Ya bilerek yaptınız Özgür Bey ya da bilmeyerek… Her ikisi de yanlış… Şimdi ayıklayın pirinci taşını; söndürün bakalım yangını…


Günün sözü

“Söylenebilir ne varsa, açıkça söylenebilir; üzerine konuşulamayacaklar konusunda ise sessiz kalınmalı.’’

Ludwig Wittgenstein

İletişim Aklı 32
İletişim Aklı
, karmaşık ve anlaşılması zor mesajlar yerine, basit ve net ifadeler kullanmanın
etkili iletişimin
anahtarı olduğunun farkındadır. O nedenle mesajlarının hedef kitlesinin kültür düzeyine uygun
yalınlıkta
ve zahmetsizce
anlaşılır
olmasına dikkat eder.

Gözümüze takılanlar…
Uluslararası danışmanlık şirketi
Ernst&Young
, “2024 Küresel Etik ve Uyum Raporu”nu yayınlamış. Şirketlerin kurumsal uyum standartlarının, doğru yönetim ve daha sıkı düzenlemelere bağlı olarak yükseldiğinin görüldüğü araştırmaya 53 ülke ve 5.464 çalışan katılmış. Türkiye’deki durum şöyleymiş: Ankete katılanların
%26
’sı şirketlerinin
dürüstlük
standartlarına uyumunun son 2 yılda arttığını belirtmiş. Bunlardan
%46
’sı yükselişin nedenini;
denetim
ve düzenleyici kurumların daha sıkı olmasına, hukuki gerekliliklere, genel kamuoyundan gelen talebin yükselişine, yönetim ve liderlerden gelen yönlendirmeye dayalı olduğunu söylerken
%38
’i de
hissedarlardan gelen yönlendirmenin
etki ettiğini dile getirmiş. Ayrıca katılımcıların
%74
’ü çalışanların yönetimden beklediği davranış standartlarının son 2 yılda büyük oranda arttığını,
%78
’i de çalışanların ilgili yasalara, davranış kurallarına ve sektör düzenlemelerine uyduğunu ifade etmiş. Aynı zamanda katılımcıların
%70’
i son 2 yıl içerisinde üst düzey yöneticilerin
dürüst
davranmanın önemi hakkında çalışanlarla
iletişimde
bulunduğunu,
%78
’i kurumdaki yönetimin işlerini dürüstlükle yaptığını düşündüğünü belirtmiş. Türkiye’deki katılımcıların
%36
’sı şirketlerinde
“şikâyet ve ihbar”
çözümlerinin daha geliştiğini ve endişelerini dile getirmek için fazla esneklik sunulduğunu söylemiş, bu veri %30 olan dünya ortalamasının önündeymiş.
Veri gizliliği ve güvenliği
ortalaması ise dünyada
%21
’iken Türkiye’de
%40
imiş (Aslıhan Atlı, Goodworks).
Shell
, 1 Ocak 2023’te “
8 haftalık babalık izni
” uygulamasını başlatmış. Bugüne dek 30 çalışanın faydalandığı uygulamayla çocuk sahibi olan
erkek
çalışanlarının bu süreçte aileleriyle daha fazla zaman geçirebilmeleri ve eşlerine daha fazla destek olabilmeleri sağlanmış (Gizem Çimen, Ünite). Marka bu uygulamasıyla iletişimin çok önemli üç kuralını aynı anda hayata geçirmeyi başarmış. 657 sayılı Kanun’a tabi olanlara 10 gün; özel sektör çalışanlarına ise 5 gün süreyle verilen babalık iznini 8 haftaya çıkararak ‘
farklılaşma’
ve “Beklentinin üzerinde davranış sergilemeyi” sağlamış. Ayrıca çalışanlara bir kaynak değil, kıymet olarak yaklaştığını göstermiş…
Üniversite öğrencileri, yeni mezunlar ve genç çalışanların kariyer eğilimlerini ve Türkiye’nin en çok çalışılmak istenen firmalarını belirlemek için yapılan “
En Gözde Şirketler
” araştırmasına 121 üniversiteden 91.342 öğrenci ve iş yaşamının ilk beş yılındaki 39.533 genç profesyonel katılmış. Gençlerin en çok çalışmak istediği şirket departmanları sıralamasının ilk sırasında %23,39’luk payla
Üretim ve Ar-Ge
departmanı varmış. Onu,
Pazarlama ve Reklam
bölümü (%16,96),
IT
departmanı (%14,91) izlemiş. Gençlerin çalışmayı en az tercih ettikleri bölüm ise Satış (%3,17) olmuş. En çok çalışılmak istenen kurumlar kategorisindeki ilk 10 şirkette hiçbir holdingin yer almamış.
“Hibrit çalışma olmazsa çalışmam”
diyenlerin yeni mezunlarda oranı %78, bir şirkette ilk iş deneyimini yaşayan genç profesyonellerde %64 imiş. Bu oran şirket tercihlerinde yüzde 25,8’e kadar düşmüş (Cihan Çakır Sercan, Media Think). Hayatın gerçekleriyle tanıştıkça daha da düşecektir…
#politika
#CHP
#AK Parti
#Özgür Özel
10 days ago
Özgür Bey’in manasız krizi…
80 yıl öncesine...
Mülteci kamplarındaki sanatçılar - 2
"Filistin halkının aslı Türk"tür"
Uluslararası ekonomik kuruluşların ülke ekonomileri üzerindeki etkileri
Sınavsız atamalara ve sözlü sınavlara acilen çözüm üretilmeli