|
Bu da bizim mutluluğumuz

Türkiye’nin en büyük medya gruplarından biri olan, çalışmaya başladığım ilk günden beri de bir parçası olmaktan büyük mutluluk duyduğum Albayrak Medya Grubu’nun sosyal sorumluluk projelerinden birini daha hayata geçirdiğini mutlulukla beyan etmek üzere kaleme alıyorum bugün yazımı.

Önce biraz geriden alayım her zamanki gibi. Albayrak Medya Grubu’nun Türkiye’nin en önemli “bütünleşik medya markalaması” olduğuna hiç şüphe yok. Grubun amiral gemisi Yeni Şafak’a yıllar içerisinde öyle önemli markalar eklendi, bu markalarla öyle önemli sonuçlar elde edildi ki hani anlatmakla bitmez denilecek bir “medya başarısı” elde edildi. TVNET televizyonunun kurulması ve “ciddi bir haber mecrası” olarak kurumsallığını tamamlamasının ardından neredeyse paralel bir ilerlemeyle hem büyük bir dergi açılımı hem de taraflı-tarafsız herkesin “abi, siz ne yaptınız öyle” diyeceği bir dijital medya açılımı gerçekleştirdi grup. Cins’ten Derin Tarih’e, Post Öykü’den Skyroad’a, Bilge Minik’ten Genç Motto’ya kadar genişleyen dergi açılımı ile birlikte medya bölümlerinde ders olarak okutulacak denli başarılı bir dijital medya açılımı da gerçekleştirildi. Bugün hem Yeni Şafak dijital hem de GZT ve tüm alt markaları “kendi mecralarının yıldızları” olarak yol alıyor.

Tabii burada, kuruluşunun bir parçası olmaktan da büyük mutluluk duyduğum, kısa sürede Türkiye’nin en saygın yayınevlerinden biri haline gelen ve en son Londra yapılanmasını da tamamlayarak uluslararası açılımını da tamamlayan Ketebe Yayınları’na “pozitif ayrımcılık” yapacağım izninizle. Koca koca bankaların, koca koca kurumların “nasılsa parayla oluyor bu işler” yanılgısına düşerek ellerine yüzlerine bulaştırdığı yayıncılık işini, Ketebe, “bu iş birikimle, ilgiyle, çabayla yapılır” diyerek ortaya koyuyor.

Ben bir şey kaçırmadıysam grubun son medya açılımı TVNET Radyo oldu. “Bir şey kaçırmadıysam” diyorum çünkü o arada yeni bir dergi çıkarmış, yeni bir dijital medya mecrasını hayata geçirmiş olabiliriz yani.

Bu hususta bir not daha bırakmam lazım buraya. Albayrak Medya Grubu tüm markalarını aynı zamanda “Yeni Şafak kafası” diyebileceğimiz bir zihinsel anlam dünyasının içinden sunuyor. Bu iç tutarlılık zaten beraberinde hem söylem birliğini hem de kaliteyi getiriyor bence.

Gelelim “bu da bizim mutluluğumuz” dediğim yere. Efendim, geçtiğimiz cumartesi, Albayrak Medya Grubu’nun Osman Turhan kaptanlığında yoluna devam eden şahane çocuk dergisi Bilge Çocuk “Uzayda Hayat Kısa Hikâye Yarışması”nın final törenini tam altı bin çocuğun katılımıyla Vialand Tema Parkı’nda düzenledi. Ne yalan söyleyeyim, program görüntülerini görünce hem son anda bir işim çıkıp da programa gidemediğim için üzüldüm hem de o güzel etkinliği, o şahane atmosferi görünce “senelerdir fırsat bulup da hayata geçiremediğimiz Bi Cins Festival işini “nasıl yapsak da yapsak” dedim kendi kendime. Gıpta ettim bildiğiniz.

5, 6, 7 ve 8. sınıflar arasında düzenlenen yarışmanın ödül törenine Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, İstanbul Valisi Davut Gül, Türkiye’nin uzaya giden ilk astronotu Alper Gezeravcı ve Albayrak Grubu Başkan Vekili Nuri Albayrak gibi isimler katılmış.

Şimdi tabii “uzayda hayat var mı yok mu?” yahut “astronotlar uzaya mı gidiyor yoksa kendileri için hazırlanmış bir stüdyoya mı iniş yapıyorlar?” gibi derin komplo içeren soruların cevapları bende değil. Bende olan şey, oradaki 6 bin çocuğun bir “ufuk kazanmış” olması. Bunu, Türkiye’nin savunma sanayii ve özellikle İHA açılımı için de söylemiştim. “İnsan niçin uçmaya çabalar bilmiyorum ama madem uçulacak en iyi uçakların Türkiye’de olması bana ancak gurur verir.”

Törende iki konuşmanın iki cümlesi beni oldukça alakadar etti. İlki, astronotumuz Alper Gezeravcı’ya ait. Demiş ki çocuklarımıza “Benim çocuk yaştayken hayallerime dahi almadığım bir alanda devletimizin güçlü iradesiyle gelecekte altına sizlerin imza atacağınız bir yolun başlangıcı bu. Bugün okullarımızda hayalini kurduğumuz her şeyin Türkiye’de, devletin güçlü iradesiyle yapılabileceğini bir kez daha ispatlamış olduk.”

Ben de meselenin tam burasındayım. Uzaya gitmek, dergi çıkarmak, kitap yazmak yahut yapay zekâ mimarisi inşa etmek. Devletin iradesine düşen şey, çocuklarımızın kurduğu hayallerin hayata geçeceği bir zemin hazırlamaktır.

İkinci cümle ise sevgili dostumdan, Albayrak Medya Grubu Genel Müdürü Abdullah Hanönü’nden gelmiş: “Albayrak Medya Grubu olarak tüm mecralarımızda, okul öncesinden başlayan, hem yayınevimizle hem de dergilerimizle çocuklarımızın daha birikimli, daha bilgili olması için mücadele ediyoruz. Bunun için var gücümüzle çalışıyoruz.”

Bir insan ya da bir kurum için anlamı buraya koymaktan, mücadeleyi bu alanda vermekten daha güzel ne olabilir ki?

Son cümle: Albayrak Medya Grubu’nun saçtığı tohumların, diktiği fidanların ne anlama geldiğini Allah bize ömür verirse hep birlikte göreceğiz. O tohumlar, o fidanlar kurtaracak Türkiye’yi. Mücadelemiz de, azmimiz de bu yüzdendir.

İlgililere zorunlu not: Gazze kendini ve hepimizi özgürleştirdiğinde yapalım artık şu Bi Cins Festival’i. DAM gelip “Kimmiş terörist? Sensin terörist!” desin, Kofia gelip “Leve Palestina’yı” söylesin. Hepimiz

hep birlikte “Gazze’den Kaşgar’a, direnişe bin selam” diye haykıralım. Olmaz mı?

#Gazze
#MEB
#Toplum
#İsmail Kılıçarslan
21 gün önce
Bu da bizim mutluluğumuz
Uluslararası ekonomik kuruluşların ülke ekonomileri üzerindeki etkileri
Sınavsız atamalara ve sözlü sınavlara acilen çözüm üretilmeli
Millî eğitim, 1 numaralı millî güvenlik meselesine dönüştü!
Bolivya darbe girişimi ve Türkiye modeli tartışmaları
İran seçimlerinin düşündürdükleri