|
Büyüyoruz dikenlerin üstünde

Ülke olarak ne yaşıyorsak onun zirvesini yaşamaktan büyük zevk duyuyoruz. Vargas’ın manşetinden de ekonomik büyüme performansından da büyük bir mutluluk ile bahsediyoruz. Zirveyi görmenin vermiş olduğu heyecanı paylaşmaktan alıkoyamıyoruz kendimizi. Bu da yetmiyor oyun sonu canavarı enflasyonun zirveyi görmesine bile sevinirken buluyoruz kendimizi. Yaşasın diyoruz beklenen zirve geldi, öngörülerimiz gerçekleşti, kötüler çok kötüler geride kaldı. Yaşasın dezenflasyon süreci çığlıkları geliyor iki dudağımız arasına, ket vuruyoruz haykırışlarımıza.


BÜYÜTTÜK BESLEDİK
TÜİK tarafından açıklanan büyüme rakamları parasal sıkılaştırmaya kafa tutan hane halkı tüketiminin dikkat çekici performansını yansıtıyor. Kredi sınırlamaları, yüksek faiz oranları, kredi kartı düzenlemeleri bir yana ekonomik büyümeyi beklentilerin üzerine taşıyan hane halkı tüketim harcamaları bir yana. Bu büyüme performansı bir başarı ise faiz politikası üzerinden terbiye edilmeye çalışılan tüketim davranışları çabası ne diye sorusunu da sormadan edemiyor insan kendi kendine.
Kendin pişir kendin ye gastronomi anlayışının gündelik ekonomi anlayışımıza uyarladığımız bir çeyreği geride bırakıyoruz.
Bir yıl önce % 39,59 olan enflasyonun %75’lere dayandığı, 20 lira seviyelerinde kurun 30’ları aştığı, 21 liralarda olan akaryakıtın 41’e geldiği bu
dikenli yolda düşen alım gücüne rağmen kendi kendimize büyüyoruz.

NET İHRACAT

Bugün bir büyüme başarısı varsa bunun iki önemli figürü dikkat çekiyor. Birisi hane halkı tüketimleri diğeri ise uzun bir süre sonra pozitif görünüme geçen net ihracat etkisi. Ancak şunu da ifade etmek gerekir ki, hane halkı tüketim harcamalarının artış hızı son beş çeyreğin en düşüğünde gerçekleşmiş durumda. Yani daha çok tüketim üzerinden şekillenen sıkılaştırma politikaları beklenilen sonucu verirse azalan tüketim harcamaları ile büyüme performansımız da düşme patikasını takip edecek. Büyümeye en çok ikinci katkıyı veren gayrisafi sabit sermaye oluşumlarının (yatırımların) 2023’ün üçüncü çeyreğinden itibaren benzer performansı gösteriyor olması da büyümeyi ayakta tutan öncül aktörlerden birisi. Ve, cari denge politikası açısından ihracata dayalı büyüme politikası meyvelerini yılın ilk çeyreğinde vermişe benziyor.


SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME
Dört çeyrek sonra daralan ithalat karşısında büyüyen mal ve hizmet ihracatı sayesinde net ihracatın ekonomik büyümeye etkisi pozitif görünüme geçiş yapmış durumda. Bu noktadan sonra önemli olan iki husus var aslında.
Birincisi, ilk çeyrekte en hızlı büyüyen inşaat, tarım ve sanayi sektörlerinin nefeslerinin nereye kadar yetebileceği. İkincisi hane halkı ve tüketim harcamalarının daralması, inşaata dayalı inşa süreçlerinin sona ermesi durumlarında net ihracatın büyüme dinamiğini ne kadar ayakta tutabileceği.
İhracata dayalı büyüme kompozisyonu ne kadar sürdürülebilir, tüketim malları ithalatını kısma çabaları ne kadar etkin, tüm bunlar yaşanırken zirveyi gören enflasyon ne kadar daha masada hepsini yine yaşayarak göreceğimiz iki çeyrek bizi bekliyor.
Bizde “güneş erken doğup şafak sökmüyor.”
#Ekonomi
#İhracat
#Özgür Bayram Soylu
1 ay önce
Büyüyoruz dikenlerin üstünde
Uluslararası ekonomik kuruluşların ülke ekonomileri üzerindeki etkileri
Sınavsız atamalara ve sözlü sınavlara acilen çözüm üretilmeli
Millî eğitim, 1 numaralı millî güvenlik meselesine dönüştü!
Bolivya darbe girişimi ve Türkiye modeli tartışmaları
İran seçimlerinin düşündürdükleri