|
Bu sorunlar hepimizin

İşleri “ağırdan alma ya da ertelemenin” sebebi zaman algısından kaynaklanıyormuş.

Araştırmanın sonuçları “Journal of Consumer Research” dergisinde yayımlandı.

Araştırmaya göre bir işin yapılması için tanınan süre ne kadar uzun algılanırsa, iş o kadar erteleniyor.

Araştırma şöyle yapılmış: Bilim adamları katılımcılardan bankada bir hesap açmalarını istiyor.

Bazı katılımcılara bunun için haziran ayından aralık ayına kadar, bazılarına temmuzdan ocak ayına kadar süre tanınıyor.

Tanınan süre, her grup için aynı (6 ay) olsa da aralık ayına kadar zamanı bulunanlar banka hesabı açmakta daha aceleci davranıyor.

Ocak ayına kadar süre verilen katılımcılar ise yıl değişeceğinden, önlerinde daha çok zaman olduğu algısı oluştuğu için işi erteliyor.

Başka iki deney de benzer sonuçlar vermiş.

Zaman algısının hedeflere ulaşıp ulaşmama durumunu belirleyebileceğini belirten bilim adamlarının önerisi bize yabancı değil:
Bugünün işini
yarına bırakma.

**

Bilim adamlarının başka tavsiyeleri de var:

Hedefiniz 50 kilo vermekse buna ‘5 kilo vermek istiyorum’ diye başlayın.

Hedeflerinize ulaşmak için tarih belirleyin.

‘Para biriktirmek istiyorum’ yerine ‘salı gününden itibaren bütçe oluşturuyorum’ deyin.

Hedeflerinizi somutlaştırın.

‘Sağlıklı olmak istiyorum’ yerine bugün 30 dakika yürümeye başlayın”.

**

Bir insanın başarısını etkileyen önemli bir konuya dikkat çekmesi açısından bu örnek olay da çok öğretici.

George Dantzig anlatıyor: Berkeley’de California Üniversitesi Matematik Bölümü Öğrencisiydim.

Her zaman ki gibi sınıfa geç girdim ve tahtadaki iki soruyu ev ödevi sanarak defterime geçirdim.

O akşam, soruların üzerinde çalışırken bunun profesörün verdiği en zor ödev olduğunu düşündüm.

Her gece, başaramasam da sırasıyla her iki problemin üzerinde saatlerce çalıştım.

Birkaç saat sonra beynimde bir şimşek çaktı ve her iki problemi birden çözdüm. Ertesi gün cevapları okula götürdüm.

Profesör, masanın üzerine bırakmamı söyledi.

Masanın üzerinde kağıttan bir tepe oluşmuştu.

Benim kağıdımın bunların arasında kaynayacağını düşünüp bir sıraya üzgünce oturdum.

Altı hafta sonra bir pazar sabahı kapının vurulmasıyla uyandım.

Kapıda profesörü görünce dondum kaldım. ‘George! George!’ diye bağırıyordu.

’Problemi çözmüşsün’ dedi.

‘Tabii ki’ diye cevap verdim.

’Çözmem gerekmiyor muydu?’ diye sordum.

Profesör, tahtaya yazılmış olan o iki problemin ev ödevi olmadığını, dünyanın önde gelen matematikçilerinin şimdiye kadar çözememiş oldukları iki ünlü problem olduğunu açıkladı.

Birisi bana onların, iki ünlü çözülememiş iki problem olduğunu söyleseydi, sanırım onları çözmeyi denemezdim bile.

Yapabileceğimiz şeyleri sınırlayan genellikle öğrenilmiş zihinsel algılarımız.

Aile ve çevresi hayata olumlu ve güzel bakan insanlarla dolu olan çocukların mutlu ve başarılı olduğunu görüyoruz.

**

Hepimizin derdi: Önceliklerimizi doğru sıralayamamamız.

Bu hikaye de onu anlatıyor: Genç bir adam cezaevini boylamak üzereymiş.

Yargıç onu çocukluğundan beri tanıyormuş ve ünlü bir yazar olan babasıyla da tanışıyormuş.

Sulh yargıcı; “Babanı hatırlıyor musun?” diye sormuş.

Bu soruya; “Onu oldukça iyi hatırlıyorum” şeklinde cevap vermiş.

Suçlunun vicdanını yoklamaya çalışan yargıç şöyle demiş:

… -“Mahkum edilmek üzereyken ve şu anda mükemmel bir insan olan babanı düşünürken, onun hakkında net olarak ne hatırladığını anlatır mısın?“

Bir sessizlik olmuş.

Daha sonra yargıç beklenmeyen bir cevap almış;

-“Öğüt almak için yanına gittiğimde, yazdığı kitaptan başını kaldırarak bana baktığını ve “Çek git başımdan; çok meşgulüm !” dediğini hatırlıyorum.

Ona arkadaşlık etmek için yaklaştığımda bana dönerek “Çek git başımda oğul; bu kitabı bitirmeliyim!” derdi.

Sayın yargıcım siz onu büyük bir yazar olarak hatırlarsınız fakat ben onu kaybedilmiş bir arkadaş olarak hatırlıyorum”

Yargıç kendi kendine söylenmiş;

-Yazık ! Kitabı bitirdi ama oğlunu kaybetti!

Öncelik sıralamasında ailesini işinin önüne koymayan ünü büyük nice insanların ne yazık ki böyle kaybedilmiş çocukları var.
#
#hedef
#erteleme
#Yaşar Süngü
9 gün önce
Bu sorunlar hepimizin
Maaş katsayısındaki artışlar memur ve emeklilerine nasıl yansıyacak?
Uluslararası ekonomik kuruluşların ülke ekonomileri üzerindeki etkileri
Sınavsız atamalara ve sözlü sınavlara acilen çözüm üretilmeli
Millî eğitim, 1 numaralı millî güvenlik meselesine dönüştü!
Bolivya darbe girişimi ve Türkiye modeli tartışmaları