
Milyonlarca araç sahibini yakından ilgilendiren zorunlu trafik sigortasında sistem iddiaya göre sil baştan değişiyor. Buna göre; 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren "araca değil, sürücüye" dayalı hasarsızlık dönemi başlıyor. Yeni düzenleme, kurallara uyan sürücüyü ödüllendirirken, kaza yapan sürücünün prim avantajını ortadan kalkacak. Peki yeni sistem nasıl olacak? İşte detaylar.

Trafik sigortasında adaletli bir fiyatlandırma sağlamayı amaçlayan düzenleme için gündemde çeşitli iddialar yer alıyor. Mevcut sistemde araç sahiplerinin en çok şikayet ettiği "iyi sürücünün cezalandırılması, kötü sürücünün ise sistem açığından faydalanması" durumu için 2026 itibarıyla yeni düzenleme getirileceği öne sürüldü.

HASARSIZLIK İNDİRİMİ ARTIK ŞOFÖRE ENDEKSLENECEK
Eğer öne sürülen düzenleme gerçekleşirse; hasarsızlık basamağı doğrudan sürücünün kendisine bağlanacak. Bu değişiklik, özellikle birden fazla aracı olan veya yeni araç alacak olan "iyi sürücüler" için büyük bir mali avantaj sağlayacak.

Öte yandan 1 Ocak 2026 itibarıyla yürürlüğe gireceği öne sürülen ’sürücü temelli trafik sigortası’ modeliyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Özhedef Sigorta Kurucu Ortağı Abdulcelil Alkış, kamuoyuna yansıyan bilgilerin henüz resmi bir düzenlemeye dayanmadığını vurguladı.
Alkış, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) tarafından yayımlanmış herhangi bir tebliğ, genelge ya da Resmi Gazete kararı bulunmadığını belirterek, mevcut sistemin aynen devam ettiğini söyledi.

"Hasarsızlık hakkı araçla birlikte kaybolmamalı"
Sürücü temelli bir sistemin muhtemel etkilerine ilişkin görüşlerini paylaşan Alkış, "Bugün yürürlükte olan sistem araç bazlı. Sürücü aracını sattığında, yıllarca kazandığı hasarsızlık indirimini de kaybediyor. Oysa bu hak, aracın değil sürücünün davranışının sonucu. Sürücü temelli bir model hayata geçirilirse, bu yapısal adaletsizlikler ortadan kalkabilir" dedi.
Kurallara uyan sürücülerin ödüllendirilmesi gerektiğini vurgulayan Alkış, "Riskli davranış sergileyen sürücüler ise gerçek maliyetleriyle karşılaşmalı. Sigorta sisteminin temel mantığı da budur" ifadelerini kullandı.

"Sigorta sadece fiyatlayan değil, güvenliği artıran bir mekanizma olmalı"
Basına yansıyan iddialar arasında yer alan eğitim ve rehabilitasyon uygulamalarına da değinen Alkış, sigortanın yalnızca prim hesaplayan bir yapı olarak görülmemesi gerektiğini söyledi. Alkış, "Riskli sürücüler için sadece yüksek prim uygulamak yeterli olmayabilir. Psikoteknik değerlendirme, zorunlu eğitim ve davranış geliştirme programları gibi önleyici adımlar, trafik güvenliğine daha kalıcı katkı sunabilir. Bu yaklaşım cezalandırıcı değil, rehabilite edici olmalıdır" diye konuştu.

Henüz resmi olarak doğrulanmamış iddialara göre, ilerleyen dönemde trafik sigortasında araç bazlı hasarsızlık sistemi yerine sürücü kimliği ve sürüş geçmişini esas alan bir yapı gündeme gelebilir. Bu modelde; hasarsızlık indirimi ve sürprim uygulamalarının plaka yerine sürücünün T.C. kimlik numarası ve risk profiline bağlanması, iyi sürücüler için daha avantajlı primler, sık kazaya karışan sürücüler için ek yükümlülükler uygulanması konuşuluyor.
Sektörel veriler dikkat çekiyor
Türkiye Sigorta Birliği’nin geçmiş dönemlerde paylaştığı verilere göre, trafikteki araçların yaklaşık yüzde 80’i hasarsızlık indiriminden yararlanırken, toplam hasar maliyetlerinin büyük bölümünün yüzde 20’lik riskli sürücü grubundan kaynaklandığı belirtiliyor. Ayrıca 2024 yılında trafik sigortası hasar maliyetlerinin, artan yedek parça ve işçilik giderleri nedeniyle yüzde 70’in üzerinde yükseldiği ifade ediliyor.
Yetkililer, kamuoyunda oluşabilecek yanlış algılara karşı uyarıda bulunarak, şu an için zorunlu trafik sigortasında herhangi bir sistem değişikliği olmadığını vurguluyor. Poliçe yenilemeleri mevcut basamak yapısına göre devam ediyor.






