Cumhurbaşkanı Erdoğan G20 Zirvesi sonrası konuştu: 'Putin ile görüşeceğim'

Lokman Özdemir
Lokman Özdemir
14:4023/11/2025, Pazar
G: 23/11/2025, Pazar
Yeni Şafak
Recep Tayyip Erdoğan
Recep Tayyip Erdoğan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika'da düzenlenen G20 Zirvesi sonrası basın toplantısında konuştu. Rusya-Ukrayna savaşına dair soruyu yanıtlayan Erdoğan "Geçen hafta sayın Zelenskiy'i ağırladım. Yarın Sayın Putin'le bir telefon görüşmem olacak. Putin'den tahıl koridoru ricasında bulunacağım. Türkiye barış için elinden geleni yapmaya hazır." dedi. Gazze'deki soykırıma da değinen Erdoğan "60 bin kiişinin öldürüldüğü Gazze'de soykırımı görmezden gelemeyiz. Bu soykırımın faili Netanyahu'dur, İsrail'dir." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi için gittiği Güney Afrika’da basın mensuplarının sorularını yanıtladı.


Erdoğan'ın açıklamaları şöyle;

G20 zirvesinin ilk defa Afrika'da tertiplenmesinden memnuniyet duyuyorum.


Şahsıma, eşime ve heyetime gösterdikleri hüsnü kabul için, Devlet Başkanı, değerli dostum, Sayın Cyril Ramaphosa'ya teşekkür ediyorum.


Öncelikle bir hususu ifade etmek istiyorum. Zengin, kültürel, dini, etnik, sosyal dokusuyla ülkesinin sıfatını hak eden Güney Afrika Cumhuriyeti'ne ilk kez bundan tam 20 yıl önce 2005 yılında başbakan olarak geldim. “Akabinde, 2011 senesinde yine Başbakan olarak, 2018 yılında ise BRICS yolculuğu münasebetiyle Cumhurbaşkanı sıfatıyla bu güzel ülkeyi ziyaret etme fırsatı buldum.


Güney Afrika’da yaptığım ziyaretlerde gerçekten güzel anılarla ayrıldım.


Afrikalı dostlarımızın misafirperverliği, sıcaklığı ve samimiyeti beni her zaman etkiledi. Gönül dünyamda silinmez izler bıraktı. Ülkemizde de farklı vesilelerle Güney Afrikalı dostlarımızı misafir ettik. Ortak çabalarımız sayesinde münasebetlerimizde, 20 yıl önce hayal dahi edilemeyen bir noktaya geldik.


Güney Afrika Cumhuriyeti ile hükümetler düzeyinde artan diyalog ve temasları önemsiyoruz. Türkiye olarak önümüzdeki dönemde de bu ivmeyi güçlendirerek devam ettirmek arzusundayız.


"Güney Afrikalı dostlarımız Gazze'deki vahşete sırtını dönmedi"


Şurası bir gerçek ki Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, Sayın Nelson Mandela liderliğinde ırkçı rejimine karşı kazandığı zafer, tüm dünyada adalet ve eşitlik arayışının en güçlü sembollerinden biri olmuştur. Güney Afrika’nın Filistin davasına yıllardır verdiği ilkeli ve sarsılmaz desteği bu bakımdan çok kıymetli buluyorum. Özellikle çoluk çocuk, kadın ve sivil toplam 70 bin Filistinlinin şehit edildiği Gazze soykırımında Güney Afrika örnek bir duruş sergiledi. Tüm dünyanın gözleri önünde Gazze’de insanlığa karşı suç işlenirken, tıpkı Türk milleti gibi Güney Afrikalı dostlarımız da vahşete sırtını dönmedi. Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açtıkları soykırım davasıyla yürekli bir tavır takınan Güney Afrika Devleti’ni, toplumunu ve yöneticilerini tebrik ediyor, ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum.


"Türkiye olarak üzerimize ne düşüyorsa yapıyoruz"


Türkiye olarak biz de kimseden çekinmeden Filistin davasına çok güçlü bir biçimde sahip çıktık. Her platformda Gazzeli mazlumların hak ve hukukunu cesaretle savunduk. 103 bin tonu aşan insani yardımlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanında olduk. Bildiğiniz gibi, bizim de katkılarımızla bir ateşkes sağlandı. Çatışma ortamına tekrar dönülmemesi için üzerimize ne düşüyorsa yapıyoruz.


"Filistin Devleti kurulmadan küresel barış tam manasıyla sağlanamaz"


Gazze’de yaşanan yıkımın neticelerinin mümkün mertebe hafifletilmesinin küresel bir sorumluluk olduğunu vurguladım. İnsani yardımlar ve yeniden imara destek talep ettim. Bu noktada sağlanan ateşkesin devamının temini için çalışmalarımızı sürdürürken, kalıcı çözüm için iki devletli formülün hayata geçirilmesinin büyük önem arz ettiğini ifade ettim. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan özgür bir Filistin Devleti kurulmadan küresel barış tam manasıyla sağlanamaz.


Mazlum Filistin halkıyla birlikte tüm bölgemizin ve insanlığın barışı, huzuru ve güvenliği için bu konudaki ilkeli tutumumuzu muhafaza edeceğiz.


Değerli basın mensupları, bu yıl da G20 faaliyetlerine aktif olarak iştirak ettik. Uluslararası gündeme katkıda bulunmayı sürdürdük. Zirve kapsamında yaptığım hitaplarda ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadele, yeşil dönüşüm, sürdürülebilir kalkınma ve teknolojik ilerlemelerin kalkınma politikalarına etkisine dair görüşlerimizi aktardım.


Bilhassa en az gelişmiş ülkelerin Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nde geri kalmaması için ihtiyaç duydukları mali desteğin teminine dikkat çektik. Zirve vesilesiyle ayrıca G20’nin bugüne kadarki çalışmalarının bir muhasebesini yaptık. Katılımcı diğer liderlerle ikili görüşmeler gerçekleştirdik; önemli konularda istişarelerde bulunduk. Bu çerçevede dün ve bugün, aralarında Avustralya, Kanada, Angola, Etiyopya, Fransa, Brezilya, Malezya, İtalya ve Singapur Devlet ve Hükümet Başkanlarının bulunduğu birçok liderin yanı sıra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı ve bazı uluslararası kuruluş temsilcileriyle görüşmelerimiz oldu.


  • Değerli basın mensupları, G20 birçok farklı ülkeyi bünyesinde barındıran ve temsil niteliği yüksek bir platform olmayı sürdürüyor. Ben de 2008 yılından bu yana G20 zirvelerine bizzat katılıyorum. G20’nin mevcut ve müstakbel küresel sınamalara karşı uluslararası topluma liderlik etmesi bizler için mühimdir. Bu yılki zirvemizde de ‘kimseyi geride bırakmama’ şiarının uluslararası toplumun pusulası olması gerektiğini bir kez daha vurguladık. Kimsenin geride bırakılmadığı, daha kapsayıcı ve dayanıklı bir küresel ekonomi inşa edilmesi gerekliliğini dile getirdik. Uluslararası işbirliğinin ve çok taraflılığın önemini vurguladık.

Bu yıl ayrıca Meksika, Endonezya, Kore Cumhuriyeti ve Avustralya ile birlikte kurduğumuz MIKTA’nın 12. kuruluş yıl dönümünü idrak ediyoruz. Zirve vesilesiyle MIKTA liderleri olarak, dönem başkanı Kore Cumhuriyeti’nin ev sahipliğinde bir araya geldik ve ortak bir basın açıklaması yayımladık.


Basın açıklamasında çok taraflılığa bağlılığımızı yeniden teyit ettik. Hepsi aynı zamanda G20 üyesi olan MIKTA ülkeleri ile iş birliğimizi önümüzdeki dönemde daha da güçlendireceğiz. G20 Zirvesi süresince gerçekleştirdiğimiz istişarelerin küresel ekonomik ve siyasi istikrar için hayırlı sonuçlara kapı aralamasını temenni ediyorum. G20 Dönem Başkanlığını 1 Aralık 2025 tarihinden itibaren devralacak olan Amerika Birleşik Devletleri’ne başarılar diliyorum.


SORU – CEVAP


Bir Müslüman ülkenin Cumhurbaşkanı olarak, bazı muhataplarınızın açıkça siyonist bir tutum sergilediği ortadayken, bu kişilerle nasıl bir müzakere yürütüyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan:
Çok teşekkür ediyorum. Bir Müslüman lider olarak, buradaki toplantılarda karşımızdaki muhatapların bazıları açıkça siyonist bir davranış ve tutum içindeyken, kendileriyle görüşmeleri net bir şekilde yürütüyorum. Özellikle Orta Doğu’da, Gazze’de yaşanan savaşın bir soykırım olduğu açık ve nettir. Siyonistlerin bu soykırımını, görüştüğüm ikili temaslarda Netanyahu konusunu da gündeme getirerek kendilerine ifade ediyorum. Soykırımla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı sıfatıyla her şeyi açık ve net bir şekilde kendilerine söylüyorum.

"Soykırımın faili Netanyahu’dur"


Gazze’de, Filistin’de 60 bin kişinin katledildiği bu soykırımı görmezden gelmemiz mümkün değildir. Bu soykırımın faili Netanyahu’dur, İsrail’dir. Kesinlikle Gazze’de, Orta Doğu’da bir soykırım olduğu açıktır. Bunu inkâr etmeleri mümkün değildir. Yaptığım ikili görüşmelerde, siyonistlerin ve Netanyahu’nun işlediği bu soykırımı açıkça dile getiriyorum. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak tavrımız nettir. Gazze’de, Filistin’de 60 bin insanın öldürülmesini görmezden gelen kimse yoktur. Bu vahşete sebep olanlar Netanyahu ve İsrail’dir.


Bugün Gazze’de uluslararası istikrar ve güvenlik gücü konuşlandırılması yönünde daha fazla tartışma var. Türkiye’nin bu güce katılmaya hazır olduğu ifade ediliyor. Ancak diğer taraftan İsrail, Türk askerinin bölgede bulunmasına açıkça karşı çıkıyor. İsrail’in bu tutumuna rağmen Türkiye böyle bir güce katılmaya hazır mıdır? Bu düzenleme Gazze’de uzun süreli bir huzur sağlayabilir mi, yoksa hâlâ bu sonuçtan uzak mıyız?

Cumhurbaşkanı Erdoğan:
Bildiğiniz gibi uluslararası bir istikrarlaştırma gücünün konuşlandırılması söz konusu. Ancak İsrail buna karşı çıkıyor. Filistin’le ilgili olarak bu konudaki değerlendirmemiz devam ediyor. Bu çerçevede güvenlik güçlerimizin olası görev, yetki ve konumları özellikle Savunma Bakanlığımız tarafından ayrıntılı bir şekilde gözden geçirilecektir. Bu değerlendirmeden sonra nihai kararımızı vereceğiz. Şu anda konu üzerinde çalışıyoruz.

Finlandiya Cumhurbaşkanı birkaç gün önce şöyle bir ifadede bulundu: ‘Çok taraflı dünya, aslında çok kutuplu bir dünya daha kırılgan hale geliyor ve çatışmalar içindedir.’ Siz de çok kutuplu dünyanın çatışmalara yol açacağını düşünüyor musunuz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan:
Şu anda çok kutuplu dünya ne yazık ki zaten çatışmaların bizzat içinde. Artık dört yıl oldu ve bu dört yıllık süreç içerisinde yüz binlerce kayıp verildi. Rusya tarafından büyük oranda ölenler var, Ukrayna tarafından büyük oranda ölenler var. Ve bizler, bu gelişmelere gerçekten Türkiye olarak üzülerek bakıyor ve bir an önce bu iş nasıl sona erer, bir an önce barışı nasıl yakalarız, bunun hesabı ve gayreti içerisinde oluyoruz.

Evet, biz şu anda bu multi-polar dünyada yaşıyoruz. Bu çatışmanın dört yıl sürdüğünü görüyoruz ve süreç devam ediyor. Rusya ve Ukrayna’da yüz binlerce can kaybı var. Türkiye olarak bu durumu görmekten büyük üzüntü duyuyoruz. Bu çatışmayı bitirmek için hazırız ve gayret gösteriyoruz.


"Putin’den yeniden başlatmasını rica edeceğim"


Ukrayna konusunu liderlerle her fırsatta ele alıyorsunuz. Rusya ve Ukrayna arasında barışın tesis edilmesi sizce ne kadar yakın? Yakın zamanda barışın sağlanması mümkün mü? İkincisi, Amerika planının görüşülmesiyle ilgili olarak böyle bir görüşme ihtimali nedir ve hangi şehirde olabilir? Rusya, Ukrayna ve taraflar hangi şehirde bir araya gelebilir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan:
Her şeyden önce, Zelenski ile geçen hafta Ankara’da bir görüşme yaptığımı söyledim. Yarın da yine telefonla Sayın Putin’le bir görüşmemiz olacak. Bu görüşmelerin ardından malum, bir tahıl koridoru gayretimiz vardı. Tahıl koridoru girişimleri aslında barışa giden yolu açmak içindi. Gerek Avrupa’ya gerek Afrika’ya bu koridor üzerinden ulaşılmasını istedik. Ne yazık ki belli bir yere kadar bunu başardık fakat daha sonra süreç devam etmedi.

Şimdi yarın yapacağımız görüşmede Sayın Putin’den bunu yeniden başlatmasını rica edeceğim. Bu süreci başlatabilirsek çok hayırlı olur diye düşünüyorum. Yine bu kadar insan öldü; bu ölümleri durdurabilmek için ne gibi adımlar atabiliriz, bunları kendisiyle müzakere edeceğim. Bu müzakereden sonra alacağımız neticeyi gerek Avrupalı liderlerle, gerek Sayın Trump’la, gerek diğer dostlarla görüşme fırsatını bulacağımı düşünüyorum. Bu vesileyle sizlere de tekrar teşekkür ediyorum.


"Nerede bir sıkıntı varsa biz elbette orada olacağız"


Geçtiğimiz günlerde Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’yi Ankara’da kabul ettiniz. Ardından hemen Afrika’ya geldiniz. Dünyada nerede bir savaş, çatışma veya gerilim varsa oraya barış götürmek için yoğun çaba sarf ettiğinizi biliyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı, Gazze’de ateşkesin sağlanması, Libya gibi birçok konuda dünya liderlerinin gözü üzerinizde. Ancak bulunduğumuz coğrafyada işler yolunda gitmiyor. Sudan’da bir katliam söz konusu. Türkiye bu konuda nasıl bir girişimde bulunacak?

Cumhurbaşkanı Erdoğan:
Sudan’ı söylediniz. Nerede bir sıkıntı varsa biz elbette orada olacağız. Siyasetin en önemli yanı da budur. Sudan’daki kardeşlerimiz de Türkiye’nin oradaki sıkıntıların çözümünde yer almasını talep ediyor. Biz de oralarda barış için bulunmanın gayreti içerisinde olduk, olmaya devam ediyoruz. Gerek Körfez’de, gerek Sudan’da, gerekse Somali’de bu çabaların içinde olduk. Bundan sonra da barış için her yere koşmaya devam edeceğiz.


#ERDOĞAN
#AFRİKA
#g20