12 Eylül olmasaydı..

00:0014/09/2008, Pazar
G: 2/09/2019, Pazartesi
Abdullah Muradoğlu

"Türkiye güllük gülistanlık olurdu" diyemeyeceğim.Kimse kusura bakmasın hiç de öyle olmazdı.Bir kere Demirel ve Ecevit cenaze törenlerinde bile tokalaşmamaya devam ederdi.Alparslan Türkeş o davudi sesiyle "gomonistler" demeye, Erbakan Hoca da tebessüm ettiren sesiyle "kadayıfın altı kızardı" diye söylenmeye devam ederdi.İdeolojik mücadeleyi "bir bizden üç sizden" mantığıyla ölesiye mahalle maçlarına çeviren "Devrimci gençler"le "Ülkücü gençler" birbirlerini kırmaya devam ederdi.Adalet Partisi ve

"Türkiye güllük gülistanlık olurdu" diyemeyeceğim.

Kimse kusura bakmasın hiç de öyle olmazdı.

Bir kere Demirel ve Ecevit cenaze törenlerinde bile tokalaşmamaya devam ederdi.

Alparslan Türkeş o davudi sesiyle "gomonistler" demeye, Erbakan Hoca da tebessüm ettiren sesiyle "kadayıfın altı kızardı" diye söylenmeye devam ederdi.

İdeolojik mücadeleyi "bir bizden üç sizden" mantığıyla ölesiye mahalle maçlarına çeviren "Devrimci gençler"le "Ülkücü gençler" birbirlerini kırmaya devam ederdi.

Adalet Partisi ve CHP marjinalleşir, siyasi ortam aşırı uçların eline kalırdı.

"Çorum", "Sivas", "Kahramanmaraş"a yenileri eklenir, Türkiye iç savaşın eşiğine gelirdi.

Polisler, öğretmenler, yargıçlar, öğrenciler, işçiler gibi askerler de bölünürdü..

Kurtarılmış kentlere, mahallelere kışlalar da eklenirdi.. 12 Eylül oldu da halk rahat bir nefes aldı, her gün çocuklarının ölüm haberini beklemekten kurtuldu.

Halk bilgesi bizim Keramettin''in hesabına göre günde onbeş yirmi genç ölüyordu. "Bu hesapla daha kaç genç ölürdü hiç düşündün mü" dedi bana.

İşin doğrusu düşünmedim.

"Oysa 12 Eylül döneminde dört yıl içinde 171 genç işkencede, 50 genç idam sehpasında öldü" diye devam etti Keramettin.

"1978''de Ümraniye''de 5 işçiyi işkence ederek, gözlerini oyarak, tenasül uzuvlarını keserek katledenler, 16 çocuğu babasız, 5 kadını dul bırakanlar ''işçi sınıfı'' adına savaş verdiklerini söylemiyorlar mıydı?"

İşin bir tarafından bakınca durum budur.

Başka bir taraftan bakınca da 12 Eylül''ü getiren nedenlerin oluşumunda darbecilerin hiç mi rolü yoktu?

"Daha önce yapacaktık ama şartların olgunlaşmasını bekledik" diyen ben miydim? İdealist gençleri şiddet düzeneği içine sokup işleri rayından çıkaranlar kimlerdi?

Oraya buraya bombalar koyarak provokasyonlar yapanlar başka bir devletin uyrukları mıydı?

Bir taraftan da 12 Eylül''le üzerinden silindir gibi geçilen, ülkücü''süyle devrimci''siyle, mücadeleci''siyle akıncı''sıyla gençliğin ülkenin kaderine müdahil olma iradesidir. Demem o ki, 12 Eylül''e sadece sağ, sol kavgası üzerinden ve aidiyet duyduğumuz kimlikler üzerinden bakmayalım.

Yani "12 Eylül olmasaydı ne olurdu" sorusunun yanıtı o kadar da kolay değil.

DİSK tarihi için yeni notlar…

Yıldırım Koç ve eşi Canan Koç "DİSK Tarihi Efsane mi Gerçek mi?" başlıklı bir kitap yazmış. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu''yla ilgili iddialar ezber bozacak türden.

"Sosyalist" sendikacıların Türk-İş''ten koparak DİSK''i kurmaları "Sovyet Rus" politikalarına değil, "Amerikan" politikalarına uygunmuş.. DİSK Lideri Kemal Türkler de Amerika''dan para almaya çalışıyormuş. Tabii, çok ağır ithamlar bunlar. Gerçi DİSK''liler de Türk İş''i CIA''dan para almakla suçlardı o zamanlar.

Şimdiki DİSK yönetimine göre Koç''un iddiaları tümüyle geçersiz..

Peki DİSK''in bazı eylem ve tutumları Amerika''nın işine gelmiş olabilir mi?

Tarihe bakalım..

1970''lerde gerek Amerika gerekse bizdeki müesses nizamın aktörleri "komünist" olduğundan kuşkulandıkları Bülent Ecevit''ten hiç hazzetmezlerdi.

Ecevit''in Kontrgerilla hakkındaki iddiaları, CHP''nin ideolojisinde yaptığı radikal değişiklikler bu kuşkuları beslemişti.

Türk-İş Başkanı Halil Tunç Ecevit''e inanılmaz destek veriyordu. DİSK de öyle. CHP içinde DİSK''çi/Türkiye Komünist Parti''li radikal bir grup bile vardı.. Bir rivayete göre radikal kanat CHP''yi bölmeye eğilimliydi.

CHP''nin birinci parti olmasında sendikal desteğin rolü yadsınamaz.

Ne ki 1977''de Ecevit ve çevresine göre DİSK Başkanı Abdullah Baştürk CHP''nin aleyhinde çalışıyordu. Ecevit Başbakan idi, siyasal şiddet hızla yaygınlaşıyordu. DİSK ise yangına körükle gider vaziyetteydi Ecevit''e göre.

DİSK ve TÖB-DER''in başını çektiği kitlesel eylemler endişe vericiydi..

Uğur Mumcu bile, "Olaylar Ecevit''in Amerika''ya karşı kesin tavır takınmasından sonra birdenbire arttı" diye yazıyordu.

İma edilen sadece sağ eylemler değildi. CHP yönetimi olayları durdurmak için Baştürk''ü arıyor, bulamıyorlardı. Oysa DİSK Başkanı Baştürk aynı zamanda CHP milletvekiliydi, düşünün yani..

CHP yönetimine göre DİSK ve TÖB-DER''in eylemleri planlı ve güdümlüydü. Bu hareketlerin arkasında Amerika ve radikal solcular vardı.

"Niye patronlarla değil de bizimle mücadele ediyorlar" diyordu Ecevit.

CHP yöneticilerinden Cahit Kayra''nın anılarında yazdığına göre izlenim böyleydi.

DİSK''in CHP iktidarı boyunca yaptıkları hükümetin zayıflatılmasından başka bir şeye yaramadı. Sonuçta Amerika''nın hoşlanmadığı Ecevit hükümeti gitti.

Sağ gösterip sol vurmak, sol gösterip sağ vurmak bilmediğimiz işler değil..

Ergenekon bunun en bariz örneği.

YARSAV Başkanı''na dostça bir tavsiye..

YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu''nun sağlık durumundan askerlik görevinden muaf tutulmasıyla ilgili tartışmalar yeni boyutlar kazanıyor. Söylenildiğine göre tartışmalara nokta koymak için yeni bir rapor almaya çalışıyormuş YARSAV Başkanı. Sayın Eminağaoğlu ülkenin bütün hastanelerinden tam tekmil rapor da alsan bu saatten sonra kimseyi ikna edemezsin. Ben senin gerçekten çürük çıktığın için vatan hizmetini yerine getiremediğine inanıyorum. Akranların dağlarda bayırlarda, hudutlarda can siperane vatan hizmeti yaparken içinin yandığını sanıyorum. Ama benim inanmam neyi çözer, kimsenin ağzı torba değil ki büzesin. Şimdi sağlık durumun fena görünmüyor. Basından izlediğimiz kadarıyla maşallah turp gibisin. Atiksin, hızlı yürüyorsun, sportmen bir görünümün var. Git, en yakın askerlik şubesine, "aslan gibiyim vatani görevimi yapmak istiyorum" de, kurtul bu yükten.. Bırak Askerlik Şubesi ne yaparsa yapsın.. Asker Ocağı''nda yapacağın bir iş muhakkak bulunur. Yaşına başına hürmeten eline silah vermeseler bile mutfak hizmetleri de temizlik de posta işleri de muteber. Bunca metin, makale, iddia kaleme almış biri olarak yazıcılık hiç de fena gitmez. Dost tavsiyesi, git paşa paşa askerliğini yap gel. Bize (gazetecilere), asker üniformanla kepinle tüfeğinle bir resmini de gönderirsen başka ne isteriz.