Kamuoyu savaşlarını kaybettiler..

04:0012/10/2025, Pazar
G: 12/10/2025, Pazar
Abdullah Muradoğlu

İsrail’in “küresel halkla ilişkiler savaşı”nı kaybettiği kesin. Dünyanın gözleri önünde gerçekleştirdikleri soykırımın hiçbir şekilde üzerini örtemeyecekler. İsrail’i finanse eden, silahlandıran, cezasız kalması için diplomatik destek sağlayan ABD de halkla ilişkiler savaşını kaybetti. Zira İsrail’e yönelik küresel tepki ABD’yi de içeriyor. Ve Amerikalılar hükümetlerinin İsrail’in soykırımını neden finanse etmek zorunda olduğunu çok ciddi şekilde sorguluyorlar. İngiliz devlet adamı Winston Churchill

İsrail’in “küresel halkla ilişkiler savaşı”nı kaybettiği kesin. Dünyanın gözleri önünde gerçekleştirdikleri soykırımın hiçbir şekilde üzerini örtemeyecekler. İsrail’i finanse eden, silahlandıran, cezasız kalması için diplomatik destek sağlayan ABD de halkla ilişkiler savaşını kaybetti. Zira İsrail’e yönelik küresel tepki ABD’yi de içeriyor. Ve Amerikalılar hükümetlerinin İsrail’in soykırımını neden finanse etmek zorunda olduğunu çok ciddi şekilde sorguluyorlar.

İngiliz devlet adamı Winston Churchill bir keresinde, ”savaş zamanında ‘gerçek’ o kadar değerlidir ki, her zaman yalanlardan oluşan bir koruma kalkanı ile korunmalıdır” demişti. Filistinlilerin soykırıma uğratıldığı gerçektir. Batı dünyasındaki İsrail yanlısı medyaların yalanlardan oluşan koruma kalkanı bu gerçeği gizlemek konusunda yetersiz kalmıştır.

Temmuz ayı sonlarına doğru “Financial Times” gazetesinde yer alan bir haberde önde gelen bir milyarder Yahudi bağışçıyla yaptığı özel görüşmede Trump’ın kendi siyasî tabanını da dahil ederek, “Halkım İsrail’den nefret etmeye başlıyor” dediği belirtiliyordu. “Gerçekler” İsrail’in en sağlam destekçisi olan Amerikan Yönetimini de ısırıyordu. Trump’ın yerleşik Cumhuriyetçi Parti kuruluşundan bağımsız olarak büyük ölçüde gençlerden oluşan tabanında “Amerikayı Yeniden Büyük Yap (MAGA” ile “İsrail’i Yeniden Büyük Yap (MİGA)“ arasındaki çatışma artık gizlenemeyecek boyutlara ulaşmıştı. Trump “MAGA” ile “MİGA” arasında gidip geliyordu.

Harward Üniversitesi’nden Kamu Maliyesi Profesörü Linda J. Bilmes tarafından yapılan bir araştırmaya göre ABD’nin 7 Ekim 2023’ten Eylül 2025’e kadar İsrail’e akıttığı paranın toplamda 34 milyar dolara yaklaştığı belirtiliyordu.

Bu para, Yemen ve İran başta gelmek üzere ABD’nin İsrail adına bölgede gerçekleştirdiği operasyonların maliyetlerini de içeriyor.

Amerikalı vergi mükelleflerinin cebinden alınan paralarla yabancı bir devletin gerçekleştirdiği soykırımın finanse edilmesi iki partinin tabanında da tepkiyle karşılanıyor. ABD Bütçesi’nde dar gelirli ailelerin, bireylerin sağlık harcamalarından kesintiler yapılırken İsrail’in soykırımının cömertçe finanse ediliyor olması Trumpçı bazı Vekiller tarafından da şiddetle eleştiriliyor.

Hem küresel kamuoyundan, hem Amerikan kamuoyundan, hem de “MAGA tabanı”ndan gelen tepkiler Trump’ı Netanyahu’yu ateşkes yapmaya zorladı. Zira ABD ve İsrail, anlatıları kontrol etme gücünü kaybetti. Trump’ın da, İsrail’in de anlatıları tekrar kontrol altına almaya şiddetle ihtiyaç duydukları anlaşılıyor. “Aldatma” üzerine inşa edilmiş “anlatılar” gerçeğin doğası üzerine yapılan bir savaştı. Gerçeğin doğası yalanlardan oluşan İsrail anlatılarını kustu. Bu bakımdan ateşkes, İsrail’in ve tabii ABD yönetiminin anlatı çöküşünün de bir yansımasıdır.

Nitekim yaptığı bir açıklamada Trump’ın “Bibi (Netanyahu) çok ileri gitti ve İsrail dünyada çok fazla destek kaybetti. Şimdi tüm bu desteği geri kazanacağım”

demesi boşuna değil. Diğer yandan Trump’ın sanki özel bir halkla ilişkiler şirketinin patronuymuş gibi İsrail’in kaybettiği desteği geri kazandırmaya çalışacak olması da gözlere çok tuhaf görünüyor.

İsrail’i her ne yaparsa yapsın, kayıtsız şartsız, sorgusuz sualsiz desteklemek ABD’deki “İki Partili mutabakat”a dayanıyordu. Bu mutabakat ciddi yara aldı. Ana akım medya da İsrail anlatılarını desteklemekte tökezledi. Bu propaganda makinesi dört bir tarafından patlamaya başladı. İsrail’in ve Lobilerinin Batı dünyasındaki kamuoylarına yönelik olarak sürdürdüğü bilişsel savaşı, psikolojik manipülasyonları, aldatmacaları, algı şekillendirmeleri ters tepti.

Batı dünyasındaki müesses nizamların desteklediği “Siyonist ekosistemleri” parçalanıyor. Gerillaların düzenli orduları geriletme başarıları göstermeleri gibi, alternatif haber odalarıyla, milyonlarca genç izleyicileri olan vicdanlı Youtuber’lar yerleşik ve çok güçlü görünen ana akım medyalarının fiyakalarını bozdu. Siyonist milyarderler dünyanın parasını harcamalarına rağmen İsrail yanlısı medyaların itibarlarının yerle bir olmasını bir türlü engelleyemediler.

ABD’de Siyonist milyarderlerin “TikTok”u ve ana akım medyadan bazı kuruluşları satın almaları da, İsrail yanlısı propaganda yapan şöhretli anlatıcılara gönderi başına binlerce dolar ödemeleri de İsrail’in ”bilişsel savaş”ı kazanmasına yardım etmeyecek. İsrail yanlısı medyalar mazlum Filistin halkına karşı yürütülen bilişsel-asimetrik savaşın lejyonerleriydi. Ancak Tarih her zaman, güçsüz olanların güçlülere karşı direnmenin bir yolunu bulduğunun da şahididir.

#Filistin
#İsrail
#Abdullah Muradoğlu