Birleşmiş Milletler’in New York’ta 9 Eylül’de başlayacak ve 28 Eylül’de son bulacak 80. Genel Kurulu’nda Batılı birçok devletin “FİLİSTİN DEVLETİ”ni tanıması bekleniyor. İsrail’in hamisi ABD ise bu gündemin şiddetle karşısında. Trump Yönetimi BM’de “Gözlemci Devlet” statüsündeki “Filistin Devleti” heyetine vize vermeyerek bir kez daha engelleyici rol oynuyor.
Temmuz ayında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron BM Genel Kurulu’nda Filistin Devleti’ni tanıyacaklarını duyurmuştu. Trump ise Macron için, “Ne söylediğinin bir önemi yok. Hiçbir şeyi değiştirmeyecek” demişti. ABD’nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee ise İsrail devlet televizyonuna yaptığı bir açıklamada “ABD, Avrupa ülkelerine Filistin Devleti’ni tanımamaları için aktif olarak baskı uyguluyor” demişti. Sıkı bir Hıristiyan-Siyonist olan Huckabee Amerikan kamuoyunun İsrail aleyhine dönmesinden zerre miskal etkilenmiyor.
Batı dünyasında yerleşik İsrail sempatisinin Filistin sempatisine dönüşmesi ABD’yle sınırlı değil elbet. Avrupalı yönetimler de daha önce görülmemiş ölçeklerdeki kamuoyu baskısıyla yüzleşiyorlar. Batılı yönetimler İsrail ne yaparsa yapsın cezasız bırakarak 21. Yüzyılın ilk soykırımının yolunu açtılar. Gazze’deki tam zamanlı soykırım sözde liberal, kurallara dayalı uluslararası hukuk düzeninin bir aldatmacadan ibaret olduğunu da gözler önüne serdi.
Batılı devletlerin Filistin Devleti’ni tanımaya hazırlanmaları kamuoylarından gelen tepkilerin ne kadar önemli rol oynadığını gösteriyor. Keza ABD Kongresi’nde Trump yönetimini Filistin Devleti’ni tanımaya çağıran bir mektuba 24 Demokrat vekil imza attı. Ay sonuna kadar bu sayı artabilir. Daha önce bu çapta bir girişim söz konusu olmamıştı. “İsrail Lobisi” ve lobi parasıyla ele geçirilmiş siyasetçilerse bu girişimi baltalamaya çalışıyorlar. Şimdi değilse bile bir zaman sonra ABD Kongresi de kamuoyundan gelen tepkilere cevap vermek zorunda kalacak.
Batı dünyasında Filistin Devleti’ni tanıyan ülkelerin sayısının artması “Önce İsrail”ci Amerikan Neoconları’nı çıldırtıyor. Bu Neoconlar’dan birisi de Elliott Abrams. Reagan’dan Bush’a, Trump’tan Biden’a kadar Amerikan yönetimlerinde en karanlık politikaların operatörlerinden olan Abrams, halihazırda “Dış İlişkiler Kurulu”nda(CFR) sözde kıdemli Ortadoğu uzmanıdır.
Latin Amerika’da ve Müslüman dünyada milyonlarca insanın dökülen kanında imzası olan Abrams, “İdeas Tikvah”ın Eylül sayısında “Asla bir Filistin devleti olmayacak. Peki sırada ne var?” başlıklı bir yazı yayınladı. Ondan önce 22 Ağustosta “New Yorker” dergisinde Hussein Agha ve Robert Malley imzalı “İki Devletli Çözümü Ne Öldürdü?” başlıklı bir makale yer aldı. Bu makale iki yazarın 16 Eylül’de piyasaya çıkması beklenen “Yarın Dündür: İsrail/Filistin’de Yaşam, Ölüm ve Barış Arayışı” adlı kitaptan bir parçaydı. Agha ve Malley geçmişte ABD’nin gözetiminde İsrail ve Filistinliler arasındaki görüşmelerde yer alan iki kilit müzakereciydi.
Abrams’ın yazısı “New Yorker” dergisindeki yazıya bir cevaptı. Abrams yazısında Avrupa kamuoylarındaki Filistin yanlısı değişime de dikkat çekiyordu. Abrams, Fransa, İngiltere ve Avustralya’nın Filistin Devleti’ni tanımaya yönelik hamlelerinin tamamen iç politikayla ilgili olduğunu söylüyor. Abrams “Soğuk Savaş” döneminin son yıllarında “Sovyetler Birliği” ve “bağlı ülkeleri”nin Filistin Devleti’ni tanıdıklarını, Batılı devletlerinse bu girişime şiddetle direndiklerini belirterek, “Şimdi bu ilkeli direnişin çöküşünü izliyoruz” diye yakınıyordu.
Abrams, şimdiye kadar Filistin yanlısı taleplere göğüs geren ve İsrail aleyhindeki BM kararlarına karşı oy kullanan İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi “Anglosfer “ dünyasının önde gelen ülkelerinin iç siyasi baskılar sebebiyle “pes” ettiklerini söylüyordu. Abrams’a göre ABD’nin karşı durması sebebiyle bu ülkelerin Filistin Devleti’ni tanımaları işe yaramayacak.
Latin Amerika’daki katliamların aklayıcısı olan Yahudi-Neocon Abrams, şimde de İsrail’in Gazze’deki soykırımını aklamaya çalışıyor. Sözde Neocon karşıtı olan Trump ise Neoconlar’ın son umudu oldu. Ne var ki İsrail’in soykırımına Amerikan desteği “Trump kampı”nı da böldü.
Diğer bir yandan Batılı devletlerin Filistin Devleti’ni tanımaya hazırlanmalarının İsrail’i caydırmadığı ortada. Tam tersine İsrail soykırımı tamamlamak için Gazze’yi bombalamaya devam ediyor. Tanıma eyleminin “göstermelik” bir girişim olup olmadığını, İsrail’e ağır bedeller ödettirecek nitelikte yaptırımlara gidilip gidilmeyeceğini ise hep birlikte göreceğiz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.