
Trump yönetiminin “Ulusal Güvenlik Stratejisi” yayınlandı. 29 sayfalık ‘strateji’ belgesinin en öne çıkan yönü, Donald Trump tarzında “Yeni Monroe Doktrini”ne dönülmüş olmasıydı. Bu yüzden birçok yorumcu, Ulusal Güvenlik Stratejisi’ni “Donroe Doktrini” olarak etiketliyor.
ABD başkanlarından James Monroe tarafından 1823’te formüle edilen “Monroe Doktrini”, Batı Yarımküre’ye Avrupa’nın müdahalesine karşı çıkmayı amaçlıyordu. Bu doktrin ABD’nin Latin Amerika’daki askeri müdahalelerini meşrulaştırmak için kullanılıyordu. Trump’ın damgasını taşıyan yeni doktrindeyse örtülü olarak Çin’in bölgedeki etkisi hedef alınıyor.
Birçok analist Ulusal Strateji belgesini bir “strateji” olmaktan çok Trump yönetiminin siyasi yol haritası olarak görüyor. Göçmen meselesinin ve “Beyaz Amerikan” kimliğine yönelik tartışmaları da içeren ‘kültür savaşları’nın ilk defa ulusal güvenlik strateji belgesine dahil edilmesi Trump’ın siyasi kampanyasının bir yansıması olduğu dikkatlerden kaçmıyor.
Bu yaklaşım, strateji belgesinde Avrupa’daki göçmen olgusu Hıristiyan Batı uygarlığını içerden çökerten büyük bir tehlike olarak mimlenerek genişletiliyor. Belgede Avrupa’da göçün durdurulmaması halinde birkaç on yıl içinde (Beyaz)Avrupalı toplumların azınlıkta kalacağı belirtilerek Avrupa aşırı sağının ana akım haline gelmesine yeşil ışık yakılıyor.
Belgede “Küreselciler”i ve “Neoconlar”ı rahatsız eden husus ise Rusya ve Çin’e yönelik dilin “ideolojik” olmaktan çok “ekonomik rekabet”le” ilişkilendirilmesiydi. Ulusal Strateji Belgesi’nde Ortadoğu’nun öncelik sırasında ikincil öneme indirgenmesinin de İsrail’i, “İsrail Lobisi”ni, “Neoconlar”ı ve İsrail yanlısı iki partili şahinleri ziyadesiyle tedirgin ettiği anlaşılıyor.
Strateji Belgesinde “Önce Amerika” yaklaşımının tüm konulara hakim pozisyonda olduğunun vurgulanması “Önce İsrail” şahinleri tarafından eleştiriliyor. Nitekim Eliot A. Cohen’in “Atlantik” dergisinde 5 Aralık’ta yer alan “Trump’ın Güvenlik Stratejisi Tutarsız Bir Gevezelik” başlıklı yazısı Neoconlar’ın çekincelerini anlamak için önemli ipuçları sunuyor.
Ünlü bir Neocon olan Eliot Cohen, Strateji belgesinin bir hayli abartılı ifadeler, dalkavukluklar, yalanlar ve tutarsızlıklardan oluştuğunu savunuyor. Cohen, belge için “Fantazi dolu rüyalarla soğuk terli kabuslar arasında gidip gelen, uyku sırasında gevezelik eden birinin sözleri gibi, bu belge de dünyanın gerçekleriyle rahatsız edici karşılaşmalara bir pencere açıyor” diyor. Strateji belgesini “utanç verici bir devlet belgesi” olarak niteleyen Cohen’in olumladığı yönler de var. Cohen, Trump Yönetimi’nin Batı yarım küresine odaklanmasını doğru buluyor.
Neoconlar Trump’ın ilk başkanlığından bu yana Venezuela’da askeri müdahaleyle rejim değişikliğine gidilmesi için bastırıyorlardı. Trump’ın bu dönemdeki Neocon Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın bir toplantıya Venezuela’ya askeri müdahaleyi içeren başlıklarla dolu bir dosyayla katılarak mesaj vermişti. Trump, daha sonra Beyaz Saray’dan kovduğu Bolton için “Ben bu aptalı dinleseydim, şu anda 5. dünya savaşında olurduk” bile demişti.
Trump ikinci döneminde ABD’nin Karayipler Denizi’nde büyük bir askeri yığınak yapması ve uyuşturucu taşıdıkları iddiasıyla balıkçı teknelerini vurması Neoconlar’ın Venezuela’da rejim değişikliği heveslerini okşuyor. Bölge ülkelerinin çoğuysa Trump’ın Venezuela yönetimine ilişkin tutumunu eski Amerikan askeri müdahalelerinin yeni bir versiyonu olarak görüyor.
Eliot Cohen’e göre Trump’ın Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin sunmadığı tek şey, Amerika’nın düşmanlarının tutarlı bir tablosudur. Cohen, Çin’in esas olarak “ticari bir rakip”, Rusya’nın istikrar kazanması gereken bir “Avrasya gücü” olarak nitelenmesini kabul etmiyor. Cohen belgede Ortadoğu’da sorunların çözülmüş gibi gösterilmesine de fana halde içerliyor.
Trump’ın Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin ne söylediğinden ziyade nasıl uygulanacağı daha önemli. Trump öteden beri ABD’nin Ortadoğu’dan çıkması gerektiğini dillendiriyordu. İsrail ve ABD’deki ”İsrail Lobisi” her defasında ABD’yi “içerde” tutmanın bir yolunu bulmuştu.
Ortadoğu’da kafasına estiği gibi oraya buraya saldırmaya devam eden Netanyahu, Trump’ın Strateji Belgesi’nin yayınlanmasının hemen ardından pozisyonunu belli etti. Netanyahu, pazar günü İsrail büyükelçileri ve misyon şeflerinin katıldığı konferansta İsrail’in Suriye’de işgal ettiği bölgelerde kalmaya devam edeceğini söyleyerek, Trump’ın boğazında bir kılçık olmaya devam edeceğini gösterdi. Trump, bu kılçığı boğazından çıkarmadığı sürece ne söylese, boş.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.