Çocuk istismarına tepki sorunu

04:0020/11/2016, Pazar
G: 16/09/2019, Pazartesi
Ali Nur Kutlu

Çocuk istismarı, tecavüz, çocuk yaşta evlenme gibi toplumun sinir uçlarına dokunan olaylarda, muhafazakar camianın tepkisinde ciddi sorunlar var. Olması gerektiği gibi sert ve hızlı değil. Olması gerektiği gibi mantık ve hukuk zeminine oturmuyor. Burada bir problem var.



Bizim için kadın, çocuk, aile mahremdir, koruma altındadır ve öncelikli kurtarılacaklar arasında yer alır. Bu nedenledir ki bunlara karşı bir müdahale, bir saldırı, bir tecavüz olduğunda çok şiddetli tepkiyi veririz özel hayatımızda.


Ancak sorun toplumsal düzeyde olduğunda, siyasallaştığında ve gerilim unsuru olduğunda, buna karşı tepkimizde sorunlar yaşanıyor.

Bir tutukluk, bir kargaşa, bir tuhaf savunma biçimi ortaya çıkıyor.

O zaman 'muhafazakarlar çocuk istismarına karşı çıkmadı, tecavüzcü bunlar' demeye kadar, her türlü iftira, çamur atma ile karşılaşıyoruz.



Sanırım bu konudaki en büyük kırılma noktası Ensar Vakfı olayıdır. Orada yaşanan iğrenç istismar vakasına karşı tepki vermekte iki gün geciken vakıf yönetimi, toplumda büyük infiale neden oldu. Daha sonra yaptığı tüm açıklamalar, bu infialle oluşan algıyı gideremedi. O günden beri muhafazakar camianın yurtları, kursları, okulları hep zan altında.



Çocuk istismarına nasıl tepki göstermeliyiz


Bir çocuğa tecavüz edilmişse, buna verilecek tepki yöntemini bulmak için şu soruyu sorun: 'Söz konusu çocuk, benim çocuğum olsa ne yapardım?.' İçinizdeki irkilme, irrite olma ve öfke halini hissedebiliyor musunuz? İşte bu sizin söyleminizi, duygusal tepkinizi ve üslubunuzu belirler. Sanırım kurduğunuz cümlelerin içinde de “ama” diye kafa karıştıran bir kelime olmaz.


Lakin bu empatiyi yapmadınız mı, “ama vakfı da karalamayalım, ama kasıtlı bir durum yok, ama CHP döneminde bunlar oldu, ama şu seküler vakıfta bunlar oldu, ama şu muhalefet partisi belediyesinde şunlar oluyor” diye mantık dışı, kafa karıştıran, olayı bağlamından kopartan, çok yanlış savunma refleksleri geliyor.



Hele sosyal medyadaki bazı kişiler, çocuk istismarı nedeniyle suçlanan kurumları savunacağım diye, neredeyse fiili gerçekleştiren sapığı savunur hale geliyor. İnsanlar da hükümete yakın diye bu kişilerin paylaşımlarını alıp, hepimizi “tecavüzcü” ilan edecek malzeme olarak kullanıyor. Birisinin bu aklı kıt insanları susturması, en azından bu camia adına konuşur halden çıkarması gerekir.



Hukuk ve adalet böyle mi aranır?


Kişisel tepki ve üslup konusunun haricinde bir de olayın hukuk ve adalet boyutu var. Bu haftanın en ciddi ve tahrifat yaratan tartışması aslında bir hukuk ve adalet alanındaki düzenlemeyle ilgili. Küçük yaşta evlenen çocuklar yüzünden hapse giren ebeveynler için, bir kanuni düzenleme yapılacak ama neresinden bakarsanız bir acemilik, hukuk bilmezlik, yol bilmezlikle olay başımıza patladı yine.



Yine tecavüzcü ilan edildik, yine çocuk istismarcısı ilan edildik, yine kendimizi sapıklar safında bulduk. Elbette muhalefetin bu suçlamalarının doğruluk payı yok. Ancak ona bu malzemeleri neden veriyoruz?



Bu kanuni düzenleme için muhalefetle anlaşılsa, sağlıklı hukuki metinler hazırlansa, bunun için kamuoyu düzenli bir şekilde bilgilendirilse ve gece yarısı değil de, mantıklı bir vakitte Meclis'e gelse, bu kadar kıyamet kopar mıydı? Kopsa bile bizim başımıza mı patlardı?


Bu düzenlemeye karşı

KADEM'in

tepkisini çok aklı başında, mantıklı ve çözüme odaklı bir eleştiri olarak kayda geçirmek gerek.

Kendilerini tebrik etmek lazım zira AK Parti'ye yakın kurum olmasına rağmen, AK Parti kanun teklifini eleştirme cesaretini gösterdi.

KADEM'in eleştirisinin camianın tümüne karşı yapılan linç kampanyasını da kısmen engellediğini söylemeliyim.



Neden bir karmaşa var?


Tüm bu yaşananlar, bu camiada bir karmaşa, bir kafa karışıklığı bir tutum geliştirememe durumunun hakim olduğunu gösteriyor. Bunun bir kaç sebebi var:



Birincisi, konu politize oluyor hemen ve işin içine 'Ankara ne der' diye bir fitne giriyor. Sanki Ankara, 'istismarcıyı koruyun' diyecek. Sivil örgütlerimiz öylesine politize oldu ki, siyaset kurumuna sormadan hareket edemez hale geldiler. İşte bunun sonucunu yaşıyoruz.



Bir diğer konu ise, çocuk istismarının, tecavüz vakalarının muhafazakar camiada da yaşanabileceğine kimse inanmak istemiyor. 'Nasıl olur da o mübarek zatın kursunda bunlar olur, nasıl olur da imam hatip yurdunda bunlar olur, nasıl olur da o önemli vakfın evinde bunlar yaşanır' diye dışlayıcı, kabullenmeyen tepkiler oluyor.



Oysa sapık sapıktır. Sapığın dindarı, dinsizi olmaz. Namaz kılan, oruç tutan biri de çocuk istismarcısı olabilir. Bu konuları dini açından, siyasi açından, kurum açısından bakarak okursanız kafanız karışır tabii ki. Olaya ideolojisiz, yalın, tamamen adalet, psikolojik sorun, çocuk mağduriyeti açısından bakınca daha net tavır ortaya konur.


Bu olaylarda iktidarı, muhafazakarları, kurumları yıpratmak için komplo kurulduğunu düşünüyorsanız, bunu ortaya çıkarmak, adli ve güvenlik mercilerin işidir, bizim değil.



Kendimiz toparlayalım. Zaten muhafazakar camia yeterince hırpalandı. Bir de böyle tüm toplumun en hassas konusuyla haksız yere zan altında kalmasına izin veremeyiz.


#Çocuk istismarın
#Tecavüz
#Empati