Asıl ‘soru’…

Liseler için yeni dönemin zilleri çalıyor… Bizim en küçük de hayli sancılı, Türkiye’de hiçbir ebeveynin, hiçbir gencin severek, isteyerek dahil olmadığı LGS hazırlık döneminden sonra kazandığı okula başlayacak…

Perşembe günü Üsküdar Amerikan Lisesi’nin ‘oryantasyon’ programı vardı… Önce anne-babalarla toplantı düzenlendi; ardından da gençleri bir günlüğüne Şile’ye kampa götürdüler… Rehber hocalar özenle vurguluyor; ilköğretimden liseye geçişteki uyum süreci en az 4 ila 6 ay arası sürüyormuş… Allah, gençlere sabır ve zihin açıklığı versin…

Cumhurbaşkanımızın, 2019 yılında Odunpazarı Modern Müzesi’nin açılışında; ülkemizde pek çok alanda büyük atılımlar gerçekleştirirken, “İnsan yetiştirme olan eğitimde nispeten geride kaldık” diyerek vurguladığı hakikati, çocukları lise çağına gelen ebeveynler ta derinden hissettiler.

Kafamı uzun yıllardır kurcalar. Batı’da özel okullara sadece çok zenginlerin ve asillerin çocukları giderken, halkın neredeyse tamamı devlet okullarında öğrenim görür. Bizde de olağanüstü başarılı devlet okulları vardır: İstanbul Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi, Kabataş Lisesi, Kadıköy Anadolu Lisesi vb.

Sorup dururum kendi kendime: Elimizde böyle başarılı modeller varken ve bu model sadece öğrenimi değil, aynı zamanda eğitimi de kapsarken, neden çoklanmaz; ülkenin bütün sathına neden yayılmaz?..

Üzerine esas çalışılması gereken soru budur!.. Yoksa, sınav sistemini nasıl daha iyi hâle getiririz, değil!..

Başlık bize ait değil… Aura Design Studio Kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul’un açıklamalarını içeren basın bülteninden…

Mimar Yurdakul, sadece Marmara veya Ege Bölgesi’nin değil, Türkiye’nin tamamının deprem kuşağında yer aldığını belirterek, ülke genelindeki tüm şehirlerde depreme uygun davranılmasıyla ilgili hatırlatmalarda bulunmuş. Yurdakul, “Özellikle 2000 yılı öncesinde inşa edilen yapıların güncel deprem yönetmeliklerine uygun olmaması sebebiyle, İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli ve diğer deprem riski yüksek şehirlerde eski yapı stoğunun incelenmesi, gerekli tespitlerin yapılarak güçlendirilmesi ya da yeniden inşasının zorunlu hâle gelmesi kaçınılmazdır. Bu kapsamda, başta hastane, okul ve kamu binaları olmak üzere kritik yapıların güvenliği öncelikli olarak ele alınmalıdır” demiş.

Depremin ülkemiz için son derece hayati olduğunu söylemeye bile gerek yoktur herhâlde… Ancak konu ne kadar kritik ne kadar hassas olursa olsun, iletişim boyutunda ciddi bir riskle de karşı karşıya: Kanıksanma riski…

İnsan psikolojisinin korkuyla, çaresizlikle baş etme yollarından biridir bu… Ayrıca benzer mesajların sık tekrarlanmasıyla bir duyarsızlaşma da söz konusu olabilmekte.

İşte elimize ulaşan basın bülteninin başlığını, yani ana mesajını bizim de kullanmamızın nedeni tam da bu… Başlık, son derece dikkat çekici… Kanıksama, duyarsızlaşma tuzaklarını aşabilecek ustalıkta…

Başlık deyip geçmemek lazım… Mesajın tamamını okuma ya da okumama kararı ona bağlıdır…

Garanti BBVA ile Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi iş birliğiyle ilk kez 2012 yılında hayata geçirilen “Türkiye Kadın Girişimci Akademisi”, 17 Eylül’de Tuncelili kadın girişimcilerin katılımıyla devam edecekmiş.

TOBB Tunceli İl Kadın Girişimciler Kurulu ve Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası iş birliğiyle hayata geçecek Akademi’de katılımcılar; dijital pazarlama, insan kaynakları, müşteri deneyimi, kurum içi iletişim, sosyal medya ve e-ticaret, finansal yönetim, liderlik, sürdürülebilir şirket yönetimi, yenilikçi iş modelleri, ticaret hukuku ve sözleşmeler gibi iş hayatına doğrudan katkı sağlayacak konularda bilgi edineceklermiş.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş birliğinde, BM Kalkınma Programı (UNDP) ve Sabancı Vakfı tarafından yürütülen “Geleceğini Kuran Genç Kadınlar” projesin de ikinci faz çalışmaları, Mentorluk Programı ile başlamış. Ülkemizde sayıları 4,4 milyona ulaşan 18-35 yaş grubundaki NEET (ne istihdamda ne eğitimde) kadınlar ile kariyerinde ilerlemiş farklı sektörlerde çalışan kadınları bir araya getiren Program, genç kadınların iş hayatına katılmalarına ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunmayı hedefliyormuş.

Geleceğini Kuran Genç Kadınlar projesi, üç yılı aşkın sürede 6.000 NEET genç kadına ulaşmış. “Sosyal Getiri Analizi” (SROI) ile Proje’nin yılda 45 milyon lira değerinde sosyal etki oluşturduğu tespit edilmiş.

Özel sektör çoğu zaman elini taşın altına koymamakla itham edilir ama Garanti BBVA ve Sabancı gibi toplumsal konulara ciddiyetle yaklaşanlar olduğunda böyle önemli sonuçlara da vesile olabiliyorlar… Diğerlerine örnek olmasını dileriz…

İstinye Üniversitesi Nörolojik Bilimler Araştırma ve Uygulama Merkezi ekibinin yaptığı araştırmaya göre; yapay zekâyı tanıdıkça ona dair korkular azalıyormuş. Çalışmada, komplo teorilerine inancı yüksek olanların yapay zekâya karşı daha temkinli ve olumsuz bir yaklaşım sergilediği de görülmüş.

Araştırma sonuçları, yapay zekâ okuryazarlığının artırılmasının topluma daha sağlıklı ve dengeli bir bakış açısı geliştirilmesine katkı sağlayabileceğini göstermiş.

Yapay zekâ konusunun henüz çok başındayız… Ülkemizde bu teknolojinin kullanılması ve inşa edilmesiyle ilgili çok ciddi projeler de yürütülüyor. Ancak bu, şimdiye kadar gördüğümüz en hızlı yayılan ve gelişen teknoloji… O nedenle sadece işin mutfağında değil, tanıtımında, benimsenmesinde ve bilinçli kullanılmasında, başka bir deyişle iletişiminde de hızlı davranmalıyız gibi görünüyor…